𝐋𝐢𝐦𝐞𝐫𝐞𝐧𝐜𝐞 |𝐉𝐢𝐫𝐨𝐬𝐞

19•

Başımdan geçen berbat olaydan sonra geçen ilk hafta ve ben biraz daha iyiyim. Aslında toparlanmama yardımcı olan Jimin'di.

Bir haftalık bir aradan sonra kızlarla kafede buluşmuş konuşuyorduk. Kimsenin olan olaylardan haberi yoktu. Jimin'i bu konuda uyarmıştım. Kimsenin öğrenmesini istemiyordum, özellikle de Taehyung'un.

Herkes önünde ki kahvesini yudumlarken ınstagram'a girip fotoğraf paylaşmaya karar verdim.

Anlık gelen hevesim kursağımda kaldı. Çünkü bilmiyorum.

Ellerimi saçlarımın arasından geçirerek kızların arasında geçen konuşmaya dikkatimi vermeye çalıştım. Ama aklımı çelen çok farklı düşünceler vardı.

Gözlerimle etrafı tararken açılan kafe kapısından içeri giren kişilerle gözlerim açıldı. Onların gelmesini beklemiyordum.

Jimin ile göz göze geldiğim zaman gözlerimi utançla yere eğdim.

Benim yanımda olduğu için ona minettarım.

Tek bir gece bile beni yalnız bırakmadığı için ona minettarım.

Yanımda olup sevgisini hissettirdiği için ona minettarım.

Ellerimle oynamaya başladım. Taehyung gelip elini omuzuma koyup saçlarımı karıştırınca ona karşılık tebessüm ettim.

Jennie ile aramıza oturduğu zaman ona yan gözle baktım. Anlamadığımı zannediyor olabilirdi ama sadece zannediyordu.

Jennie'nin ondan, onunda Jennie'den hoşlandığını anlamayacak kadar aptal değildim. İkiside birbirine karşı boş değildi ama kimse ilk adımı atmıyordu.

Bir anda aklıma Jungkook ile Lalisa'nın ne kadar güzel bir çift olacağı geldi.
Lalisa'ya verdiğim yemek sözünü yerine getirmiş olurdum aynı zamanda.

Jungkook'a yaklaşıp kulağına fısıldadım. "Bu akşam bir işin var mı?" gözleri açılırken korkarak konuşmaya çalıştı. "Yeng- ay yani Chaeyoung neden sordun?" saçlarını karıştırarak sorduğu şeye karşı kaşlarımı çattım.

İlk başta söylediği kelimeyi anlamasamda takılmadan konuştum. "Senin için birisine yemek sözü vermiş olabilirim." gözleri dehşetle açılırken "Küçük kardeşini düşündüğün için teşekkür ederim ama olmaz."

Gözlerimi kısarak ona bakmaya başladım.
"Emin misin?" kafasını sallayınca kollarımı göğsümde birleştirdim ve "Peki Lalisa'yla yemek yeme şansını kaçırdın canım." gözleri açılırken koluma yapıştı. "Chaeyoung sen benim en sevdiğim yeng- ay yani arkadaşımsın. Lütfen bu akşam boşum." onu süzdükten sonra konuştum "Şu söylemeye çalışıp da bir türlü söyleyemediğin kelime ne?" gözleri benden ayrılıp başka tarafa kayarken nereye baktığını anlamaya çalıştım.

Ama tekrar konuşmaya başlaması yüzünden dikkatimi ona vermeye çalıştım.
"O önemsiz. Hem bu akşam benim randevum var kalkmam lazım." ellerini sallayarak ayağa kalktığı zaman herkesin bakışları bize döndü.

"Benim çıkmam lazım gençler." herkes onaylarken bende ona sinsi bir gülüşle bakmaya başladım.

Telefonumu elime alıp Lalisa'ya mesaj attım.

Siz: Bu akşam randevun var aşkım kalk git hazırlan ehehehe

Mesajım iletildiği zaman Lalisa gelen bildirim sesiyle telefonuna bakmaya başladı. Tepkisini merak ettiğim için hala ona bakarken birden yüksek sesli bir çığlık attı.

"NE?!" kıkırdamama engel olamazken bana bakan gözlere bakmaya devam ettim. Herkes Lalisa'ya 'mal mısın?' bakışları atarken hiç bir şey demeden sadece gülümseyip yerine oturdu.

Telefonuma gelen mesajla sırıtıp ne yazdığına baktım.

monalisa👩🏻‍🎨:  CUSG YAGNİ
AKSAM YEMEK

YEMEK AKSAM

BEN VE JJNHKOOK

JUNGKOKK VE BNE

İKİMİZ TEK

ELLERİM TİTRİYOR AMK

AGAGAGGAGAGS

HASS-

NE GİYECEGİM

HÜĞHHH HAYİUR

😭😭😭😭😭😭

Siz: Sakin olsana 🤦🏻‍♀️

Mesajı gördüğü gibi ayağa kalkarak konuşmaya çalıştı. Ama ne dediğini kimse anlamadı. Ben onun bu haline gülerken, o ise bana göz kırparak çantasına yönelmişti.

Kapıdan çıkana kadar onu izledim. Bu hali çok komikti.

Yüzümde ki gülümseme hala yerinde dururken kafamı kaldırdığım gibi Jimin'le göz göze geldim.

Çok güzel gülüyorsun demek istedim.
Ama bunu diyecek cesaretim yoktu.

Kalbim maraton koşusuna girmiş gibi hızlanır iken benim dikkatimi çeken tek şey gülerken kısılan gözlerinin içinde gördüğüm parıltıydı.