"Bana bakın bu evi temizlemeden bir yere gitmek yok!" sinirle söylediğim şeye karşı Hoseok'un duvara yapışmış kertenkele gibi sürünerek kapıya ilerlediğini gördüğümde bağırdım.
"HOSEOK!" bağırmamla yerinden sıçradı. Elini ensesine koyup kaşıdıktan sonra konuştu "Rosé ödüm patladı, hem ben sadece su içmeye gidiyordum!" masum olduğunu düşündüğü yüzüyle bana bakarken kafamla onu onayladım.
Çalan telefonumla tüm dikkatim oraya giderken içeriye gidip telefonumu aldım. Arayanın Yoongi olduğunu görünce kaşlarımı çattım. Kapanan kapı sesiyle olayı idrak ettiğim zaman hızla salona koştum.
Gözlerimle etrafı izlerken sinirden ağlamamak için kendimi zor tutuyorum.
Tüm evi bok gibi yaptıktan sonra kaçmışlardı.Yerdeki yastığı elime aldığım zaman ağzıma götürüp bağırmaya başladım. Karşımda oturan Jisoo, Jin ve Jimin bana 'iyi misin?' temalı bakışlar atınca durdum. Onları görmemiştim.
Banyoya ilerleyip temizlik dolabını açıp içinden temizlik malzemelerini aldım. Salona geri dönerken Jin'in kapının yanında olduğunu görünce hızla yakasından tutup sinirle yüzüne bakmaya başladım.
"Nereye?!" korkuyla yüzüme bakarken konuştu.
"Rosé canım iyi değilsin biliyorum ama gözlerini öyle yapma korkuyorum!"
"İçeriye yürü Jin." verdiğim emirle yürürken zaferle gülümsedim.
İçeriye gittiğim zaman hepsine göz gezdirdim. Jin'in akıllı durmayacağını bildiğim için "Jin sen süpür!" gözleri dehşetle açılırken konuşmaya başladı
"Rosé hayır! Bak sana istediğin her şeyi alırım ama yapma." Onu umursamadan Jisoo'ya bakıp konuşmaya devam ettim."Jisoo sen etrafı toparla." kafasını sallayarak beni onayladı. Son olarak Jimin kaldığı zaman gülümseyerek elimde ki bezlerden bir tanesini ona uzattım.
"Bizde beraber tozları alacağız."
Kafasını salladığı zaman gülümsedim. Jin'in sesi geldiği zaman ona döndüm."Neden Jimin en kolay işi alıyor banane!"
"Kes sesini Jin! Zaten şuan senin yüzünden buradayım."
"Ama Jisoo ben ne yaptım?" Jisoo sanki sinirileri bozulmuş gibi gülerek tekrar konuştu.
"Kalk ayağa süpürmeye başla!" Jisoo'nun emir cümlesiyle direk ayağa kalkan Jin'e bakıp gülmemi durdurmaya çalıştım.
Jin, bana bakıp ellerini birbirine vurup alkışlamaya başladı."Sana da hiçbir şey demiyorum Rosé. Jimin için beni sattın." Kollarını göğsünde birleştirip trip atarak süpürgeyi almaya gittiğinde ona sadece göz devirdim.
✿
Verdiğimiz iki saatlik mücadelenin sonucunda hepimiz kendimizi koltuklara attık. Yanımda ki Jimin'e baktığımda yüzünü mıncıklamak istediğimi farkettim, dolgun yanakları yüzünden.
Bakışlarımı ondan çekince beni seyreden Jin'e baktım. Hala trip atıyordu. Onun kalbini kazanmak için gereken tek şeyi yaptım.
Telefonumu elime alıp her zaman aradığım restorantın numarasını tuşladım.
Herkes bana bakarken Jin'in gözlerinin içine bakarak konuşmaya başladım, telefon açıldığı zaman.
"Yemek siparişi için aramıştımda."
Mochipastah~
18.18
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐋𝐢𝐦𝐞𝐫𝐞𝐧𝐜𝐞 |𝐉𝐢𝐫𝐨𝐬𝐞
FanfictionMucizeler var, mesela birinin bakışları bile kalbinizi çiçek bahçesine çevirebilir. Bana bu duyguları, en güzel şekilde yaşattığın için teşekkür ederim, Park Jimin. #1 jirose <3 ©2022 |Mochipastah