Bölüm şarkısı: Rita Ora - Poison
"Ben zehrimi seçtim, o da sensin"
İyi okumalar bebekler 💓
***
Asrın'ın evine geldiğimizde normalde yemek yapmamız gerekse de yolumuz mutfağa düşmemişti. Şans işte, yemek yapmaktan yırtmıştım bir şekilde. Bence yemek iddiası burada kapanabilirdi. Sonuçta herkes için bir haftalık süreç farklıydı canım. Benim bir haftam üç güne denk geliyordu.
Asrın'ın odasının kapısına sırtımı yasladığımda Asrın direkt olarak dudaklarımızı birleştirmiş ve sabırsız bir şekilde ellerini vücudumda gezdirmeye başlamıştı. Evine gelmeden önce gelişigüzel iliklediği gömleğini tekrar sökerken öpüşüne karşılık veriyordum. Zaten bedenine saran gömlek nefesimi yeteri kadar kesmişti, bence artık üzerinde olmasına gerek yoktu.
Evet takılmak gerçekten bana göre değilmiş canım. Bir de bana göre olsaydı yoldan geçenleri durduracaktım herhalde.
Yine de kendime kızmak yerine yaşadıklarımı ve Asrın'ın yaşadıklarını düşünerek bana, ona belki de bize bilmiyorum, hak vermeden edemiyordum. Bazen duygular sadece yeterli olmuyordu. Asrın'a karşı olan hislerimi kabul etmiş olsam bile bu hiçbir şey için yeterli değildi çünkü benim de bazı korkularım vardı.
Her erkek aynı olmayabilirdi ama ben gidip aynı tipleri buluyordum. Bütün sevgimi verdiğim kişiler benden bıkmış ve onları boğduğumu söylemişlerdi. Can da bunlardan biriydi. Onun cinsiyetçi davranışlarına bile boyun eğip sırf onu sevmiştim. Tek yaptığım sevmekken onu sevgililer gününde başka biriyle yakalamıştım.
Elimde onun için yaptığım kalp şeklinde kurabiyeler vardı bir de. Üzerinden bir buçuk yıl geçmiş olsa da o geceki kırgınlığım yüzünden bütün erkeklerin sevgiyi hak etmediğini düşmeye başlamıştım.
Asrın sevgimi hak ediyor muydu bilmiyordum ama ona bunu göstermeli miydim pek emin değildim. Zaten o da en başından beri sevgili istemediğini söyleyip durmuştu. Onu zorlamak istemiyordum.
Evet, zehri bir kere yutup ardından ölmeden panzehirimi bulacaktım.
Asrın'ın dudakları boynuma doğru kaydığında gözlerimi kapatıp gür, koyu kahverengi saçlarına parmaklarımı geçirdim. Saçları yumuşacıktı ve hangi şampuanı kullanıyorsa kokusu ona çok yakışmıştı. Kokusuyla birleşince beni sarhoş edebilecek bir koku oluşmuştu.
Üzerindeki gömleği çekeleyip çıkarttığımda kenara fırlattım ve sabahtan beri düşündüğüm şeyi yapıp kemerinin tokasını çıkarttım. Her gün gömlek ve kumaş pantolon kombini yaparsa tabii böyle olurdu! Hoca mıydı yoksa başka bir şey miydi belli değildi yahu.
"Saçların turuncu diye mi portakallı şampuan kullanıyorsun?" Asrın, boynuma güçlü bir öpücük kondurup parmak uçlarını saçlarımda gezdirdiğinde güldüm.
"Büyük oyunu nasıl çözersin ya? Evet, o yüzden kullanıyorum. Hem bana da yakışıyor." Ellerimi kemerinden çekip bana bakması için yanaklarına yerleştirdim. "Yakışıyor değil mi?"
Asrın, daha önce görmediğim kadar samimi bir gülüşle yüzüme baktı ve saçımdaki elini elime getirip avucumun içini öptü. Bu adam da beni öldürmek falan istiyordu herhalde. Ben buraya onunla seviştikten sonra her şeyi bitirmeye gelmiştim, o beni yer bezi yapmaya gelmişti herhalde!
"Sana her şey yakışıyor turuncu." Turuncuyu öyle içten söylemişti ki normalde biri deyince çıldıran ben bir anda kedi yavrusuna dönmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ehliyet Kursu | TEXTING
Short Storyİdil: Nasıl ya şimdi frene ve gaza basınca ekran resmi alınmıyor mu? İdil: YIKILDIM İdil: Nasıl olmaz???? Ehliyet Hocası: Bininciye söylüyorum asla ama asla aynı anda basmıyoruz ikisine. İdil: Ekran görüntüsü alıyoruz da beni mi kandırıyorsunuz h...