0.8

21 2 0
                                    

Yabancı adam, kocasının yarı hızında yemek yiyen biri olsa
bile, Sarah’nın o anda bu kutuyu aramaya zamanı yoktu.
Ebeveyn banyosunun kapısının yanındaki antika Tudor tarzı
konsol, yatak odasının kapısının önüne itemeyeceği kadar ağırdı.
Ayrıca itmeye başladığında davetsiz misafir bunu duyar ve koşarak
yukarı gelirdi.
“Anne,” diye fısıldadı Harvey titreyerek. “Uçan adam yine mi
geldi?”
Sarah yutkundu. Oğluna ne demeliydi?
“Her şey yolunda,” diye yalan söyledi. “Yanındayım bak. İzin
ver biraz düşüneyim.”
Tam o sırada gömme dolabın Stephen’a ait bölümünün ya-
nındaki sandalyeye gözü takıldı. Kocasının seyahate çıkmadan az
önce üstüne yığdığı giysilerden sandalye görünmez durumdaydı.
Kocası, ne giyeceği konusunda bazen kadınlara özgü her türlü
klişeyi gölgede bırakırdı. Sandalye geniş ve sağlamdı, kapının
açılmasını engelleyebilirdi.
Sarah, Harvey’yi usulca ama kararlı bir şekilde kendinden
uzaklaştırıp yatağa yatırdı. Sonra yerinden fırladı, gömlek, pan-
tolon ve kazaklardan oluşan yığını yere fırlattı ve sandalyeyi
kaptığı gibi kapıya koştu.
Sandalyenin arkalığını kapı kolunun altına sıkıştırıp derin bir
soluk aldı.
Stephen’ın uzun, aynalı kapı kollarında ısrar etmesi ne iyi
olmuş, diye düşündü ve sinirli bir kahkaha atmamak için kendini
tuttu. Ben geleneksel kapı kolları istemiştim, o klasiklerden
vazgeçmemişti.
Yine de güvende değillerdi. Evin yapımında dayanıklı mal-
zemeler kullanmış olsalar da hırsıza karşı ne ölçüde koruna bildiklerini kimse söyleyemezdi. Hele söz konusu kişi, onlara
ulaşmak için her şeyi göze alan bir akıl hastasıysa!
“Anne beni korkutuyorsun!”
Harvey ağlamak üzereydi. Sarah oğlunun yanma uzandı, ona
sarıldı ve öteki eliyle polis acilin numarasını çevirdi. Ne var ki
numaraların görünmesi gereken ekranın bomboş olduğunu fark
etti.
“Lanet olsun!”
Heyecandan elleri titremiş olmalıydı. Numarayı bir kez daha,
tuşlara daha sert basarak tuşladı. Ama ekran yine simsiyahtı. Yeşil
“ara” tuşuna bastığında da değişen bir şey olmadı. Sarah ansızın
telefonun çok hafif olduğunu fark etti. Az önce heyecandan
anlayamamıştı ama farkı şimdi açıkça hissediyordu.
“Olamaz!”
Elini Harvey’nin üzerinden çekti, telefonu iki eliyle birden
kavradı, yanılmış olmak için çaresizce dua ederek arka kapağı açtı.
Ama yanılmamıştı. Yabancı adam telefonun pilini çıkarmıştı.
Her zaman olduğu gibi yine mutfakta, suratı yara izleriyle dolu
davetsiz misafirin iki metre ötesinde duran cep telefonu gibi ev
telefonu da bir işe yaramıyordu şimdi.
Üst kata çıkmasına akıl hastasının göz yummasının nedeni
buydu işte!
Yukarıda hapis kalmışlardı.
Birazdan gelirim.
10.
Çevresi öylesine karanlıktı ki adam gözlerinin gerçekten açık
olduğundan emin olabilmek için gözlerini kırpıştırmak zorunda
kaldı.
Bana ne oldu böyle?

Fobi꧂Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin