Evet, gelen biri var! Sonunda! Çıkacağım buradan!
Adımlar arabanın arka kısmına kadar gelip kesilince ve bir süre
hiçbir hareket olmayınca adam sustu.
Ona tuhaf bir şekilde aşina gelen anahtar şıkırtıları duyar
duymaz bir anda iki şeyi kavrayıverdi.
Birincisi: Kendi aracındaydı. Bu anahtar şıkırtısını binlerce
başka anahtar sesinden kolayca ayırabilirdi.
Ve İkincisi: Elinde onun anahtarlarıyla bagajın önünde duran
kişi, onu burada alıkoyan kişinin ta kendisiydi.
Bu adam -bilmediği bir nedenden onun erkek olduğundan
emindi- onu kurtarmayacaktı. Hayır, bu adam onun için tehlike
demekti!
Onu kaçıran kişiye karşı kendini nasıl savunacağını hummalı bir
şekilde düşünürken, uzaktan kumandalı bagaj kilidi metalik bir
tıkırtıyla aralandı. Hemen arkasından birisi kapağı kaldırıp açtı ve
bir el fenerinin parlak ışığı adamın gözünü aldı. Bir süre hiçbir şey
göremedi. Sonra ele benzer bir şey belirdi. İnce bir şey tutuyordu,
adam o kadarını seçebilmişti.
Sivri bir şey bu!
İğne!
Hayır! Hayır! Hayır!
Adam yine bağırdı ama ağzındaki bant çığlığını yine boğdu.
iğne omzuna girdi. Bir anlık yanma oldu, sonra enjektörü tutan
el geri çekildi.
Adam anlamsız hareketler yaparak bağlı elleriyle enjektöre
vurmak istedi ama el çoktan kaybolmuştu.
Işığın ardından, “Özür dilerim,” diyen bir erkek sesi duydu.
“Umarım beni mazur görürsünüz ancak başka seçeneğim kalmamıştı.”Lanet olsun, ne diyor bu şerefsiz herif böyle, diye içinden
geçirdi adam ancak beynine yine o boğucu his yayılmıştı
“Sakin olun,” dedi erkek sesi. “Size söz veriyorum, yakında
atlatacaksınız.”
Sonra bagaj kapağı yeniden kapandı, adımlar uzaklaştı ve adam
sürücü kapısının kapandığını duydu.
Son düşüncesi, artık ölüyorum, oldu.
Motor çalışıp araç hareket ederken bilincini yeniden yitirdi.
Sarah yarım saat sonra Gwen’in açık mutfağındaki yemek masasına oturmuş, gözünü cep telefonuna dikmişti.
Stephen’ın onu araması, Mercedes’inin ve anahtarlarının
gerçekten de çalındığını söylemesi için neler vermezdi ki! Ancak
Sarah, Stephen’ı her aradığında karşısına onun telesekreteri çıkıyor, kocasının sinyal sesinden sonra mesaj bırakılmasını isteyen
sesini duyuyordu.
“Bu, şanssızlık içinde şans olurdu,” diye mırıldandı Sarah, olup
bitenlerden haberi olmayan doktorun sözlerini anımsayarak. “Ona
hiçbir şey olmadığını bir öğrenebilsem!”
Gelgelelim Sarah’nm şansı koluyla sınırlıydı. Şans hakkım
düzgün bir kırık, plastik mavi bir atel ve yakında iyileşme olasılığıyla kullanmış oluyordu.
Hayır, doğru değil bu, diye kendini düzeltmek zorunda kaldı.
Harvey’ye bir şey olmadı. Yanımda Gıuen var. O benim en büyük
şansım.
Gwen olaylar aydınlanıncaya kadar Sarah’nm ve Harvey’nin
onun evinde kalmalarında ısrarlı davranmıştı ve Sarah arkadaşına
ne kadar teşekkür etse azdı. Çünkü evine asla dönmekFobi
istemiyordu. Kilitleri en kısa zamanda değiştirecekti, orası tamamdı ama orada yaşamak mı? Hayır, işte bunu yapamazdı.
Stephen’ın takımını giymiş yaralı suratlı adam elini kolunu
sallayarak dolaştıkça bunu yapamazdı.
Adamın üstündeki elbise Stephen’mdı, bu kesindi. Polis, akıl
hastasının benzer bir takım giydiğine onu inandırmaya çalışsa da
düşüncesinde ısrarlıydı. Yoksa adam bedenine uygun bir takım
giymek yerine neden kısa bir pantolonla dolaşsın ki?
Gwen salona girip arkadaşının yanına geldi.
“İkisi de uyudu,” dedi alçak sesle. “Diana taptığı Winnie the
Pooh’sunu Harvey’ye armağan etti, düşünebiliyor musun?
Söylemedi deme sonra, bu gerçek aşk.”
“Teşekkür ederim.” Sarah bitkin bir ifadeyle gülümsedi.
“İkinize de.”
“Ne demek, hem arkadaşlar neden var? Her zaman birlikte
alışveriş etmek için mi?”
Gwen, Sarah’ya göz kırptı. Yeniden o özgüvenli kumral kadın
olup çıkmıştı. Bu tavrının göstermelik olduğunu Sarah ve birkaç
kişiden başka kimse bilmezdi. İki kadın, Sarah işinden istifa
ettikten sonra bir grup terapisinde tanışmıştı. Sarah, Gwen’i ilk
gördüğünde oradaki bütün erkeklerin bakışlarını üstüne çeken bu
özgüvenli, düzgün vücutlu, badem gözlü kadının korku
bozukluklarından muzdarip bu insanlar arasında ne aradığını
merak etmişti.
Sarah ve Gwen birbirlerine hemen ısınmışlar, üç ya da dört
seanstan sonra, grup terapilerinin ikili sohbetlerinden elde ettikleri
yararın yanından bile geçemediğine karar vermişlerdi. Bunun
üzerine terapiyi yarıda kesmiş, sonrasında evlerinde ya da
kafelerde buluşmuşlardı. Sarah, arkadaşının hikâyesini de
öğrenmişti. Gwen sekiz yıl önceki hamilelik sürecinde depresyonagirmiş, intihan bile düşünmüştü. Sonra gönüllü olarak psikiyatri
kliniğine yatmış, bebeğinin babası da onu terk etmişti. Gwen o
tarihten beri çocuğuyla tek başına savaş veriyordu. Çoktan
iyileşmişti ancak geçmişte yaşadıkları nedeniyle anaokulu öğ-
retmenliği işini kaybetmiş, çalışacak yeni bir okul bulamamıştı.
Anlaşılan daha önce psikiyatrik tedavi görmüş birine kimse ço-
cuğunu emanet etmek istemiyordu. Gwen bu yüzden yıllardır ne iş
bulursa yapıyor, çalıştığı yerleri de sevgilileri kadar sık
değiştiriyordu.
“Harvey’yi örnek alıp biraz uyumaksın,” dedi Gwen ve buz-
dolabının başına gitti. “Aramızda kalsın ama iyi görünmüyorsun.”
“Biliyorum,” diye iç geçirdi Sarah. “Ama uyuyamıyorum.
Stephen’dan haber almadan da uyuyamam.”
“Hadi ama.” Gwen elinde iki şişe ve iki kadehle masaya döndü.
“Bu iki delikanlı az da olsa uyumana destek olacaklardır. İzninle
tanıştırayım: Bay Gordon ve Bay Tonik.”
Cini bolca koyarak kadehleri doldurdu. Sarah içkisinden bir
yudum alıp yüzünü buruşturdu. “Aman Tanrım! Bunu içersem
iyice sarhoş olurum ben.”
“Bu kadar üzülmemeye çalış,” dedi Gwen. “Harvey gerçekten
güçlü duruyor. Az önce Diana ayıcığını onun koluna verdiğinde
yeniden gülmeye başladı. Diana ona iyi gelecek, göreceksin. Polis
de o herifi yakında enseler.”
“Ama Stephen...”
“Hiçbir şeyi yoktur, inan bana,” dedi Gwen, arkadaşının sözünü
keserek. “Polis belki de haklıdır. Stephen otelin birinde uyuyordur
ve soyulduğunu fark etmemiştir.”
Sarah elindeki bardağı dalgın dalgın çeviriyordu. “Hayır,” diye
fısıldadı. “O herifin yanındaki Stephen’m bavuluydu. Ya onu... ya onu öldürdüyse?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fobi꧂
Mystery / Thriller✍︎Dondurucu bir kış gecesi kocasının arabası evin önünde durur. Sarah kocasını karşılamaya iner ama mutfaktaki adamın o olmadığını anlar. Yabancı eve arabalarıyla gelmiş, içeri kocasının anahtarıyla girmiş ve onun gibi giyinmiştir. Sarah'nın ise yüz...