Şaşkınca ne saçmaladığına baktığım prens boğazını temizleyip başka bir soru yöneltti.
-Neyse Dük ile nişanı bozmadınız mı? Burada ne işi var?
Kaşlarımı çatıp yüzünü inceledim. Merakla gözlerime bakıp cevabımı bekleyen bakışlarıyla cevap vermeye karar verdim.
-Sadece tapınak ile ilgili durumlar. Özel bir şey değil. Ama prens neden burada?
Birden yüzü alaycı bir hal aldı ve başını bana doğru biraz eğerek konuşmaya başladı.
-Geçen sefer parkta kuzeninle birlikte başkentte olduğunu söylemiştin. O kuzeninle tanışmaya geldim.
Gerginlikle yutkunup devam etmesini bekledim.
-Leydi, bana kuzeniyle alışveriş için geldiğini söylemişti. Ama abin o hafta saraydan ayrılmak için hiçbir şey yapmadı. Benim de tuhafıma gitti. Abine sorduğuma göre de kuzenin o sırada başkentte değilmiş. Ben de merak ettim bizzat kuzenine sormak istiyorum.
Arkasını dönüp hiçbir şey olmamış gibi ayrılıcakken kolundan tutup bana dönmesini sağladım. Bıkkın bir nefes verdim.
-O gün yalan söyledim. Kendimce nedenlerim vardı. Bu yüzden kuzenimi rahatsız etmeyin lütfen.
Bir süre bana baktı. Gülerek cevap verdi.
-Çabuk itiraf ettin. Peki. Daha fazla eşelemeyeceğim.
Rahat bir nefes verdim ve birlikte yürümeye başladık. Aramızda olan sessizlikle Prensi incelemeye başladım. Parkta onu gördüğüm ve dışarı da rastladığım gün üzerinde resmi kıyafetler olmadığından paralı askerlere benziyordu.
Ama şimdi kraliyetten biri olduğu asaleti ve tehlikeli aurasından fazlasıyla belliydi.
-Abimi daha ne kadar yanınızda tutucaksınız?
Sorumu beklemediğini belli edercesine kaşlarını kaldırdı.
-Yani, o bir düklüğn varisi ve babamda yakında işleri ona devredecek. O yüzden sordum.
-Ah, doğru. Bir sekreter bulunca onu bırakacağım o zamana kadar işlere yardımcı olacak.
Önüme dönüp aklım gelen düşünceyle hızla başımı kaldırdım. Orijinal hikayede hatırladığım kadarıyla prensin sekreteri daha sonra Vikont ünvanı alacak halktan biri olan Charlie'ydi.
Bu adam akademiye zekası sayesinde kolayca girip yüksek bir notla mezun olmuştu. İmparator da ikinci prensin yanında olan soylulardansa halktan birini veliaht prense atayarak güvenilir bir yardımcı seçmişti.
Bu kişi prensin insanları öldürmesine çok kez engel olmuş biriydi.
Yerimde durup yavaşça prense seslendim.
-Majesteleri!
Arkasına dönüp bana bakan mavi gözlerle göz teması kurdum.
-Sekreterinizi akademiden seçseniz nasıl olur?
-Akademi?
-Evet. Bir de halktan yetenekli birini seçerseniz hem sıradan birine verdiğiniz önemli bir fırsatla halkın desteğini kazanır hem de soyluların istediği kişiyi getirip yapabilecekleri yolsuzluğa karşı önlem almış olursunuz.
Dediklerimi aklında tarttğı belliydi. Gülümseyerek bana döndü.
-Böyle bir şey olursa gerçekten iyi olur. Bunu imparatora danışacağım.
Şaşırarak prense baktım. Bu kadar çabuk kabul etmesini beklemiyordum.
-Şey bu öneriyi abimin yaptığını ya da sizin aklınıza geldiğini söyleyin o zaman.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Altın Kaşıkla Doğan Prenses
FantasyBen 21.yüzyıl Türkiye'sinde 25 yaşında ölen sıradan biriydim. Matematik bölümünü bitirmiştim. Atanmak için sınavlara çalıştığım sıra araba kazası geçirip öldüm.Ve gözlerimi açtığımda ölmeden önce çok sevdiğim internet novelindeki Ducellion İmparato...