"Uzun zamandır yalnızdım. Sonunda kız kardeşim." Kamer'in sesi O kadar gizemliydi ki kendimi daha da karanlık hissetmeme sebep olmuştu.
"Bir gün birinin geleceğini biliyordum. Kendi kızımla soyun devam edeceğini düşünsemde bu İnci'ye bir mucize olarak geldi. Umudum tam da bitiyordu." Dedi İnci'nin anneannesi. Konuşmasına bakılırsa Türk değildi. İ ve s harflerini daha değişik ve baskın bir şekilde söylüyordu. Yanlış anlamadıysam Yunan olmalıydı.
Arkasını dönüp bana baktı. "Sen, ona Helene çok benziyorsun. Onun gibi... hüzün dolu bir yüzün var." Gözleri öyle gizemli öyle karanlık bakışlarla doluydu ki sanki binlerce ölünün ruhu geziniyordu gözbebeklerinde.
"O anneannemdi." Gözlerinde hüzünlü bir ışık yanıp sönmüştü. Adını her duyduğumda içimi durmadan saran bir hüzün vardı. Sanki bu dünyadan gitmeden önce bana hüzünlerini ve kederlerini moras bırakmıştı. Zeki bir duruşu vardı. Hemen her şeyi kavramış gibi yanıma yaklaştı. Kamer'in bir kaç gün önce yaptığı şeyi yapıp göğüsümün altında ki ize dokundu. Gözlerini kapatıp bir kaç saniye öylece durdu. Değişik bir kadındı. Bir anda izin acımasıyla öne doğru eğilmişti. Yaşlı kadının bileğini tutup kendimden uzaklaştırdım. Çünkü bana temas ettiği her an canım daha da acıyordu. Göz bebeklerinde ki ruhlar sanki tun vücudumu istila edip beni parçalara ayırıyordu. Bunca şey yaşıyorken yanında bunca fiziksel acı katlanılmaz olmaya başlamıştı. Neyin bedeliydi bunlar?
"Demek son varis sen oldun ha?" Gözleri kocaman açılmıştı. Kenarlarında ince çizgiler olan dudakları aralanmış alt dudağı bir saniyeden kısa bir süre hafifçe titremişti. Kalbinin sesini duyabiliyordum. Öyle hızlı atıyordu ki... Yaşlı bedeni bu hızı nasıl kaldırıyordu anlayamamıştı. Bu kadında hissettiğim karanlık hiç bir karanlığa benzemiyordu.
"Onu oturtsan iyi olur İnci." İnci hızlıca yanımıza gelip anneannesini kendine yaslayıp bir saat önce üzerinde oturup büyü çalışmaları yaptığım koltuğun ortasına oturttu. Gözleri hala benim üzerimde olsada sanki beni görmüyormuş gibiydi.
Yaşlar yanaklarını ıslatmaya başladığında bana bakışları yumuşamıştı. "Sen anneannen gibisin... Onun gibi gaddar değilsin. Hisler yalan söylemez. Karanlık ayın kara yüzü değilsin." Bir utançtan kurtulmuşcasına rahatlamıştı. Gözlerinde ki karanlık ifade şimdi yumuşak bir köpük gibiydi.
"Biz de bunun için bir kaç gündür araştırma yapıp duruyorduk. Onun ata ruhunu bir türlü bulamıyorum. Senin gibi birini bulabileceğimi hiç düşünmemiştim. Arven'e yardım edebilirsin. Belki o da sana yardım eder." Kamer'in gözleri bana döndüğünde soru sorarmış gibi bakıyordu. "Sen yaralandıktan sonra Atlas ve ben araştırma yapmaya devam ettik ama soylu bir cadıya ihtiyacımız olduğunu öğrendik. Soyum her ne kadar güçlü olsada sana lazım olan şey bende henüz yok."
"Bana lazım olacak olan şey ne?"
"Soylu bir cadı ata gücünü bulmalı. Ona göre çıkacak kargaşada hangi yönünü etkin kullanacağını öğreneceğiz. Ama henüz büyük bir büyü yapmadığım için erişimim o kadar yüksek değil. Ata gücünü bulmak en kolay şeydir bir temasa bakar. Fakat bu teması yapan kişi zor bulunur. Bu zamanda zor bulurdu ama şimdi o yapabilir."
"Ona nasıl yardımcı olacağım onu anlamadım?"
"Bayanlar... Adım Nefeli, yani bulut perisi... Büyük büyük annem koymuş adımı. Adımı severim sizde bana Nefeli diyin lütfen."
"Anneannem pek sıfat kullanılmasını sevmezde. Ona anneanne dememe bile kızar." Dedi İnci. Yüzünde sevimli bir gülümseme vardı. Bir kaç gündür ilk defa bu kadar rahatlamış görüyordum onu. Belki de ailesinden birinin burada olması onu rahatlatıyordu. Annem gelmişti aklıma. Oda burada olup bana destek olabilirdi. Belki ben isteseydim evet ama içimden bir ses onu bu işlere karıştırmamam gerektiğini söylüyordu. Belki de o lanet olası sesi şimdilik dinlemeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON VARİS ⚜
FantasíaTüm kurtların önünde yine o vardı. Kehribar rengi gözlerinde bir korku belirtisi yoktu. O gece de bana böyle bakmıştı. Canını yakmıştım, hatta neredeyse onun ölümüne sebep olacaktım ama o yine de bana böyle korkusuzca bakmıştı. Derin bir uluma duy...