Final🤍

587 45 48
                                    


Genç kız her zaman ki aynasının karşısında durmuş kendini inceliyordu. Üstünde ki elbisesi vücudunu sarmışken parmağında ki çift yüzüğü parlıyordu. Sevgilisinin ona hediye ettiği yüzük.

İçinde ki heyecana engel olamıyordu. Midesinde hissettiği ağrı, göğüs kafesinin hızlanışı içinde ki heyecanıda arttırıyordu.
Sarı saçları dalgalı bir şekilde omuzlarına dökülürken onları tokaya esir etmedi. Jimin saçlarının açıkken daha güzel durduğunu söylemişti.

"Hadi Park Chaeyoung! Geç kalacağız." yıllardır beraber olduğu arkadaşının sesini duyunca hızla telefonunu eline alarak odadan çıktı. Jisoo, onu gördüğü zaman elini ağzına götürerek "Aman Tanrım! Çok güzelsin." genç kızın gözleri parlarken ona bakarak "Sende öylesin bebeğim." ikisi de beraber kapıya yönelerek dışarıya çıktılar.

Asansöre binerek otoparka giderken Jisoo'nun düşünceli hali Rosé'nin gözünden kaçmamıştı. Elini Jisoo'nun koluna sararken "Neden böyle düşüncelisin?" sorduğu soruya karşı genç kız kafasını iki yana sallayarak.
"Jin bana karşı hisleri olduğunu söyledi."

O sırada açılan asansörle ikili arabaya doğru ilerlemeye başladı. Rosé, kemerini takarken bir yandan da Jisoo'yla konuşuyordu. "Eee ne güzel işte." Jisoo olumsuz vaka gibi başını iki yana sallayarak "O anlamda hisler değil gerizekalı!" sona doğru sesi fısıltı gibi çıkarken "Aşk anlamında." Rosé duyduğu şeye karşı ani bir şekilde frene basarak önünde ki arabaya toslamaktan kurtuldu.

Genç kızın çığlığı arabada yankılanırken, Jisoo elleriyle kulaklarını kapattı. "Sesini biraz kısar mısın?!" Genç kız sesini alçaltarak konuştu. "Nasıl oldu, ne zaman oldu ve bana neden ANLATMADIN?!!"

Jisoo, elini alnına vurarak konuşmaya başladı. "Çok ani oldu yani beni akşam yemeğe çıkartmak istediğini söyledi, bende onayladım. Jin, aşırı yakışıklı olmuş bir şekilde yanımdaydı ve ben onun yanında paçoz gibi duruyordum. Tam bir rezillikti. Akşam yemeği bittikten sonra birden elimi tuttu. Benim kalbim sanki dizilerde ki öpüşme sahnesinde ki gibi hızlanmıştı. İşte sonra o iki kelimeyi söyledi. Seni seviyorum."

Jisoo, anlatmayı bitirdikten sonra Rosé konuştu. "Sen ne dedin?" genç kız oflayarak cevapladı "Bana biraz zaman vermesini istedim."

Rosé, kafasını anlamış bir şekilde sallarken arabayı park ediyordu. El frenini çektikten sonra Jisoo'ya dönüp "Eminim ki çok güzel bir çift olursunuz. Kalbin ne diyorsa onu dinle Jisoo."

İkili arabadan inerek konser alanına ilerlerken Rosé'nin gözleri şaşkınlıkla açıldı. Daha başlamasına üç saat olmasına rağmen her yer tıka basa dolmuştu.

Elini güneş için gözlerine siper ederken birisinin ismini seslenmesi ile sağ tarafa döndü. "Rosé!"

Arkadaşları koşarak onlara yaklaşırken kollarını açıp sarıldılar.
Genç kızlar birbirleri ile selamlaşırken yavaş yavaş içeriye girmeye başladılar.

Herkes yerlerine yerleşirken genç kız içinde ki heyecana engel olamıyordu. İstemsizce neden bu kadar heyecanlandığını bilmiyordu ama altıncı hissi bugün çok ağırdı, iyi şeyler olacağı konusunda.

Saçlarını elleriyle gözlerinin önünden çekerken maskesini çıkardı bir yandan da.
Birazdan sevgilisi sahneye çıkacaktı. İlk defa onun sevgilisi olarak bir konserine katılacaktı.

...

Konserin başlamasının ardından genç kız avazı çıktığı kadar bağırarak elindeki light sticki sallıyordu. "PARK JİMİN!"

Yanındakiler onun bu haline gülerken Jennie eteklerinden çekip "Otursana herkes sana bakacak." Rosé, omuzlarını silkerek bağırmaya devam etti.

"PARK JİMİN!" belki herkes bu kızı sıradan bir fan zannediyordu ama kimse bilmiyordu ki bu kız onun güzeller güzeli sevgilisiydi.

𝐋𝐢𝐦𝐞𝐫𝐞𝐧𝐜𝐞 |𝐉𝐢𝐫𝐨𝐬𝐞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin