BÖLÜM 13

38 6 9
                                    

Arkasında bıraktığı boşluğa bakıyordum. Diğer herkes benim gibi şok olmuştu. Kapının ağzında öylece kalmıştık.

"İçeriye girin." Dedi Atlas. Kenara çekilip Nefeli ve İnci'yi içeriye almıştı. Beni de kolumdan tutup yanına çekmiş sonra da kapıyı kapatmıştı. Hepimiz salonda geçtiğimiz de Nefeli üzerinde ki uzun pelerin tarzı şeyi çıkarıp koltuğun köşesine bıraktı. Belinde çok kalın bir kemer vardı. Üzerinde bir sürü şişe ve az önce kapıda ki vampire doğrulttuğu hançer vardı. Aslında  hançer ve kılıç birleşimi bir şeydi. Ortasında uzun parlak bir çizgi vardı. Hançere göre uzun ki kılıca göre kısa bir şeydi. Sapında değişik sarmaşık motifleri vardı sanki demirden bir sarmaşıktı ve sapın bazı bölgelerini sıkıca sarmıştı. Sapın tam hançerin demir kısmıyla birleştiği yer de siyaha yakın kırmızı bir taş vardı etrafında dört tane inci duruyordu. O kadar beğenmiştim ki o şeyi dokunmak için neredeyse can atacaktım. Gözlerimi hançerden çektiğim an gerçek hayata dönmüş gibiydim. Nefeli de geçip oturduğu zaman yine derin bir sessizlik bütün evi sarmıştı. Oysa sorunlardan kaçıp gelmiştim bu eve.

"Kaçtığım sorunlara dönmek için yalvaracağım şeyler yaşıyorum. Şimdi bir sorun daha çıktı. Tüm düşüncelerimi cadılığa odaklamıştım. Bundan eminim Nefeli. Sizde oradaydınız. Nasıl oldu da anladı."

"Evet hepimiz oradaydık anneanne. Arven hiç de değişik görünmüyordu. Kokusu bile sabitti." İnci hala üzerinde ki pelerin gibi örtüyü çıkarmamıştı. Acaba onda da şu değişik hançerlerden var mıydı?

"Bilmiyorum kızlar. Birinden öğrenmiş olması imkansız ama tabi gördüğümüz vampirin kaç yaşında bir vampir olduğunu bile bilmiyoruz. Belli ki fazla yetenekli biri. Seni tehtit edebilirdi ama öyle bir şey yapmadı."

"O her kimse karşısına tekrar çıkacak." Dedi Atlas. Sınır hala olduğu gibi okunabiliniyordu. Kollarında ki damlar daha belirgin olmuştu.

"Atlas haklı. Belki bu akşam buraya gelmesi bile tamamen bilerek yapılmış bir hareketti. Kim olduğumu baştan beri biliyordu." Ellerimi dizlerime bastırıp sinirimi gizlemeye çalıştım. Hiç bir şey kolay olmayacaktı biliyordum. Her seferinde daha korkunç şeylerle karşılaşacaktım. İçimi daha da beter hale getirecek şeyler olacaktı. Tüm bunları biliyordum ve savaşmam gerekiyordu.

"Dışarıda kimse kalmadı. Şimdi gitmem lazım. Daha sonra yine uğraşırım." Atlas ayağa kalkmıştı. Bende onunla birlikte kalkıp kapıya kadar eşlik ettim. Kapıdan çıkmadan önce durup bana döndü.

"Korkuyor musun?" Diye sordu sessizce.

"Hayır." Diyebildim. Belki korkuyordum ama şimdi o korkuyu ben bile hissedebiliyordum.

"Bu gece yaptığın blöf oldukça iyiydi. Şu yakıp kül etme olayı."

"Bir dizide görmüştüm." Ben gülümseyince o da gülümsemişti. Yüzünde ki sertlik hala olduğu yerdeydi. Ama gülümsemesi az da olsa o sertliği kırabilmişti.

"Annene haber vermemi ister mısın?" Annemle konuşuyorlar mıydı?

"Hayır, bilmesini istemiyorum... Annemle konuştuğunu bilmiyordum."

"Arada arayıp nasıl olduğunu soruyor... Bak Arven, biliyorum onunla şuan görüşmek istemiyorsun ama ona ihtiyaç duyduğun zamanlarım olacak. Her şeyi geç o senin annen."

"Şu an da bu konuşmayı yapmak istemiyorum Atlas. Zamanı gelince her şey yoluna varır gibi. Şimdi böylesi daha iyi."

"Nasıl istersen." Bir kaç saniye yüzüme bakıp arkasını döndü. Hızlı adımlarla evin yan tarafına yürüyüp bir kaç adımda kurda dönüşmüştü. Evet artık alışıyordum.

SON VARİS ⚜Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin