Ellerimi yüzümde gezdirmeye devam ederken çok rezil oldun diye geçirdim içimden."Tanrı belanı vermesin Chaeyoung." elimle saçlarımı kaşırken dolan gözlerime engel olamıyordum. Konserde Jimin'in söylediği sözleri anımsamak bile kalbimi hızlandırır iken ben onu orada öylece bırakıp kaçmıştım.
"Seni seviyorum, Rosé." demişti ama ben.
Şuan çığlık atmak istiyorum. Tanrı aşkına ne kadar beceriksiz bir insanım. Sadece karşılık vermem lazımdı, olumlu veya olumsuz. Ama onu bile yapmamıştım.
Yataktan dışarıya bakmaya çalıştım. Hava sisliydi ve bu da kar yağışının belirtilerinden biriydi.
Jimin'e aşık mıyım? Bilmiyorum ya da biliyorum.
Ama kabul etmek istemiyorum. Çocukça hareketler yapmayı kesmeliyim. Ya onu seviyorum ya da sevmiyorum.
Kalbim kararsızlığın verdiği garip hisle atmaya devam ederken pijamalarım ile kalkıp odadan çıktım. Anahtarı alıp kapıyı açtıktan sonra karşı kapının ziline bastım.
Jennie her zaman ki gibi mükemmelliği ile karşımda dururken pijama ile geldiğim için kendime lanet etmemeye çalıştım.
Bana sorar gözlerle bakarken ona anlatmaktan başka bir çarem olmadığını anladım. "Jennie sana bir şey danışmam lazım."
...
Önümde ki sıcak çikolatadan içerken bir yandan da ayağımı sallıyorum. Çok tedirginim.
Jennie bana sorar gözlerle bakmaya devam ederken konuşmaya başladım.
"Taehyung'a bakarken ne hissediyorsun?" sorduğum şey ile ağzına götürmüş olduğu kahveyi dışarıya püskürttü.Gözlerim açılırken hemen yan taraftaki mendili ona uzatıp bakmaya başladım.
"N...ne alaka?!" ağzını silerken konuşmasına karşı tedirginlikle gülümseyip "Tamam Taehyung olmasın. O zaman bir insan aşık olduğunu nasıl anlar?"Gözleriyle beni taradıktan sonra konuşmaya başladı. "Neden ki?" sorduğu soruya karşı tedirginlikle gülümseyip "Öyle." tatmin olmayan bir yüz ifadesiyle bana bakarken konuşmaya başladı.
Gözleri terliklerine sabitlenmiş bir şekilde konuşmaya başladı.
"Yani onu görünce kalbin hızlanıyorsa..."Hızlanmak benim kalbim için yetersiz bir ifade.
"Sonra, onun yanında huzurlu hissediyorsan..."
Sana sarılmak benim için en huzurlu anlardan birisi.
"Onunla olduğun zamanların hiç bitmesini istemiyorsan gibi şeylerdir herhalde." birden ayağa kalkarak oflamaya başladı.
"Bana neden böyle şeyler soruyorsun?" aldığım soruya karşı cevap vermezken aklımda ki düşünceleri tartıyordum.
Jennie, bana hala sorar gözlerle bakarken hızla ayağa kalkarak ona sarıldım. Jennie'ye de sarılmak iyi hissettiriyordu ama Jimin'in verdiği huzur gibi değildi.
Jimin'in kokusu, gülüşü, bakışları her şeyi ile farklıydı.
Ellerimi boynundan çekerken bu sefer ki bakışları yumuşaktı. "Kime aşık oldun?" sorduğu anı soruyla yerime çakılırken olduğum yerden gülümseyerek ona baktım.
Ben konuşmaz iken o konuşmaya devam etti. "Kime aşık oldun bilmiyorum ama ona olan aşkını itiraf etmek için ileriyi bekleme." Jennie sanki düşüncelerimi okumuş gibi konuşuyordu. Jimin'i sevdiğimi anlamıştım ve bunu haftaya söylemeyi planlıyordum ama sanki anlamış gibi konuşmaya devam ediyordu.
"Bazı şeyler için doğru zamanı beklemek aslında sadece yanlış olanın sana gelmesini beklemek gibidir. Kime aşıksan gidip ona söyle, eminim ki o da seni seviyordur."
Tekrar sarıldıktan sonra hızla evime yöneldim. İçeriye girdiğim zaman içimde ki heyecan artmış bir şekilde telefonumu almak için odama yürüdüm.
Anın verdiği cesaretle telefonumu elime alarak mesaj kutuma girip Jimin'e mesaj attım.
Siz: Bu akşam ****** restorantında buluşalım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐋𝐢𝐦𝐞𝐫𝐞𝐧𝐜𝐞 |𝐉𝐢𝐫𝐨𝐬𝐞
FanfictionMucizeler var, mesela birinin bakışları bile kalbinizi çiçek bahçesine çevirebilir. Bana bu duyguları, en güzel şekilde yaşattığın için teşekkür ederim, Park Jimin. #1 jirose <3 ©2022 |Mochipastah