Belimde hareket eden el ile uyanmıştım. Bu kişinin Five olduğunu anlamak zor değildi. Five'ı uyandırmamaya çalışarak yavaşça ona doğru döndüm. Yüzünün her bir santimini inceliyordum. Çok masum görünüyordu uyurken. Kolunu uyanmamasına dikkat ederek belimden çektim ve yataktan kalktım. Aşağıya inerek bir şeye çarpmamaya özen gösterdim. Etraf epey karanlıktı. Dışarıda ise yağmur yağıyordu. Camın önündeki pufa oturarak dışarıyı izlemeye başladım.
"hey.." arkamı döndüm. Bu Harry'ydi.
"hey.." aynı şekilde karşılık verdim. Karşıma oturdu. Saçları dağılmış ve göz altları hafiften morarmıştı. Kafamı cama yasladım.
"yorgun gözüküyorsun. Uyusana." önüme gelen saçımı kulağımın arkasına attım ve ona baktım.
"uyuyabilsem uyurdum zaten." bir şey demedi. Oda benim gibi başını cama yasladı ve bana bakmaya başladı. Gülümsedim.
"noldu?" kucağımdaki elimi tuttu.
"çok güzelsin." yüzümdeki gülümseme büyürken bana yaklaştı. Elini yanağıma koydu. Yanağıma koyduğu elini tuttum. Dudağıma yaklaştığında istemsizce gözlerimi kapatmıştım. Bu hareketime kıkırdamıştı. Gözlerimi açtığım anda dudaklarımda hissettiğim sıcaklıkla tekrardan kapatmıştım. Nefessiz kaldığımızda ayrılmıştık. Hızlıca ayaklandım.
"ben gidiyorum o zaman." gülümsedi. Salondan çıkarak Reginald'ın odasına doğru ilerledim. Şuan da uyuyorken işim kolaydı. Sessizce kapısını açarak içeri girdim. Masadaki lambanın ışığını yakarak nereye bakacağımı düşündüm. İlk çekmeceyi açtım. İçinde birkaç kağıt vardı kağıtları inceledim ama lazım olacak bir şey bulamayıp geri kapattım. İkinci çekmeceyi açtığımda sürekli bir şeyleri not ettiği defteri buldum elime alarak sayfalarına göz gezdirdim. İğnenin çizili olduğu bir sayfaya geldiğimde okumaya başladım. Bu iğneyi bizi kontrol edebilmek için yaptığı, Five ve benim üstümde deneyeceğini başından beri planladığı yazıyordu. Kaşlarım çatılmıştı. Neden böyle bir şey yapma gereği duymuştu ki. Bir sonraki sayfasına baktım, boştu. Bu iğnenin etkisinin nasıl veya ne zaman geçeceğini yazmamıştı.
"sikeyim böyle işi!" defteri aldığım çekmeceye koyarken içinden bir kağıt düştü. Defteri koyarak kağıdı elime aldım. Kağıtta, iğneyle ilgili bilgiler vardı. Küçük bir düğme gibi bir şey sayesinde yapıyormuş tüm bunları kağıtta kaba taslak bir çizimi vardı. İğne yapıldıktan 24 saat sonra içindeki sıvı birleşiyormuş. Bunun etkisi ancak vücudun içinden çıkarıldığında geçiyormuş. Bunları okurken kaşlarım daha da çatılmıştı. Notu defterin üstüne koydum ve hızlıca odadan çıkarak kendi odama gittim. Five hala uyuyordu. Onu dürterek uyanmasını sağladım.
"kalk Five!" gözlerini araladı.
"ne istiyorsun Anaya?" tekrardan gözlerini kapatarak bana sırtını döndü. Kafasına bi tane koydum.
"önemli bir şey aptal!" sinirle yatakta oturur pozisyona geçti. Söylememi bekliyordu.
"İçimizdeki bu şeyi çıkartmanın yolunu buldum." anlamadığını belirtircesine kaşlarını kaldırdı.
"Reginald'ın bize yaptığı iğneden bahsediyorum." elini saçlarına götürerek düzeltti.
"ne?" derin bir nefes alarak okuduğum her şeyi anlattım.
"siktir!" saate baktım. Bize iğne yapmasının üstünden 19 saat geçmişti.
"5 saat var daha." gözlerini duvara dikerek bir şey düşünmeye başlamıştı.
"ilk önce o düğmeyi bulmalıyız. Nasıl bir olduğunu hatırlıyor musun?" kafamı salladım. Yataktan kalkarak masama ilerledi üstünden bir kağıt ve bir kalem alarak bana uzattı.