Yeni başlangıçlar ile merhabalar...
"Arven!"
"Arven!"
Birinin bana seslendiğini duyuyordum ama kaskatı kesilmiş vücudumu milim oynatamıyordum. Kulaklarım çınlıyordu tüm her şey boğuktu. Duyduğum ses kafamın içerisin de dönüyordu. Bir yakın bir uzaktaydı ses. Uyuyor vaziyetteydim, uyuduğumun farkındaydım.
Sesin sahibi kolumu sarsınca gelebildim kendime. Ruhumun bedenime giriş yaptığını hissedebiliyordum. Derin bir nefes bile alabilmiştim artık. Sanki bir çamur havuzuna batmıştım ve çıkamıyor gibiydim. Ne kadar çırpınsam da battığımı biliyordum.
"Arven iyi misin annecim neyin var?"
"Anne!"
Annemi karşımda görmemle ağlamam bir olmuştu. Çünkü artık bu hayatta ondan başka kimsem kalmamıştı. Son iki yıldır çok zor günler geçiriyorduk. O sevdigi adami bense babamı kaybetmiştim. Hayatta ki tek sığınağımızdı o. Ama şimdi ikimiz de hayatımız da ki tek erkeği kaybetmiştik.
"Şş tamam canım sakin ol. Bak annem ben buradayım. Korkma."
Annem saçlarımı okşadıkça ağlamam şiddetlenmişti. Kendimi daha fazla sıkamıyordum. Yirmi yaşına gelmiştim ama hala gordüğüm rüyalardan korkuyordum. Bunun için bir çok psikologa gitmiştik ama hiç birinden olumlu bir gelişim göstermemiştim. Her seferin da boşa çabaladığımı hissediyordum ve pes etmenin eşiğine gelmiştim.
Babam iki yıl önce ölmüştü ve ben o günden beri kaybolmuştum. Her şeyimle kendimi baleye adamıştım ama şimdi o da yarım kalmıştı. Gittiğim okul bilmediğim bir sebep yüzünden kapanmıştı ve bizim için planlanan hiç bir şey yoktu. Tüm gün ölü bir beden gibi evin için de dolanıyordum. Akşam olunca uykularıma sığınıyordum. Ama sığındığım rüyalar bile beni rahat bırakmıyordu. Kayboluş için de kayboluş yaşıyordum.
Kendimi müzik kutusuna sıkışmış bir balerin gibi hissediyordum. Aşamıyordum bu olanları.
"Daha iyi misin canım?"
"Iyiyim anne bir şeyim yok. Yine aynı şeyler işte. Hadi sen de git uyu. Gerçekten daha iyiyim." Uykudan uyanmanın ve ağlamanın verdiği bir çatlaklık vardı sesimde. Ufak bir öksürükle sesimi güçlendirmeye çalıştım.
Annem kararsız bir surat ifadesi ile yüzüme baksada kalktı yerinden. Eğilip alnıma bir öpücük bırakıp gitmişti. Giderken bile benim için endişeliydi.
Kendimi tekrar yatağa bıraktığım da yine ağlamaya başladım. Çünkü anneme daha fazla yük olmak beni çok yoruyordu. İnsanlar tarafından her ne kadar korkusuz, cesur Arven olarak tanınsam bile korkumu içimde yaşıyordum.
Onun için biricik kızıydım ama bu böyle devam edemezdi. Hâlâ karanlıktan korkuyordum, gördüğüm saçma rüyalar yüzünden uyuyamıyordum. Sanki yirmi değil de hala iki yaşındaydım.
Elimi kolyeme götürüp üstün de ki pürüzlü taşı okşadım. Bu kolye ben daha çok küçükken takılmıştı boynuma. Mavi bir ay gibiydi sanki. Öyle güzel huzur veriyordu ki ona her dokunduğum da korkularımdan kaçıyor gibi hissediyordum. Zaten ben kaçardım korkularımdan. Çünkü daha fazla karşısında duramıyordum. Ama bu gerçeği benden başka kimse bilmiyordu. Karanlıkta korkunca gözlerimi kapatıyordum ama yine karanlığa sığınıyordum.
Kendimi bildim bileli boyumdaydı bu kolye. Ne zaman korksam ya da üzülsem kolyem ile güç topluyordum sanki. Benim için bir totem haline gelmişti.
Annem çıktıktan sonra uyumayı denedim.
Ama ne tarafa dönersem döneyim uyuyamıyordum. Saate baktığım da gece 03.26 'yı gösteriyordu. Bir iki saate güneş doğacaktı. Yattığım yerden kalkıp pencerenin önüne doğru yürüdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON VARİS ⚜
FantasyTüm kurtların önünde yine o vardı. Kehribar rengi gözlerinde bir korku belirtisi yoktu. O gece de bana böyle bakmıştı. Canını yakmıştım, hatta neredeyse onun ölümüne sebep olacaktım ama o yine de bana böyle korkusuzca bakmıştı. Derin bir uluma duy...