Öncelikle uzun zaman olsa da bu bölüme bayılacağınıza eminim 🤭Oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen unutmayın💕
Veliaht Prens Edward
- 1.Birlik benimle birlikte canavarları tespit etmek ve olası bir saldırıyı önlemek için dağlara çıkacak. 2.birlik ise emrimi beklemek üzere acil bir durumda bize yardıma gelecek.
Askerlerin "Emredersiniz" sözlerini duyduktan sonra atımı önümüzdeki dağa çevirdim. Bu dağ yükseltisi yüzünden canavarlar için iyi bir saklanma yeriydi. Eskiden bu bölgede ülke vatandaşlarından bağımsız bir kaç kabile yaşıyordu. Ancak canavarların artmasıyla bu insanların çoğu ölmüştü.
Canavarların nasıl ortaya çıktığı ile ilgili çok fazla efsane olsa da asıl sebebi hakkında kesin bilgimiz yoktu.
Bu yüzden onlara karşı aldığımız önlemler yetersiz kalıyordu.
Çünkü bu canavarların çeşitli türleri, farklı saldırı biçimleri vardı.
İçlerinde bazı türleri ise asla yorulmuyor hatta kopan uzuvlarını yenileyebiliyorlardı.
İşte bunlar yüzünden çok fazla asker ölmüştü.
Paralı askerlerin ölümleri artınca kimse sınırları savunmak istemediğinden ya da savunan çoğu kişi öldüğünden canavarlar civar şehir ve kasabalara inmeye başlamıştı.
Bu nedenle saraydan getirdiğim birliklerle kuzey bölgesine gelmiştim.
Ancak buradaki durum zannettiğimizden daha kötü olduğundan Dük Robert de destek kuvvet ile birlikte gelmişti.
Ancak durumu ondan önce bizzat görmek istediğim için yanıma aldığım iki yüz asker ile iki takım oluşturarak keşif için dağlara gelmiştim.
-Sör Felix!
Felix Chase'in yanıma gelmesiyle atımdan indim.
-Buyrun majesteleri.
-Yolun bundan sonrası atların gitmesi için zor olucaktır. Askerlere söyle atlarından insinler.Sör Felix bana karşı çıkarak cevap verdi.
-Majesteleri zor olsa bile atlarla gitmek daha avantajlı olacaktır , beklenmeyen bir saldırı durumunda askerler geri çekilebilir.
-Gerekmedikçe çatışmaya girmeyeceğiz zaten , buraya gelene kadar atlar hayli yoruldu. Olurda kaçmamız gereken bir durum olursa atlar yorgunken hızlı bir şekilde dönemeyebiliriz ve bu da daha çok can kaybına sebep olur. Atları burada bırakıp yürüyerek devam edelim.
Sör Felix bir süre düşündükten sonra başını eğdi ve emrimi askerlere duyurdu.
Atları ağaçlara bağlayıp ormanın içinde ilerlemeye devam ettik.
Kış mevsiminden ve dağın yükseltisinden dolayı her yer karla kaplıydı.
Uzun çınar ağaçları ve buz tutmuş karlar görüşümüz ve enerjimiz için bir dezavantajdı.
İçimden zorlu canavarlara rastlamamayı diliyordum.
Dağa tırmanmayı sürdürürken bir taraftan da askerleri kontrol ediyor, düzenlerini bozmamaları için emirler veriyordum.
Askerlerin bulundukları düzene alışmasıyla önüme dönerek hızımı arttırdım.
Askerlerden birinin bağırışıyla arkama döndüğümde hayatımda daha önce görmediğim bir canavar türü herkeste dehşet etkisi yaratmıştı.
Kuyruk kısmı yılan baş kısmı ağzından alev çıkan bir kertenkeleydi.
İğrenç canavar ağzını açarak saniyeler içinde askerlerin düzenini bozarak ormanın bir kısmını ateş içinde bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Altın Kaşıkla Doğan Prenses
FantasyBen 21.yüzyıl Türkiye'sinde 25 yaşında ölen sıradan biriydim. Matematik bölümünü bitirmiştim. Atanmak için sınavlara çalıştığım sıra araba kazası geçirip öldüm.Ve gözlerimi açtığımda ölmeden önce çok sevdiğim internet novelindeki Ducellion İmparato...