Medya: Kurt bakışlı Asrın Hocam 🥵 ve İdil 🤤💓
İyi okumalar bebişler 💘
***
Asrın'la uzun süren bir dersin sonunda bilgilerin aklıma girdiğini net bir şekilde hissedebiliyordum çünkü resmen başım patlayacakmış gibi ağrıyordu. Normalde zor derslerimde bütün dikkatimi verdiğim için başım ağrırdı ama Asrın'ın dersinde ağrıdığı kadar hiçbir derste ağrımıyordu.
Bunun sorumlusu Asrın'ın omuzlarıma yüklediği tam puan alma yüküydü.
Birkaç dakika arayla dışarıya çıktığımızda yemek yapmaya ona gideceğim için dışarıda onu bekliyordum. O da çantasını almak için içeriye gitmişti.
Yanıma geldiğinde ona baktım. "Araban nerede?"
"Dün gece pek uyuyamadığımı biliyorsun." Sorunun ne olduğunu anlamak istercesine yüzüne baktığımda açıklama gereği duymuştu. "Uykusuz araba kullanmanın tehlikelerini saymamı mı istiyorsun İdil?"
Ders moduna geçme ihtimali bile yüzümü buruşturmaya yetmişti. "Ay aman kalsın tamam. Sadece bu kadar dikkatli olman seni daha çok belaya sürükleyebilir, benden söylemesi. Tamam uykuluyken sürmemek mantıklı ama diğerleri..."
"Bu konu tartışılacak bir konu değil." İlerlemeye başladığında ben de ona ayak uydurdum. Ciddi ciddi bazı dedikoduların sebebini anlayabiliyordum. Asrın'ın kontrolcü olması beni bile geriyordu.
"Taksi durağı diğer tarafta," diyerek koluna uzandığımda durdu ve omzunun üstünden bana baktı.
"Taksiye binmem."
Tabii taksi ücretleri aklıma gelince ben de binmezdim. En son dağın başına giderken binmiştim. O günden sonra çok şükür beni arabayla gezdirecek kurt gibi bir hoca bulmuştum. Çok şükür...
"O zaman durak şurada hemen. Tabii sen bilmezsin normal ama ben buradaki bütün güzergahları ezbere biliyorum. Bana güvenebilirsin." Asrın'ın kolunu hafifçe sıkıp biraz ilerideki durağı işaret ettiğimde Asrın şaka yaparmışçasına dilini damağına vurarak itiraz dolu bir ses çıkarttı.
"Ben otobüse de binmem."
"Neye bineceksin? Tepemin tasına mı acaba?!" Sinirle kolunu ittirdiğimde üzerini düzeltip bana döndü.
"Yürüyebiliriz. Hem o kadar da uzak sayılmaz."
"Kafayı mı yedin sen?" Gözlerimi kocaman açmadan edemedim. "Evin gerçekten uzakta ve benim başım çatlıyor. Otobüse binsen havan bozulmaz, korkma."
"Konu havam falan değil, İdil." Dudaklarını ıslattı. "Binmem, binenem. Kontrolüm dışındaki herhangi birinin kullandığı bir araca binemem."
"Herkesi kontrol etmek zorunda değilsin ama." Ona doğru bir adım attığımda gülüp bakışlarını benden çekti ve bulutsuz gökyüzüne baktı.
"Zorundayım! Benim işim bu."
Ellerimi yumruk yaptım çünkü sesimi kontrol etmem gerekiyordu. "Senin işin birini kontrol etmek değil. Birilerine araba kullanmayı öğretmek! Zaten araba kullanmayı bilen birine araba kullanmayı öğretemezsin."
"Bu konuda beni anlayacağını düşünmüyordum zaten." Asrın da sinirini yok etmek istercesine çenesini sıkmıştı ama pek beceremiyordu. "Şimdi yolu yarılamıştık, İdil."
"Sen bana evin anahtarını ver," dedim bir anda ve sıktığım avucumu serbest bırakıp ona uzattım. Şaşkınca yüzüme bakarken ben de meydan okurcasına ona bakıyordum. "Ben otobüsle giderim. Sen ne yapacaksan yap! Hatta sen gelene kadar yemeği de yaparım ben."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ehliyet Kursu | TEXTING
Short Storyİdil: Nasıl ya şimdi frene ve gaza basınca ekran resmi alınmıyor mu? İdil: YIKILDIM İdil: Nasıl olmaz???? Ehliyet Hocası: Bininciye söylüyorum asla ama asla aynı anda basmıyoruz ikisine. İdil: Ekran görüntüsü alıyoruz da beni mi kandırıyorsunuz h...