Karşısındaki adamın kendisine uzattığı senaryoya bir bakış attıktan sonra oflayarak koltuğa oturdu Onur. "Bilmiyorum Emrah." dedi sonra. "Zaten daha yeni başarısız bir işten çıktım. Biraz ara mı versek?"
Emrah, ona "Onur bak, anlıyorum. Bu kadar sevdiğin bir hikaye, izleyici tarafından benimsenmeyince moralin bozuldu ama bu farklı olacak bence." derken başıyla uzattığı senaryo kitapçığını gösterince kararsızlıkla kendisine bakan Onur'a kafa salladı.
Onur üzerinde "KARANLIK" yazan beyaz sayfaya bir süre boş gözlerle baktıktan sonra "Okuyalım bakalım." dedi bir nefes vererek ve kapağı kaldırdı. "Anıl Korkmaz..." derken bakışlarını Emrah'a çıkarınca eliyle devam etmesini işaret etti Emrah.
"Genç bir polis memuru, organize şubede baş komiser. Zeki, ağırbaşlı, soğukkanlı bir adam. Kişisel özellikleri sayesinde gerek masa başında gerek sahada birçok çetenin çökertilmesinde katkıda bulunmuş meslek hayatı boyunca. İşi için yaşayan bir adam." diye sesli bir şekilde okumaya devam ettikçe sesindeki memnun tınıyı duyan Emrah, keyifle gülümsemeye başladı. Bunu seveceğini biliyordu.
Bir süre sessiz kaldıktan sonra okumayı bırakıp "İyi de" demesiyle yüzündeki gülüşü silip ciddi bir ifade takındı ve "Bu iş neden bu kadar önemli senin için?" diye sorunca boğazını temizledi. "Çünkü tutacağına çok inanıyorum Onur." dediğinde oturuşunu dikleştirerek "Ben de onu soruyorum zaten," dedi. "Nasıl bu kadar eminsin?"
Gülümseyerek "Sen varsın başrolünde. Emin olmam için daha güçlü bir sebebe ihtiyacım yok bence." demesine karşılık "Bundan önceki dizide de ben vardım Emrah ama olmadı. Hikayeye çok güvenmemize rağmen seyirci sevmedi. Şimdi üzerinden bu kadar kısa zaman geçmişken yeni bir dizi bana riskli geliyor."
Emrah bir şey demek için hazırlanırken elindeki senaryoyu biraz ilerisindeki orta sehpanın üstüne attı ve "Bilmiyorum." dedi Onur. "Belki de biraz ara versek daha iyi olur." Emrah "Bence yanlış düşünüyorsun." derken koltukta yanına oturunca ona döndü Onur ve "Neden?" dedi. "Her ne kadar 'Doruk' sayesinde tanınsam da üstüme yapıştı ve beni ondan başka biri olarak görmek istemiyor insanlar, neden üsteliyoruz?"
"Bence en büyük hatamız bu kadar popüler olan bir karakterden sonra sana tam tersi bir karakter seçmemiz oldu. İnsanların görmeye alıştığı Onur profilini bir anda yok ettik ve kendilerince haklı olarak bunu yadırgadılar." Onur, onu kafa sallayarak onaylayınca "Ama bu proje, onların görmeye alıştığı Onur'un dışında, görmeyi istedikleri Onur. Hem onlara hem sana istediğini verecek bu proje. O yüzden bu kadar eminim başarılı olacağından." diye devam etti.
Onur az önce bıraktığı senaryoyu tekrar eline aldıktan sonra koltukta arkasına yaslandı ve birkaç sayfa atlayarak az önce kaldığı yeri buldu. Okumaya devam ederken "Ben biraz baktım sana getirirken." diyen Emrah'a çevirdi bakışlarını. "İlk bölüm senaryosu çarpıcı ve dikkat çekici şekilde hazırlanmış. Seyircide bir dahaki hafta izlemek istetecek kadar da güzel bir yerde bitiyor." deyince olduğu yeri boş verip sonları açtı Onur. Zaten senaryoyu okumadan Emrah'ın rahat bırakmayacağını biliyordu, daha sonra yalnızken hepsini okuyacaktı. Şimdi onu heyecanlandırdığı belli olan final sahnesini merak ediyordu.
"Anıl, günler sonra ilk defa girdi emniyet müdürlüğünden içeri. Yavaş adımlarla koridorda ilerlemeye devam ederken kendisini gören genç memurların 'Başınız sağ olsun baş komiserim.' diyen seslerine kafa sallayarak cevap verdi sessizce. Ekipleri için ayrılan ofise girmeden önce koridorun sonundaki tuvalete girdi ve aynadan kendine baktı. Kızaran gözlerinden düşen yaşlar kalbini yakarken çeşmeyi açtı ve akan soğuk suyu avuçları arasına doldurup yüzüne çarptı birkaç kez. Ellerini kuruttuktan sonra duvara sabitli makinedeki tek kullanımlık havlulardan aldı birkaç tane ve özensizce yüzündeki suyu aldı. Kapı kolunu sertçe asılıp çıktıktan sonra ofislerine doğru yavaş adımlarla giderken kafasını kaldırdığında karşısındaki panoya baktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUSULA ✓
Fiksi PenggemarYıldızı birlikte parlayan iki genç oyuncu: Onur Seyit Yaran ve Su Burcu Yazgı Coşkun... Peki beraber parlamaya bu kadar alıştıktan sonra birbirlerinin ışığı olmadan yollarını bulabilirler mi? Yoksa bir pusulaya mı ihtiyaç duyarlar? "Yönüm Sana..." �...