LÜTFEN OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN OLUR MU?? BU BENİM VE KİTAPLARIM İÇİN DEĞERLİ ÇÜNKÜ OKUNMA SAYILARI ARTARKEN OY SAYILARI CİDDİ DERCECEDE DÜŞÜK KALIYOR BU DA YAZMA MOTİVASYONUMU OLUMSUZ ETKİLİYOR
HİKAYEMİZİ ARKADAŞLARINIZLA PAYLAŞIP DESTEK OLABİLİRSİNİZ♡
Aşklarım bu arada bölümler her perşembe 19.30'da geliyor haberiniz olsunnn
Çantamı yere atıp oturmuştum. Ormandaydık. Üzerimizi giyindiğimiz gibi çıkmıştık. Biraz yürüyünce ormanın derinliklerine kadar gitmiştik. Daha fazla yürüyemeyeceğimizi fark ettikçe oturmuştuk. Ormanın ortalarına doğru yürüdükçe daha serin olmaya başlamıştı.
"Evet bir sürü şey ezberledim bir sürü deneme yaptım. Bunlara ihtiyacın var çünkü senin kadar hızlı öğrenemem."
"Nedenmiş o?"
"Çünkü güçlerimiz her hangi bir nesneye ve ya herhangi bir şeye bağlı benim ki şuan için doğa olarak görünüyor. Anneannem seninkini henüz bulamamış sanırım tam bir cadı olmadığın için. Ama buna rağmen benden daha hızlı olacaksın neden olduğunu biliyorsun koca kız." Gülümseyip göz kırpmıştı.
"Şu gereksiz varislik olayı..."
"Doing üzerine bastın." Gülüp elini bir düğmeye basıyormuş gibi yapmıştı. "Şimdi uzat ellerini." Ellerimi onun ellerine bırakıp gözlerimi gözlerine sabitlemiştim. Derin bir nefes alıp aynı anda konuşmaya başlamıştık.
"Enerjimi ve gücümü doğanın kucağına bırakıyorum. Beni doldurmasına izin veriyorum. Göğüsümü doldurmasına izin veriyorum. Enerjimi ve gücümü doğanın kucağına bırakıyorum. Beni doldurmasına izin veriyorum. Göğüsümü doldurmasına izin veriyorum." Bir kaç kez bu sözleri tekrar etmiştik. Daha iyi ve kafiyeli şeyler bulana kadar bununla idare etmeye karar vermiştik.
Ellerimiz ısınınca avuçlarımızı dizlerimize yaslamıştık. İnci kitabı açıp yanımıza koymuştu.
Kitapta yazan her şeyi yapıyorduk. Avuçlarımız daha da ısınınca ellerimizi toprağa bastırmıştık. Gözlerimizi kapatıp odaklamaya başladık. "Hava kadar hafif kuş kadar özgür. Hava kadar hafif kuş kadar özgür. Hava kadar hafif kuş kadar ozgur." Aynı anda tekrarladığımız için bir süre sonra cümlelerimiz tek bir kişinin ağzından çıkıyormuş gibi gelmeye başlamıştı. Etrafımızda kuş ve rüzgar sesleri dönüp duruyordu. Aynı anda gözlerimizi açmıştık.
"Hazır mısın?" Diye sordum İnci'ye. Gülümseyip kafasını salladı. Heyecanlandığını hissedebiliyordum.
Elimi uzatıp yerde duran taşın havaya kalktığını düşündüm. Sadece odaklamam gerektiğini biliyordum. Taş yavaşça haraket edip havalanmaya başlamıştı. Elimle aynı ritimde hareket ediyordu. Daha da odaklandığım da taş bir anda çatlayıp tuz buz olmuştu.
"Sıra sende." Dedim İnci'ye.
Elini kaldırıp başka bir taşa odaklandı. Taş hemen hareket etmeye başlamıştı ama havalanmamıştı. Odaklanması için gözlerimi tasta çekip İnci'ye çevirdim. Bana bakıp kafasını bir defa eğip tekrar gözlerini taşa çevirdi. Gözlerini kısıp elini daha da kasmıştı. Taş bir anda havalanmıştı. Taş elindeymiş gibi elini geriye çekip savurmuştu. Taş bir ağaca çarpıp yere düşmüştü. Bir kaç kez daha denemiştik. Her seferinde daha iyi yapmaya başlamıştık.
Yaklaşık iki saat boyunca şifa veren bitkileri ezberleyip denemeler yapmıştık. Daha fazla yapmayana kadar çalışmıştık.
Aynanın karşısında durup üzerinde ki bol pantolonun belini düzeltmiştim. Üzerimde dar kısa bir penye vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON VARİS ⚜
FantasyTüm kurtların önünde yine o vardı. Kehribar rengi gözlerinde bir korku belirtisi yoktu. O gece de bana böyle bakmıştı. Canını yakmıştım, hatta neredeyse onun ölümüne sebep olacaktım ama o yine de bana böyle korkusuzca bakmıştı. Derin bir uluma duy...