Selam ben geldimm♡
Okumaya başlamadan önce rica etsem bir tanıdık oyunuzu alabilir miyimm♡
Atlas kocaman bir kurt olmadan önce derince ulumuştu. Tüm kurtlar dönüp gelene bakmışlardı. Bazıları itaatkar bir şekilde kafasını kısa bir saniye eğmiş sonra tekrar kaldırmışlardı. Üstümde ki kurtta geri çekilmişti. Keşke bu kurtlar üzerinde sadece keskin dişler dışında bir şeyler daha kullanabilseydim. Mesela acılar içinde kavrulacakları bir iki büyü iyi olabilirdi. Atlas bana doğru gelmeye başlayınca Halef az önce bir köşede iyice benzettiği kurtu bir kenara fırlatıp önüme geçmişti.
"Sen ölmemiş miydin? En son ufak bir ayine katıldığını hatırlıyorum alfacık." Atlas'a diklenerek konuşsada bir yandanda beni iyice arkasına almıştı. Bu aptal sinek ne yapıyordu? Şimdi bu aptal kafasını patlatmak en mantıklı hareket gibi görünüyordu ama midem alacak gibi değildi.
Etrafımız da ki bütün kurtlar bir anda insana dönüşüp Atlas'ın arkasına geçmişti. Bir kaçıysa az önce İnci'nin etkisiz hale getirdiği kızın yanına gitmişlerdi. İnci yanıma gelip elimi sıkıca tuttu. Arkamızdan sesler gelince ikimizde aynı anda dönmüştük.
"Bir cadıya ve onun kadim dostuna saldırmak bir aptal işi olmalı. Bunu yapan kurt hanginizse cezasını acı bir şekilde ödeyecek." Nefeli üzerinde ki siyah kaftanın şapkasını çıkarıp kıvırcık saçlarını göz önüne sermişti. Sözünü bitirdiği an sol tarafında duran Kamer elinde ki hançeri havaya kaldırıp mistik bir tonda tiz bir çığlık atmıştı. Bize saldıran ilk kurt kadın da aynı saniyelerde çığlık atmaya ve önümüze doğru havada süzülmeye başlamıştı. Ellerinin parmaklarından koyu kanlar akmaya başlamıştı. Bu bana Atlas'ın babasına yaptığım şeyi hatırlatmıştı. Bir başka cadı daha elinde ki hançeri havaya kaldırdığında bütün kurtlar kulaklarını acı çeker bir halde tutup yere kapanmıştı. Atlas hariç. Ona hiç bir şey olmamıştı. Ama etrafında ki kurtların acı çektiğini görünce yüzü değişmişti.
"Kesin şunu! Kamer! Kesin dedim. Bazıları benim dostlarım. Onları korumaya geldik."
Kamer ve diğer cadı gözlerini Nefeli'ye çevirip izin ister gibi bakmışlardı. Nefeli'nin gözleri bana dönünce hızla kafamı sallamıştım. Gerçekten de sonradan gelen kurtların hiç biri bize saldırmamıştı. Kamer ve diğer cadı ellerinde hançerleri yere indirip çığlıklarını kesmişlerdi.
Hava da tam karşımızda duran kadın büyük bir gürültüyle yere çakılmıştı.
"Ayağa kalk ve bize hesap ver. Nereden geldin ve hangi koloniye aitsin?" Nefeli şimdi daha yakınımızdaydı. Etrafımız da bir sürü cadı vardı ve onların auraları bu kadar güçlüyken tüm dikkatimi vampir olmaya zorlukla verebiliyordum. "Biraz daha kana odaklanmazsan eğer birazdan tüm bu köpecikler ne olduğunu anlayacak baby vampir." Halef'in sessizce söylediği şeyi duymuştum. Sesli bir şekilde yutkunup kan düşünmeye başladım. "Sıcak, akışkan ve yoğun bir kan düşün. Bir baby vampircik başka ne ister ki?" Sesi etkileyici bir şekilde odaklanmama yardımcı oluyordu. Dalga geçer gibi konuşuyordu aslında sinir bozucuydu.
Yerde duran kadın zorlukla doğrulup. İlk önce bana baktı.
"Buraya yeni geldim. Onların sıradan olduğunu düşündüm. Bu lanet yerin böyle aptal kurallarla dolu olduğunu bile bilmiyorduk."
"Neden geldiniz?" Dedim sakin bir şekilde.
"Bir..." Gözü bir iki adım uzağında yer de duran arkadaşlarından birine kaymıştı. Konuşmakta emin değil gibiydi.
"Neden geldiniz dedim! Biri mi gelmenizi istedi?"
"Evet. Kimin bizi çağırdığını bilmiyoruz. Sadece burada yaşayan arkadaşlarımız gelmemizi istediler. Koloniye falan ait değiliz. Özgür kurtlarız. Sizin gibi lanet vampirleri yer yüzünden siliyoruz. Tabi eğer cadıların arkasına saklanmayanları."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON VARİS ⚜
FantasyTüm kurtların önünde yine o vardı. Kehribar rengi gözlerinde bir korku belirtisi yoktu. O gece de bana böyle bakmıştı. Canını yakmıştım, hatta neredeyse onun ölümüne sebep olacaktım ama o yine de bana böyle korkusuzca bakmıştı. Derin bir uluma duy...