29.Bölüm Kayıp Prenses

3.6K 308 81
                                    

Geciken bölüm için üzgünüm, Keyifli Okumalar💕💕💕

Oy vermeyi unutmayın lütfen ☺️

Veliaht Prens Edward

Müdüre söylemek istediklerimi söyledikten sonra tekrar askerlerin nöbet tuttuğu şehir surlarına yöneldim.

At sırtında hiçbir ifade takınmaksızın giderken aklıma giren düşüncelere engel olamadım.

Akademide bu hayatta asla yapmayacağımı düşündüğüm bir şeyi yapmıştım.

Bir kadını nişanlım olarak tanıtmış ve ona gelecek her zararın sonucunda büyük bir bedel ödeyeceklerini söyleyerek tehdit etmiştim.

Canavarın neredeyse ona saldıracağı anı unutamıyordum.

O kargaşanın içinde uzaktan gördüğüm uzun sarı saçlar ve tanıdık beden burda olmasının imkansız olduğunu bildiğim hâlde beni istemsizce oraya yönlendirmişti.

Korku dolu kırmızı rengi gözlerini ve soğuktan kızarmış yüzünü görünce burada olmasına kızdığım halde nedensizce rahatlamışdım da.

Ve bu duygulara anlam veremediğim gibi gittikçe daha da derinleşme ihtimali beni çok korkutuyordu.

-Majesteleri iyi misiniz?

Şovalye Felix'in seslenişiyle ona döndüm.

-İyiyim. Neden sordun?

-Sadece, buraya geldiğimizden beri tuhafsınız. Ve bir de Leydi Isabella'yı hemen gönderirsiniz sanmıştım ama yapmadınız.

Kaşlarımı çattım.

-Bende bunu istedim ancak kendince haklı sebepleri vardı.

Bilmiş bir biçimde sırıttı.

-Bu dediğinize inanıyor musunuz?

Sinirli bir sesle söylendim.

- Boş konuşmaya devam edersen kılıcımın tadına biraz da sen bakabilirsin.

Beni gıcık edicek şekilde gülmeye devam etti.

-Fazlasıyla işinize yaradığımdan bunu yapmanız mümkün değil.

Haklıydı. Felix Chase gerçekten usta bir kılıç kullanıcısıydı. Bunu bugün ki saldırıda da kanıtlamıştı. Azmi ve cesareti diğer askerleri hayran bırakmış, kuzey halkının da sevgisini kazanmasına sebep olmuştu.

Başlar da birbirimize karşı geçmişimizden dolayı mesafeli olsak da zamanla karşılıklı saygı ve güven gelişmeye başlamıştı.

Çünkü onun gözü diğer asillerin aksine güç de değil, kılıcındaydı. Kılıcını kullanabildiği sürece başka şeyler pek umurunda değildi.

Söyledikleri doğru olsa da sinir bozucuydu. Elimi kılıcıma attığım da gözlerini devirip konuşmaya devam etti.

-Demek istediğim en yakın arkadaşınızın kız kardeşi ailesinden habersiz burada ve ülkenin en soğuk, en tehlikeli bölgesinde. Sizi tanıdığım kadarıyla böyle baş ağrıtıcı şeylerle uğraşmazsınız. Şimdiye çoktan onu başkente yollamıştınız.

Ters ters Felix'e bakıp cevabı yapıştırdım.

-Bunu Leydi Isabella'yı tanımadığın için söylüyorsun. İnsanın tüm mantıklı argümanlarını çürütebilme gibi bir yeteneği var.

Başını olumsuz anlamda sallayıp alayla gülmeye devam etti.

-Hâla kendinizi kandırmaya devam ediyorsunuz.

Altın Kaşıkla Doğan Prenses Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin