BÖLÜM 12

40 5 5
                                    

Neden bir frud ile karşı karşıya gelmem korkunç bir olay gibi görünüyordu. Atlas'ın babası da onlardan çok korkuyordu. Hani hiç bir koloni diğer koloniden daha üstün değildi? Hani eşitliği sağlamak ve birlik için bir  varis vardı. Bir frud ne kadar tehlikeli olabilirdi ki?

Bana göre hepsi tehlikeliydi. Ama bu geceden sonra benim için vampirler bir tik daha korkunç varlıklardı. Kafamı Atlas'a çevirdiğinde paketinden çıkardığı büyük boy hamburgerden koca bir ısırık alıyordu. Acaba bir vampir olsaydı o zaman da vampirler bu kadar korkunç gelir miydi gözüme? Sanırım gelmezdi. Çünkü bir kurt adam şuan karşımda hamburger yiyordu. Bir vampir olsaydı ve kan içseydi aynı manaya geliyor olacaktı.

Önüme bir iki dakika önce bırakılan paketi açıp hamburgeri soğuk ellerimin arasına aldım. Öyle acıkmıştım ki gözüm hiç bir şey görmüyordu. Günlerdir bu bitmez açlıkla uğraşıyordum. Ne yersem yiyeyim bir türlü doymuyordum. Stres belkide benden hıncını bu şekilde alıyordu. Bir kaç dakika sonra diğer paketi açtığımda içinde bir kaç tane tavuk butunun olduğunu gördüm. Bu kadar yememeliydim.

"Ne o yoksa kilo almaktan mı korkuyorsun?" Atlas'ın  eğlenen sesini duyduğumda gözlerimi  butlardan çekip ona bakmıştım.

"Şu sıralar çok yiyorum ama bir türlü doymuyorum." Elimde olsa şimdi bir hamburger daha yiyebilirdim.

"Normal bu kadar acıkman." Dedi umursamazca. Gözleri elinde ki neredeyse bitmek üzere olan hamburgerdeydi.

"O ne demek?"

"Anlarsın yakında." Keyfi kaçmış bir şekilde son lokmasını ağzına atıp ellerini silmek için ıslak mendil paketini alıp hızlıca açtı. Bende elimde tuttuğum butu kemirmekle meşguldum. Daha fazla yiyemeyeceğime karar verince bende ellerimi silip ortalığı toplamak için ayağa kalmıştım. Atlas'ta benim gibi ayağa kalkıp bir kaç şeyi alıp mutfağa geçmişti bile. Sehpanın üzerinde kalanları beyaz geniş poşete atıp bende mutfağa geçmiştim. Işık kapalı olduğu için pek bir şey göremesemde yine de beynimde ezberi olan mutfakta nereye gideceğimi bilerek yürüyordum.

"Neden hala karanlıkta durduğumuzu anlamadım." Dedim sesli bir şekilde. Elimde ki poşeti tezgahın altında olan siyah çöp kovasının içine artıp doğrulduğumda ensemde hissettiğim nefesle olduğum yerde çakılıp kalmıştım. Korkuyla karışık titrek bir nefes  aldığımda kalbimin teklediğini hissetmiştim.

"Şş sessiz ol... korkuttuğum için özür dilerim. Şu ağacın arkasında gezen gölgeleri görüyor musun? Görüyorsan  kafa salla." Atlas'ın eli belimi sardığında bedenimi kendi bedenine yaslamıştı. Sırtımda hissettiğim sıcak beden olması gerekenden daha sıcaktı.  Işaret ettiği yeri görüyordum. Evin arkasında ki ormanı gören pencerenin bir kaç metre ötesinde ki gölgeler hızlı bir şekilde hareket edip duruyordu. Kafamı salladığımda belimi saran eller daha da sıkılaşmaya başlamıştı.

"Vampirler şehre girmeye başlamış. Kokunu aldıkları için evin etrafında dolaşıyorlar." Kulağıma fısıldadığı için boynuma doğru üflediği nefesi tüylerimin diken diken olmasına sebep olmuştu. Huylanmıştım ama gülersem sesimi duyacaklarını biliyordum.

"Bütün pencereler kapalı değil mi? Sadece kafanı salla." Sorusuna karşı kafamı sağladığımda geri geri gitmeye başlamıştı. Elleri hala belimde olduğu için bende onun birlikte hareket ediyordum. Bir kaç adim sonra salonun girişinde yukarı kata çıkan merdivenlerdeydik. Bu şekilde yürümek zor olunca beni kucağına alıp hızla merdivenleri çıkmıştı. Odamın önüne geldiğimiz de kapıyı açmasına yardım edip içeriye girmiştik.

Beni yere bırakıp hemen pencerenin önüne gidip dışarıyı kontrol etmişti.

"Hala evin etrafındalar. Kokunu sabit tutmalısın Arven. Sadece cadılığa odaklan." Bana dönüp hızlıca yanıma gelmişti. Arkama geçip ellerini belime sarmıştı. Beraber pencerenin önüne gidip dışarıya bakmaya başladık. Gölgeler çoğalmıştı. Öyle hızlı haraket ediyorlardı ki ağaçlar bir fırtınanın ortasında kalmış gibi oynuyordu. Kendimi büyü yaparken düşünmeye başladığımda vücudumun daha sıcak olduğunu hissetmeye başlamıştım.

SON VARİS ⚜Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin