22•

367 38 14
                                    


Her zaman ki boy aynasının karşısında durmuş kendime bakıyorum. Çok abartılı giyinmemeye çalışmıştım ki öyle de olmuştu.

Gözlerimle yeniden üstümde ki çiçekli elbiseyi süzdükten sonra Jennie'ye mesaj attım. Onun fikirlerini de merak ediyordum.
Kendisi dünyaca ünlü bir manken ve ondan kıyafet konusunda yardım almamak aptallık olurdu herhalde.

Gelen bildirim sesiyle ekrana baktığımda görüldü atmadan mesajı okudum. "Çok güzel gözüküyorsun bebeğim..."

Ellerimi birbirine vurarak mutluluğumu yansıtınca gülümseyerek aynadan bakmaya devam ettim. Ellerim elbisenin üstünde gezerken bugün için Jimin ile yapabileceğim diyaloğu aklımdan tekrar ettim yeniden.

Ona soracak çok sorum vardı. Ama bundan önce ona karşı olan duygularımı dile getirmem lazımdı. Ve bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum.

Sakin olmaya çalışarak Jimin ile olan konuşmamızı okudum yeniden. Pek fazla bir şey dememiştim. Gelmesini istediğimi belirtince tamam yazmıştı.

Verdiği cevap bile beni tedirgin etmeye yetiyordu. Mesela sadece tamam demesi o gece oradan kaçıp kalbini kırmış olma ihtimalim yüzünden miydi?

Ben mi çok abartıyorum?

Ellerimi açık saçlarımın arasından geçirerek son bir kez daha rahatlamam için gereken şeyleri yaptım. Derin nefesler alıp vermek. Ama Tanrı kahretsin ki şuanda işe yaramıyordu.

Elimi kalbime koyup fısıldadım.
"Biraz daha yavaş atar mısın?"

Yaptığım saçmalığın farkına varınca elimi alnıma vurup saate baktım. Yarım saat sonra buluşacağımızı fark edince hemen telefonumu elime alıp kapıya koştum.

Yürüme mesafesinde ki restoranta hızlı adımlarla ilerlerken kendime küfür etmemek için zor duruyordum. Keşke arabayla gelseydim.

İçeri girdiğim zaman kapının üstünde bulunan zilin 'ding' sesiyle beraber boş bir masaya ilerlemeye başladım.

Her zaman ki garsonların önümden geçip bana gülümsediklerini görünce karşılık olarak tebessüm ettim.

Yaklaşık on beş dakika sonra gelen zil sesi ile gözlerimi yeniden kapıya diktim. Her zaman ki gibi ağzında maskesi ile içeriye bakıyordu.

Gözleriyle etrafı tararken beni görünce kısılan gözlerinden bana gülümsediğini anladım. Ama öyle gülersen nasıl konuşabilirim. Kalbim yeniden depar atmaya başlayınca sakin olmaya çalıştım.

Tam karşıma gelip oturduğu zaman gözlerim onun dışında her yerde geziniyordu. Ondan utanıyor muydum?

Bir çok cevabı olmayan soru beynimde yankılanırken tebessüm ederek ona bakmaya çalıştım.

Restorantın dekorasyonunu incelediğini görünce rahatlamış bir şekilde onu izlemeye başladım.

Sen kusursuz yüz hatlarına, fiziğinle ve en önemlisi kalbinle çok mükemmelsin bu dünya için, Park Jimin.

Senin beni sevdiğini bilmek, bu kadar güzel hissettiriyorsa ilerisi için kalbim dayanabilir mi?

Gözlerinle etrafı izlemeye devam ederken birden gözlerimiz kesişti. O an kalbim duracak gibi oldu.

Senin benim içimde yarattığın bu duygularda neyin nesi?

Ellerimin terlediğini hissedince elbisemin uç kısmına avuçlarımı bastırdım.

Gözlerinin hala üzerimde olduğunu hissedince ona baktım. Çarpık bir gülümseme ile bana baktığını görünce içimde ki çığlık atma isteği yükseliyordu.

Gözleri masanın üstüne çıkarmış ellerime kayınca yeniden yüzüne bakmaya başladım.
Onunla konuşmak için hazırladığım diyaloğu aklımdan geçirmeye çalışırken birden bire herşeyi unuttuğumu farkettim.
Tanrım ciddi misin?

Artık bu sessizliği bozmam gerektiğinin farkına varınca konuşmaya çalıştım.
"Nasılsın Jimin?" kesinlikle rezil oldum.

"İyiyim, Rosé ama bu kadar kasılmana gerek yok." gülerek söylediği şeye karşı ağzım açık kaldı.

"Biliyor musun bence yemek yiyelim. Hem çok acıktım." devam ettirdiği cümleler ile bozulmuş bir şekilde ona bakmamaya çalıştım.

Önümde ki menüyü elime alıp incelemeye devam ederken gelen bir telefon sesiyle karşımda ki Jimin'e bakmaya başladım. Elinde ki telefonla fotoğrafımı çekerken bir yandan da yakalamanın verdiği utançla çekmeye devam ediyordu. Gülerek ona baktığımda memnun olmuş bir şekilde önünde ki menüye döndü.

Önümüzde ki menüden yemekleri seçtikten sonra yine o sessizliğe gömüldük.
Gözlerimi ellerimden kaldırıp Jimin'e diktim.

Sorar gözlerle bana bakarken ona bakmayı bu sefer kesmedim. Düz bir yüz ifadesi ile bakarken birden gülümseyince bende ona gülümsedim.

Ama Park Jimin böyle gülersen nasıl konuşabilirim?!

Ama Park Jimin böyle gülersen nasıl konuşabilirim?!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
𝐋𝐢𝐦𝐞𝐫𝐞𝐧𝐜𝐞 |𝐉𝐢𝐫𝐨𝐬𝐞Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin