2.0: my baby

291 28 16
                                    

1 Nisan 2009

''Harry, sevgilim seni bekliyoruz.''

''Geliyorum.'' Harry iyice uzamış kıvırcık saçlarını son kez düzeltip salona indi. Merdivenlerin sonunda ulaştığında kucağındaki oğullarıyla oynayan kocası ona döndü.

''Çok- çok güzel olmuşsun.''

''Teşekkür ederim Lou. Sen de çok yakışıklısın, her zamanki gibi.'' Öpmek için Louis'e yaklaştığı yüzünün önüne uzanan minik eller kendisini kocaman açılmış açık mavi gözlere çevirdi.

''Ben de yakışıklı mıyım baba?''

''Tabi ki öylesin bebeğim.'' Oğlunun kulağına iyice yaklaşıp fısıldadı. ''Hatta aramızda kalsın babandan daha yakışıklısın.'' Minik oğlu kıkırdayıp kollarını onun boynuna sardı.

''Sen de Louis babamdan daha yakışıklısın Harreh.'' -böyle seslenmeyi Louis'ten öğrenmişti-

''Öyle mi küçük bey?'' Çocuğu yere indirdi. ''Bundan sonra yakışıklı babanız uçursun sizi o zaman.''

''BABA HAYIRRR!'' Harry kapıdan çıkan kocasını ve onun peşinden koşan oğlunu gülerek izledi. Evin anahtarlarını aldıktan sonra arabaya gitti. Oğullarını çocuk koltuğuna oturtmuş gıdıklayan Louis'i zor da olsa şoför koltuğuna oturtmayı başardığında yola çıktılar. Çocuğu Jay'e bırakıp evlilik yıl dönümlerini kutlamak için her sene gittikleri küçük göl evlerine gittiler. Louis'in -yardım alarak da olsa- hazırladığı sofraya oturup yemeklerini yedikten sonra evin iskelesine koydukları minderlere uzandılar. Harry bir bacağını Louis'in üzerine atarak sarıldıktan sonra- daha sonra olanları bilmeseniz de olur.

------------------

''Harry uyan artık. Ayısın da kış uykusuna mı yattın? Bu nasıl uyku be!'' Harry irkilerek gözlerini açtığında görmeyi beklediği son şey dibine girmiş bir Louis idi. Bir dakika duyduğu ses Niall'ın değil miydi?

''Harry sonunda. Artık cidden bir şey oldu sanmaya başlamıştım. Kaç dakikadır sana sesleniyoruz.''

''Rüya görüyordum belki o yüzden duymamışımdır Lou.''

''Nasıl rüya o öyle? Doctor Strange gibi ruhunu bedeninden falan mı ayırdın?'' Harry'nin rüyası aklına geldiğinde renginin kırmızının elli tonuna döndüğüne emindi.

''Ne diyorsun Niall? Normal rüya işte.''

''Tamam neyse. Hadi Niall biz çıkalım. Sen de üstünü değiştir kahvaltıya gel. Zayn ve Liam aşağıda bekliyor. Tamam mı kıvırcığım?''

''Hhm.''

''Sen kalsaydın Loulou.''

''Yürü Niall.'' İkisi odadan çıktıktan sonra banyoya gidip yüzünü yıkadı. Bu biraz uzun sürdü çünkü rüyasını düşündükçe önce gülümsese de sonra utançtan kıpkırmızı oluyordu. Aşağı inip Louis'in yüzüne nasıl bakacağı hakkında en ufak bir fikri yoktu. Diğerlerinin varlığına güvenip sonunda adımlarını merdivene yöneltti.

''Bak geldi. Ne olur yiyelim artık Louis.''

''Ye Niall ye. Beş dakika beklesen ölürdün sanki. Savaş verdik burada.''

''Hoş geldiniz benim güzel çiftim. Yine neye anlaşamadılar?''

''Hoş bulduk ve Louis yemeye başlamamız için seni beklememizi söyledi.''

''Niye ki? Başlasaydınız siz.''

''Olmaz öyle Harold. Şimdi neyse ama ilerde evlendiğimizde ben beklemedim sen beklemedin ne anlamı var o zaman birlikte yemek yemenin.'' Louis söylediğinin farkına varıp sustuğunda mutfak sessizliğe büründü. Louis tam bir geri zekalı olduğunu düşünürken Harry tekrar kızarmaya başlamıştı. Diğerleriyse birbirlerine bakıp sırıtmakla meşguldü. Sessiz geçen bir kahvaltıdan sonra video oyunu oynamaya başladılar. Zamanla utangaçlıklarından kurtulduklarında ortam normale döndü. Yine de Niall sabah gördüğü kıpkırmızı suratın sebebini öğrenmeye kararlıydı. Diğer üçü oyuna daldığında Harry'i mutfağa çekiştirdi.

old summer love in august /l.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin