BÖLÜM 10

51 5 13
                                    

"Cadı mıyım?" Sesim beklediğimden heyecanlı çıkmıştı. Buna neden bu kadar sevindiğimi bilmesemde beni rahatlatığını kolaylıkla söyleyebilirdim. Kan içmek ya da vücudumun saniyeler içinde bir kurt bedenine dönmesini pek de arzulamıyordum. Evet bir yanım bunlar için çıldırıyordu fakat her şeye kolaylıkla alışamıyordum.

"Ata gücün bir cadı demek çok zor fakat hüküm kabiliyetin kadim bir cadıya ait. Sen hiç bir varise benzemiyorsun Arven. Tüm güçlerin eşit düzeyde daha önce bunu sadece bir variste görmüştüm fakat onun kadim bir cadıdan yadigar güçleri yoktu..." Nefeli bir sır veriyormuşcasına eğilmişti. Ellerini uzatıp soğuk ellerimi avuçlarına  almıştı.

"Anneannen farkında olarak ya da olmayarak sana güçlerini bırakmış. Dedenin şimdi neden annene zamanında varisliği bıraktığı anlaşılıyor. Güçlerin aktarıldığının farkındaydı. Annen eğer sana hamile olmasaydı anneannenin soylu gücü dedenin eline geçmiş olacaktı. Her ne kadar benim ve anneannenin güçlerini ele geçirmiş olsada soylu ve kadim güçler asla zorla alınamaz Arven. En büyük güçler öyle kolayca elde edilmez. Bu sadece sevgiyle olur. Çünkü en büyük sihir sevgidir Arven."

Sözleri biterken sesi daha da kısılmıştı. Derin bir nefes aldı içine. Anılar şimdi dört bir yanını sarmıştı. Gözleri saklamaya çalışsa da anneannemi ne kadar özlediğini görebiliyordum. Onun acısını hissedemesemde  tahmin edebiliyordum. Kaç yaşına gelirsek gelelim dostluk bir ödül olduğu gibi bir kaybediştide.

"Yani bu durumda ata gücü tam olarak belli değil mi?" Kamer yine otoriter tarafını belli eden sesiyle konuşmuştu. Aklının karıştığı her halinden belliydi.

"Ata gücü yok fakat en güçlü tarafı cadılık. Tüm güçleri aynı seviyede. Sadece vampir yani oldukça hırçın. Ve tabi bu kurt yanınıda  çıldırtıyor. Aslında buna iyi bile diyebiliriz. Çok büyük bir kıyamet kopacak Kamer. Arven ne kadar hırçın olursa o kadar  güçlenir. Bu saatten sonra yapacağı tek şey çalışmak çok fazla zamanı yok."

"Ne için fazla zamanım yok?" Endişelerim tekrar  kendini olduğu yerden hissettirmeye başlamıştı. Ölmek  için yaşadığımı biliyordum. Fakat bu gerçek sevdiklerimi nasıl etkilerdi onu bilmiyordum.

"Ölmeyi aklından silmelisin Arven. Biz kadim cadılar duyguların kokusunu alabiliriz ve sen şuan buram buram ölüm endişesi kokuyorsun. Az kalan  tek şey gelecek olan karanlığın savaşı olacak. Bunun elbet bir gün olacağını biliyorduk..." Bilge sesi beni rahatlatmak yerine korkuların içine sürüklüyordu. Gerçekleri bilmek bu kadar korkutucu olmamalıydı.

Bir saat önce yapılan konuşma şimdi yerini düşüncelere bırakmıştı. Hepimiz salonda oturmuş yeri izliyorduk. İnci'nin az önce hazırlayıp elimize tutuşturduğu kahve bardakları öylece dumanı tüter vaziyette duruyordu.

Daha fazla boş boş oturmak istemiyordum. Düşünmek beni her dakika farklı korkulara götürüyordu. Kimi nasıl koruyacağımı düşünmek iyice yormuştu beni. Elimde ki kahveyi koltuğun sert koluna bırakıp Nefeli'nin yanına gitmiştim. Oda benim gibi düşüncelere dalmış bir vaziyette halının desenlerini izliyordu.

Ayaklarının ucuna oturup aavuçlarımı dizlerine koyup gözlerini gözlerine sabitledim. Ona şimdi daha yakın hissediyordum. Bana güvenmediğini hissedebiliyordum fakat hala anneanneme olan sevgisi bana karşı sırtını dönmesine  engel oluyordu.

"Sana güçlerini nasıl geri verebilirim?" Nefeli'nin büyük irisleri mesafe dolu bir sevgiyle parlamıştı. Ellerini ellerimin üstüne koyup nazikçe okşadı.

"Buna gerek yok Arven. Sana bunun için yardım etmedim."

"Eğer bana yardım etmeseydin bile sana güçlerini geri verirdim Nefeli. Ben dedemin torunu değilim. Fazladan güç bana hiç bir şey hissettirmiyor. Hatta acı veriyor. Eminin sende şimdi hissettiğim bu acıyı yıllardır hissediyorsundur. Sana ait olan bir şeyi sana geri vermem gerekiyor. Bunu bir yük olarak görüyorum. Bende sana ait ne varsa geri almalısın..."

SON VARİS ⚜Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin