26•

330 39 16
                                    


Elimdeki iğnenin üst kısmına ipi geçirirken bir yandan gözlerimi kısmıştım. Karşımda ki Lalisa 'mal mısın?' bakışları atarken onu umursamadan ipi sokma çabalarıma devam ettim.

İp içine girdiği zaman ayağa kalkarak kıvırtmaya başladım. "BEN SANA DEMEDİM Mİ GİRECEKSİN!" iple aramızda geçen konuşmaya karşı Lalisa elini alnına vurarak konuşmaya başladı.
"Sen sanki Jimin ile çıkmaya başladıktan sonra bir garipleştin." ters bakışlarımı ona yollarken yerime oturup iğneyi yeniden elime aldım.

Telefonumdan açtığım resim ile L harfini dikmeye çalışırken baş parmağıma batan iğne ucuyla parmağımı direk ağzıma götürdüm.

Tanrım neden bugün bu kadar şanssızım!

Mutfağa koşarak yara bandı aldım. Tamam abartılacak bir şey yoktu ama yine de beyazlığın üstünde kırmızı bir leke iğrenç gözükürdü.

Oturma odasına geri geldiğimde zaman Lalisa'nın aptal bir sırıtış ile telefona baktığını gördüm. Yanına süzülürken eliyle beni durdurup "Sakın yaklaşma, Park Chaeyoung!" gözlerini kıstığı zaman korkmuş gibi yaparak kendi koltuğuma oturdum. Kaşlarımı çatarak "Kiminle konuşuyorsun?" gözlerini telefondan çekmeden
"Jeon ile."

Başımı olumlu anlamda salladım. Elime yeniden iğneyi alıp dikmeye devam ettim.
Birkaç gün sonra Jimin'in doğum günü vardı ve benim aklımdan da onun için böyle bir hediye hazırlamak geldi.

Gidip bir şeyler alabilirdim ama kendi ellerimle yapmanın daha güzel olacağını düşündüğüm için kendim yapmaya karar verdim.

Sol elimle kasnağı tutarken sağ elimde ki iğneyi de çaprazlama bir şekilde minik karelere sokmaya devam ediyordum.

Onun için bir kasnak hazırlıyorum.
Eminim ki çok beğenecek.

Üstüne ne yazıp yazmamam konusunda kararsızdım ama karşıma çıkan bu sözcükle işlemeye karar verdim.

Bizi anlatan bir kelimeydi.
Her şeyiyle.

Limerence anlamı deli gibi aşık olmaktı.

Bizim için geçerli bir kavramdı.
Birbirimize deli gibi aşıktık.
Onu seviyordum ve bu platonik değildi.

Limerence diye tekrar ettim içimden.

...

Uzun uğraşlar sonucu sadece n harfine kadar gelebilmiştim. Gözlerim yerinden çıkacak gibi ağrırken Lalisa'nın karşı koltukta uyuya kaldığını gördüm.

Ayağa kalkıp saate baktığımda saatin gecenin 02.35 olduğunu görünce anlık bir şaşkınlık geçirdim. Kollarımı iyice açarak gerindim. İçeriye gidip Lalisa'ya bir battaniye ve yastık getirdim. Yastığı kafasının altına koyduğum zaman mırıldandığını gördüm.

Kulağımı ağzına yaklaştırınca "Saçmalama Jungkook." kıkırdamama engel olamazken telefonumu alıp videosunu çekmeye başladım.

"Biliyorum sende beni seviyorsun Jungkook."

"Abartmasana oğlum."

"Gerçekten mi? Bende sana aşığım."

"Hadi bi dudak bi yanak yolla..." videoyu bitirdikten sonra gülmekten dolmuş gözlerimle Lalisa'nın üstünü örttüm.

Koltuğuma geri oturduğum zaman yeniden işlemeye başladım. Keşke daha kolay olsaydı bu iş.

İşlemeye devam ederken bir yandan da düşünüyordum. Acaba beğenir mi?
İlk başladığım zaman kesinlikle beğeneceğini düşünürken şuanda aklıma kurt düşmüştü.

Ellerim ile saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırıp devam ettim. C harfi ne kadar zor ya.

İğneyi şuanda daha iyi kullandığıma eminim. Kasnak ile vereceğim yan hediyeleri düşündükçe mutlu oluyordum.

O gece sabaha kadar elimde kanaviçe iğnesi ile beraber Jimin için kasnak işledim.

Tanrı'dan tek dileğim beğenmesiydi!

Tanrı'dan tek dileğim beğenmesiydi!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
𝐋𝐢𝐦𝐞𝐫𝐞𝐧𝐜𝐞 |𝐉𝐢𝐫𝐨𝐬𝐞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin