Prensin dudaklarına yapışmadan önce son gördüğüm şey onun şaşkın bakışlarıydı.
Hareketsiz bir şekilde gözlerim kapalı, dudaklarım onunkilerine sabitlenmiş bekliyordum.
Az önce gelen cesaretim şimdi bir yerlerime kaçmıştı.
Geri çekilip odadan kaçmakla kendimi balkondan atmak arasında ciddi düşündüğüm saniyeler içerisinde hiç beklemediğim bir şey oldu.
Prens beni öpmeye başladı.
Nazikçe boynumdan tutup beni kendisine daha çok bastırdı.
Beceriksizce beni öpüşüne karşılık veriyordum.
İkimizde başta birbirimizden çekindiğimiz için tereddüt etsekde öpüşmemiz şefkatli bir öpücüğe dönüşmüştü.
Bir süre daha bu durum devam etti.
Ta ki nefessiz kaldığım için geri çekilinceye dek.
Utancımdan ölsemde derin bir nefes alıp göz kapaklarımı açtım.
Ve gördüğüm görüntü nefes kesiciydi.
Benim gibi o da nefes nefese kalmıştı, mavi gözleri koyulaşmış yüzü biraz kızarmıştı.
Ve mutlu gözüküyordu.
Yanağımı okşayıp tekrardan bana yaklaştı.
Devam edeceğimizi düşünerek kalbim daha da hızlı atmaya başladı.
O sırada kapının güçlüce vurulma sesiyle şokla durduk.
Kaybettiğim aklım tekrardan bulunduğumuz durumda devreye girince hızla prensin kucağından kalktım.
Bana bakan prens ilk başta şaşırmıştı. Bakışlarımı kaçırmamla kapıdaki kişiye bağırdı.
-Kimsin!
-Majesteleri ben Felix içeriye geliyorum.
-Ne oluyor?Cevap vermeden kapıyı açıp içeri giren Sör Felix'in bakışları yüzü muhtemelen kızarmış olan ben ve yatakta dağılmış bir halde olan prens arasında gidip geldi.
Bıyık altından sırıtarak konuşmaya başladı.
-Galiba önemli bir anı böldüm Majesteleri!
Prensi ilk defa bu kadar korkunç görmüştüm.
Sör Felix'i gerçekten öldürecek gibi duruyordu.
-Umarım burda olmanın çok önemli bir nedeni vardır!
Prens'in böyle demesiyle Sör Felix'in yüzü düşmüştü.
Bana tereddütle bakmasıyla odadan çıkmam gerektiğini anladım.
Bana sorun olmadığını söylercesine bakan prens Sör Felix'e döndü.
-Leydi Isabella'nın duymasında sorun yok, o yüzden çabuk ol ve ne olduğunu anlat.
Veliaht Prens'in emriyle Sör Felix konuşmaya başladı.
-Majestelerinin kuzey dağlarında büyük bir saldırıya uğradığı haberi başkente ulaştı. Asiller Veliaht Prens'in askerleri boş yere öldürdüğünü ve sınır ordularının komutanlığına layık olmadığını söyleyerek imparatora baskı yapıyorlarmış. Ordu komutanlığına Dük Robert'i getirmek istiyorlar.
Prens'in yumruklarını sıkmasıyla üzülmüştüm.
Hayatı boyunca böyleydi. Etrafındaki herkes onun en ufak zayıflığını kolluyordu.
Romanda da hep ikinci planda kalmış, istemediği halde Dük Robert ile rekabete zorlanmıştı.
Burda daha fazla kalmamın sorun olacağını hissederek majestelerinin iznini istedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Altın Kaşıkla Doğan Prenses
FantasyBen 21.yüzyıl Türkiye'sinde 25 yaşında ölen sıradan biriydim. Matematik bölümünü bitirmiştim. Atanmak için sınavlara çalıştığım sıra araba kazası geçirip öldüm.Ve gözlerimi açtığımda ölmeden önce çok sevdiğim internet novelindeki Ducellion İmparato...