20•

398 46 31
                                    


Üstümde ki kıyafetlere tekrar göz gezdirdikten sonra saçlarımı açık bırakıp bırakmamak konusunda kararsız kaldım.
Rahat giyinmeye çalışmıştım. Abartısız, sade ve şık.

Güzel olmuştum açıkçası. Ellerimle boynumda ki kolyeyi düzelttikten sonra ayakkabılarımı giyindim.

Çantamı koluma takıp telefonumu elime aldım. Dışarı çıkıp kapıyı kilitledikten sonra asansöre binip aşağıya inmeye başladım.

Bugün tüm grupla konsere gidecektik. Belki erkekler için biraz tehlikeliydi ama onlar sorun olmadığını söyleyince gitmeye kesin karar kılmıştık.

Arabamın önüne geldiğim zaman içine girip arabayı çalıştırdım.

Klasikleşmiş olan alışkanlığımı yaparak radyodan müzik açıp dinlemeye başladım.
Calvin Harris'in I need your love adlı şarkısı çalıyordu.

Sesli bir şekilde bende eşlik etmeye başladım şarkıya.

I need your love
(Aşkına ihtiyacım var)

Bu şarkı neden seni hatırlatıyor?

I need your time
(Zamanına ihtiyacım var)

When everything’s wrong
(Herşey yanlış olduğunda)

You make it right
(Sen düzeltirsin)

I feel so high
(Uçmuş hissediyorum)

I come alive
(Hayata dönüyorum)

I need to be free with you tonight
(Seninle özgür olmalıyım bu gece)

Bu şarkıyı her dinlediğim zaman olduğu gibi gözlerim doldu. Garip olan kısmı ise bu şarkının bana eskisi gibi değilde daha farklı duygular yaşatmasıydı.

Bir insan bir şarkıyı dinlerken aklına neden başka birisi gelir ki.

Tamam bunu aşık olan insanlar yapar ama ben aşık mıydım?

Hayır aşık değilim.

Ya da...

Ama aşık olup olmadığımı bilmiyorum.
Bu kadar güzel bir duyguyu nasıl hissedilebilir onu bile bilmiyorum.

Saçmalıyorum galiba.

Ellerimi bağlamış olduğum saçlarıma götürüp son bir kez düzelttim. Aynadan kendime tekrar baktıktan sonra arabadan inip bizimkileri görmeye çalıştım.

Karşıdan bana el sallayan Hoseok'u görünce gülümseyerek yanlarına yürümeye başladım. Etrafımdaki insanların bakışlarının nedense üstümde olduğunu hissediyorum.

Geldiğimde hepsiyle selamlaştım. Garip olan onunla konuşurken bile utanmamdı. Kendine gel Chaeyoung diye tekrar ettim içimden.

Ellerimi gözlerimin önüne siper ederek etrafı incelemeye başladım. Çok kalabalık bir ortam olacaktı.

Herkesin tam olduğunu görünce yürümeye başladık. Erkekler tanınmamak için yüzlerine maske takmışlardı. Eğer bir tanesi bile farkedilirse konserin konser olacağından emin değilim.

Yarım saat sonra son ses müzikle dans ediyorduk. Her türlü dilde şarkı dinleyebilen bir insanım.

Şarkı çalmaya devam ederken gökyüzüne baktım. Ay belirginleşmiş bir halde parlıyordu. Kulağıma dolan müzikle eşlik etmeye çalıştım.

Bu ne kaçış, bu ne gidiş, öyle delice bir aşk.

Gözlerim, onun parlayan gözleriyle buluştuğu zaman gülümsedim. Yanıma yaklaşarak ellerini saçıma götürdü.

Saçlarım tokanın esaretinden kurtulduğu zaman ona baktım, utançla. Gülümseyerek önüne döndüğü zaman çalmaya devam eden türk şarkıyı dinlemeye devam ettik.

Şarkının nakarat kısmına doğru içimde ki heyecana engel olamadım. O güzel anda  herkes bağırarak eşlik etmeye başladı.

Ah, kimin için atıyor bu yürek?

Gözlerim seni ararken karşımda olup zaten bana bakışın kalbimi hızlandırdı.

Söyle kimin için atıyor bu yürek?

Neden şarkı sözlerini bana bakıp söylüyorsun?

Ya da aynı şeyi ben yapıyorum.

Yaklaşıyorsun, yaklaşıyorsun yavaş yavaş.
Gözlerim senin dışında her yerde gezinirken ellerimde hissettiğim sıcaklıkla, zaten hızlanmış olan kalbim daha da hızlanıyor.

Gözlerimiz buluşuyor, ellerin ellerimde, gözlerin gözlerimin en içine bakıyor. Tanrı'ya bu anı tekrar yaşatması için belkide yalvarabilirim.

Tekrar nakarat kısmı geliyor

Ah, kimin için atıyor bu yürek?

Beraber söylüyoruz. Belki de hayatımda yaşadığım en güzel anı olacak kim bilir.
Gerçektende bu yürek senin için mi atıyor Park Jimin?

Bana yaklaşıp kulağıma eğiliyorsun. Yüzümün utançtan kızardığına o kadar eminim ki.

Kulaklarımı dolduran melodi aslında şarkıdan değilde senden geliyor. Evet Jimin, senin sesin benim için en sevdiğim şarkıdan bile güzel geliyor.

Kutsal sayılacak dudaklarından dökülen kelimelere karşı, kalbimin bir daha hiçbir şekilde bu kadar hızlı atacağına inanmıyorum.

"Seni seviyorum, Rosé."

Evet Park Jimin, bu yürek, senin için atıyor...

Evet Park Jimin, bu yürek, senin için atıyor

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bu bölüm benim için özel 🤍

𝐋𝐢𝐦𝐞𝐫𝐞𝐧𝐜𝐞 |𝐉𝐢𝐫𝐨𝐬𝐞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin