2.6: I'm so scared Liam

236 25 20
                                    

14 Ağustos 2009

''Ben çok korkuyorum Liam. Ben- ben onu kaybedemem. Yapamam. Ama ondan uzak bile duramıyorum. Ben kafayı yiyeceğim. Bana yardım et lütfen. Sen hep mantıklı olansın bulursun bir yolunu. Yine yap ne olur. Yalvarırım...'' Liam kapıyı açtığı an ağlayarak konuşan arkadaşına şokla baktı. Sendelediğini fark ettiğinde uzanıp kollarından tutarak onu içeri çekti. Sesleri duyup yanlarına gelen Zayn'le Louis'i içeri taşıdılar. Sarhoş değildi ama ne olduysa sarhoş olmasını tercih ederlerdi. Yaklaşık yarım saat boyunca Louis'in sakinleşmesini beklese de sonunda dayanamayıp ayaklandı.

''Yeter ben Harry'i arıyorum.''

''Olmaz! Liam ne diyeceğim gelirse. Arama hayır.''

''Lou ben sana ne yaparsam yapayım seni sakinleştiremem. Söz veriyorum sen kendine geldikten sonra uzun uzun konuşacağız. Kimseye de bir şey söylemeyeceğiz söz veriyorum. Değil mi Zayn?''

''Tabi ki Lou. Ama ağlamaktan mahvoldun artık. Her derin nefes aldın aklım çıkıyor bir şey olacak diye. Hadi arayalım.''

''Tamam ama telefonda söyleme. Çok endişelenir.'' Liam, gülümseyip telefonunu almak için odasına yöneldi. O sırada Zayn de Louis'i dizlerine yatırıp saçlarıyla oynamaya başladı. 

''Merak etme Loulou. Bunlar ne kadar sürer bilmiyorum ama daha bebekken söz verdiğim gibi seni her zaman korurum Lou. Kötü olan her şey bitene kadar yanındayım.''

''Birinci sınıftayken bebek kadar olduğunu kabul etmen güzel Zaynie.'' Zayn sonunda onun yüzünde gördüğü küçük gülümsemeye karşılık verdi. Onun acılarından böyle kaçtığını bildiğinden ona cevap vermekten de geri durmadı.

''Sen hala birinci sınıftakiyle aynı boyutta olduğun için küçüklüğümüzden bahsettiğimi anla diye öyle dedim küçük kirpi.'' Louis biraz doğrulup onun saçlarını bozduktan sonra geri dizlerine yattı.

''Sen sanki çok büyüksün kara böcek.''

''Hayır yani saçımı bozmak zorunda mıydın? Ama olsun ben yine de seviyorum seni.'' Louis'in üzerine kapanıp ona sarıldığında Louis de ona karşılık verdi. Tam o sırada kırılırcasına çalan kapıyla ikisi doğrulmaya çalışırken içeri koşmaktan dağılmış kıvırcıklarıyla Harry ve arkasında nefes nefese kalmış Niall girdi. Harry, Louis'i Zayn'e sarılırken görünce sinirle Liam'a döndü.

''HANİ LOUİS NEFES ALMIYORDU? NASIL GELDİM BURAYA SENİN HABERİN VAR MI? CAN VERDİM RESMEN YOLDA!''

''Ben haber vermek için odaya gittiğimde öyleydi. Ağlaya ağlaya dikildi kapıma. Hıçkıra hıçkıra ağladı bir saat. Zayn'e sarılıyor baksana sence iyi mi?''

''CİDDEN SİZ SARILIYORSUNUZ!?'' Nefesini yeni yeni toparlayan Niall konuştuğunda Harry gidip Louis'in önünde yere çöktü. Çünkü hepsi çok iyi biliyordu ki ciddi bir şey olmadıkça Zayn ve Louis değil sarılmak birbirleriyle dalga geçmeden konuşmazlardı bile.

''Çek ellerini kirpimin üstünden. Kırkayak gibi sarılmış kış kış.''

''Ben anlamadım ki sizin bu böcek takıntınızı. Neyse Ni gel mutfağa gidelim Liam bize yemek yapsın.''

''Aslında kabul etmem biliyorsunuz ama çok ısrar ettin geleyim bari.''

''İş yine bana nasıl kaldı anlamadım ama neyse.'' Onlar salondan çıktıktan sonra Harry Louis'in ağlamaktan iyice morarmış göz altlarını parmak uçlarıyla okşadı.

''Loulou?''

''Hm?''

''Ne oldu sana? Sen hiç böyle olmazdın.''

old summer love in august /l.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin