Duyduklarım yanlış olmalıydı. İnci bunu dememişti. Gözlerimi öyle hızlı çekmiştim ki kitaptan bir an zaman kavramı kaybolmuş gibi geldi. Hayret içinde ona bakmam iyice kafasını karıştırmış olmalıydı.
"Biliyorum birini öldürmemden korktun ama ben kendimi kurtarmak için birine öldüremem Arven. Son Varis her kimse onu hiç bir sebep yokken öldüremem. Hem onu nereden bulacağımı bile bilmiyorum. Belki de tüm bunlar büyük büyük annemin saçmalıklarıdır. Ondan bahsederken ne kadar iyi biri olduğundan bahsetmiş. Adı Helenaymış. Anlattığına göre cook yakın arkadaşlarmış."
İnci öyle hızlı konuşuyordu ki ne diyeceğimi bile bilemeden onu izliyordum. Helena'nın anneannem olduğundan haberi yok gibiydi. Zaten nereden haberi olacaktı ki. Anneannesinin büyü bir yanılgı da olduğu da ortadaydı çünkü benden önce ki Varis dedemdi. Anneannem hakkında henüz böyle bir şey duymamıştım.
"Bak her şey işte burada yazıyor." Gözlerim kendiliğinden kitaba dönmüştü. İnci'nin gösterdiği yere bakınca avuçlarından şimşekler yükselen el çizimi vardı. Hemen yanında süslü harflerle Son Varis yazıyordu. "Tükenecek her güç başkasına aktarılarak büyür. Son Varis doğana kadar karanlık ay doğmaz." Sesli okuduğum cümleyle kafamı tekrar kaldırmıştım.
"Bu da Son Varis'in varlığını şüpheye düşürüyor. Bu denen karanlık ay nasıl doğacak anlamadım. Ay karanlık bile değil ki."
Beynimin içinde tiz bir çınlama vardı. Dilim tutulmuş olmalıydı. İnci'ye ne diyeceğimi, bu olanları nasıl anlatacağını düşünüyordum.
"Arven, bir şeyler söylesene." Gözlerimi onun gözlerine sabitledim. Şimdi karşımda ki bu gözler bir gün benim ölümüm için parlayacak mı diye düşünüyordum. Ondan saklamak ile her şeyi bir çırpıda anlatmak konusunda gidip gelsemde bir anda istemden konuşmaya başladığımda her şeyi saklamanın bir manası kalmamıştı.
"Benim."
"Anlamadım. Benim derken?"
"Son Varis, benim."
İnci az önce ona baktığım gibi bana bakıyordu. Dudakları aralanmış gözleri büyümüştü. Beyaz olan teni daha da beyazlamıştı. Gözleri korkuya dolmuştu. Ağlayacak mıydı?
"Arven şaka yapmanın sırası mı? Sana dakikalardır olayın ciddiyetinden bahsederken sen benimle dalga geçiyorsun!" Sesi hayret edercesine çıkıyordu. Gerçekten dalga geçtiğimi düşünüp sinirlenmişti.
"Seninle dalga geçmiyorum İnci. Aleda'nın bahsettiği gibi cadı ve ya büyücü değilim. Ne olduğunu bilmiyorum ama tek bildiğim bana Son Varis denmesi. Bu konuda seninle dalga falan geçemem. Sen ne kadar bir bilinmezin içindeysen en az seni kadar bende bir bilinmezin içindeydim. Ve inan bana bu bilinmezliğin verdiği acı her şeyden daha ağır."
Tam anlamıyla şok olmuştu. Yüzü saniyeler içersinde bir sürü renk değiştirmişti sanki. Korktuğunu hissetmiştim. Kalbinin hızlı ritmi kulaklarımı dolduruyordu. Kan akışını bile duyabiliyordum. Ona odaklanmayı bırakıp ayağa kalktım. Saçlarımı sıkıca tepemde topladım. Odaklanmayı nasıl bırakırım diye düşünüyordum şimdi. Belki de ben bu varis olma işini diğer atalar gibi beceremeyip ölecektim. Çünkü her an zorlaşıyordu. Içimde her türden bulunan bir ruh vardı ve ben daha fazla onları susturmayı beceremiyordum. Ben daha kendi korkularımla bile uğraşamazken içimde durmadan şahlanan ve birbiriyle kavga içinde olan bu ruhlarla nasıl baş edecektim.
"Sana yardım edeceğim. Bu işin üstesinden beraber geleceğiz. Ders ve ya her neyse ne lazımsa onu yapacağız."
"Arven gerçekten bana yardım edecek misin?" Sesi öyle güçsüz ve titrek çıkıyordu ki onun bu hâline daha fazla dayanamamıştım. Bir iki adımda yanına yaklaşıp sıkıca sarıldım. Ağlamamak için günlerdir kendimi sıkıyordum ama daha fazla bunu yapamayacaktım. Birbirimize sarıldığımız da ıkimizde ağlamaya başlamıştık. Bizi zorlayan yoran tek şey ne yapacağımızı bilememekti. Bu tıpkı yeni bir şehre gidip ilk haftayı geçirmek gibiydi. Evden uzaklaşmaya korkmak gibi. Hiç bir şey bilmeden yaşamaya çalışmaktı. Korkutucu da olsa gereksiz bir cazibesi vardı. Zordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON VARİS ⚜
FantasíaTüm kurtların önünde yine o vardı. Kehribar rengi gözlerinde bir korku belirtisi yoktu. O gece de bana böyle bakmıştı. Canını yakmıştım, hatta neredeyse onun ölümüne sebep olacaktım ama o yine de bana böyle korkusuzca bakmıştı. Derin bir uluma duy...