Önümde ki yemekle bakışırken midem yemeği almıyordu. Daha doğrusu yan tarafında ki kaşığı alıp yiyesim gelmiyordu.
Çünkü midem sanki dansa kalkmış gibiydi.
Kimi kandırıyorum ki.Ellerimi önümde birleştirip yiyemediğim yemeğime baktım acı bir şekilde. Jimin yüzünden yiyemiyorum. Sürekli bakıyor ve ben yemek yemeye çalışırken hepsini kaşıktan düşürüyordum.
Bu sinir bozucu şeyler yüzünden de yemek yemeyi kesmiştim. Eve gidince kendime ramen pişirebilirim diye geçirdim içimden.
Dün ve bugün hava aşırı derecede soğuktu ama bana pek etki ettiği söylenemezdi. Çünkü kış benim mevsimimdi.
Jimin'in öksürme sesiyle daldığım hülyalardan ayrılıp ona dikkatimi vermeye çalıştım. "Neden yemek yemiyorsun?" yönelttiği soru üzerine senin yüzünden demek istiyordum ama dilim el vermiyordu.
Kafamı olumsuz anlamda sallayıp "Bilmem, yani canım çekmedi." ellerimle saçlarımın bir tarafını kulağımın arkasına sıkıştırıp ona bakmaya başladım.
İlk başta olan -tek taraflı- soğukluk aramızdan gitmişti. Onunla samimi olmayı seviyordum. Ona sevdiğim yanlarımı göstermeyi seviyorum. Beni yaptığım şeyler için yargılamamasını seviyorum.
Onu her şeyiyle seviyorum...
Gözlerinin kahveleri, kahvelerimde sabitlenirken derin bir sessizlik oluştu yeniden. Ona buraya gelmeden önce ne diyeceğimi bile unutmuş iken şuanda sadece bakışıyorduk.
Bazen bakışlar yeter derler ya şuan onu yaşıyoruz. Dilimiz hareket etmiyor, dudaklarımız açılıp tek bir kelime söylemiyordu. Ama gözler farklıydı, onun gözlerinde gördüğüm şeyler ise tamamen farklıydı.
Önümüzde ki tabakları almaya gelen garsona dek bakıştık. Komikti yani garsonun sesini çıkartmadan bizi beklemesi.
Jimin, gözlerini benden çekerken ben ise şapşal gibi hala ona bakıyordum. Gözlerimi pürüzsüz yüzünden çekerken dışarıya baktım. Hava iyice kararmıştı. Gökyüzünde ki yıldızlar şehrin ışıkları yüzünden belli olmasa da onları görebildiğimi hayal ettim.
Yarım saatlik bir vakitten sonra üstümde ki paltoyu düzeltip çantamı elime aldım. Her ne kadar ısrar etmiş olsam da Jimin beni eve kadar bırakmakta ısrarcıydı.
Beraber boş sokakların arasında yürürken yüzünde ki maskesini çıkarttı. Soğuk ciğerlerimi yakıp geçerken üşüdüğümü farkettim. Jimin duraksayıp kolunu bana uzatınca iki saniyelik bir şaşırma yaşadım.
Benim koluna girmemi istiyordu. Peki ya birisi bizi görürse. Bu gecelik bu düşüncelerin hepsine bir son verip kolumu koluna doladım.
Sessiz bir şekilde yürümeye devam ederken konuşmaya başladı.
"Biliyor musun?" dudaklarından dökülen kelimeler tekrar kalbimi hızlandırır iken durup ona baktım."Neyi?"
"Sana nasıl aşık olduğumu" kelimeler beynimde tekrar yankılanırken kafamı olumsuz anlamda sallayıp ona bakmaya devam ettim.
"Bundan bir buçuk iki sene öncesinde bir açık alan konserine gitmiştik..." hala konuşmaya devam ederken yanından geçtiğimiz parkın bir bankına oturup konuşmaya devam etti.
"Ve sen orada her zaman ki güzelliğin ile karşımda duruyordun. Hava açık ve güneşliydi. Herkes yerlerinde oturmuş bir şekilde dururken sen kimseyi umursamadan kalkıp ortaya doğru koştun, hatırlıyor musun?" kafamı olumlu anlamda sallayınca gülümseyerek devam etti.
"Orada sanki dünya umrunda değilmiş gibi eğlenmeye başladın. Hepimiz sana alkışlar ile eşlik ederken gözlerinde ki mutluluk görülmeye değerdi, Rosé. Yanına gelen küçük çocukla olan sevimliliğin sana farklı bir hava katıyordu." geceyi sarmalayan karanlığa bakmak için kafasını yukarı kaldırdı ve konuşmaya devam etti.
"Ondan önceki konserlerimize geldiğin zaman gözlerimi senden alamıyordum. Sen benim için çok güzelsin, Rosé ama sadece dışınla değil içinde olan güzellikler ile." beynim çalışmayı bırakmış bir şekilde dururken kalbimin seslerini duyduğumu hissediyordum.
"Ve o gün sana gerçekten de aşık olduğumu anladım." kalbim hızla atmaya devam ederken o konuşmaya devam ediyordu.
"Görüyor musun? Kar yağıyor, evren bizim tarafımızda." gülerek söylediği şeye karşı gülümseyerek ona bakmaya başladım.
Beraber yılın ilk karının altında duruyorduk. Bu bizim için çok özel bir andı.
Bu sefer konuşmaya başlayan kişi bendim.
Jimin'in ellerini tutarak lapa lapa yağan karın altında gözlerimi gözlerine kenetleyerek bağırmaya başladım."SENİ SEVİYORUM, PARK JİMİN!" gözleri parlarken ellerini sırtıma dolayarak bana sarıldı.
Ne kadar kaldık bilmiyorum ama o karın altında seninle yıllarımı yaşamayı isterim.
Bilenler bilir Kore'de yılın ilk karını beraber izleyen kişilerin kaderlerinin birbirine bağlandığında dair bir inanç vardır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐋𝐢𝐦𝐞𝐫𝐞𝐧𝐜𝐞 |𝐉𝐢𝐫𝐨𝐬𝐞
FanfictionMucizeler var, mesela birinin bakışları bile kalbinizi çiçek bahçesine çevirebilir. Bana bu duyguları, en güzel şekilde yaşattığın için teşekkür ederim, Park Jimin. #1 jirose <3 ©2022 |Mochipastah