Louis, nihayet arabayı durdurduğunda çocukluklarında onlarca anı biriktirdikleri çiftliğin ormanındalardı. Louis arabanın girebileceği son yerde durmuş, Harry'le birlikte arabadan inmişti. Şimdiyse Harry kenarları led ışıkla aydınlatılmış patikada Louis'in birkaç adım gerisinde onun elini tutarak yürüyordu. Gecenin karanlığına rağmen güneş gibi parlayan gözleri Louis'in yüzünde büyük bir gülümseme oluşturuyor, bu gülümsemenin kendi yüzüne de yayılmasıyla Louis'in elini biraz daha sıkıyordu. Louis adımlarını patikadan ayırıp ağaçların arasına daldığında da tek kelime etmeden onu takip etti. Arada bir saate bakmasını, kendisine dönüp gülümsemesini, daha sonra tekrar önüne dönüp küçük ama heyecanlı adımlarla yürümesini izledi. Birkaç dakika sonra led ışıkların bittiği yerde durdular. Harry zifiri karanlıkta göremeyeceğini bilse de sevgilisine döndü. Louis ufak adımlarla arkasına geçip ellerini tuttuğunda avucunda ne olduğunu anlayamadığı bir şey hissetti. Louis tuttuğu eliyle birlikte kolunu kaldırıp son kez saate baktı. Harry'nin dijital saatin ekranında gördüğü '00.00' yazısının hemen ardından Louis'in sesi duyuldu.
''İyi ki doğdun sevgilim.'' Elini açmasını sağlayıp az önce avucuna bıraktığı uzaktan kumandanın düğmesine bastı. Tam karşılarında etrafı yok kenarındaki ışıkların aynılarıyla süslenmiş bir ağaç ev belirdi. Harry'nin gözleri şaşkınlıkla açılırken Louis yavaş adımlarla onu eve yönlendirdi. Birlikte basamakları çıktıktan sonra Harry'e küçük bir anahtar uzattı.
''Aç bakalım kapıyı.'' Harry konuşmak için ağzını açsa da izin vermeyip anahtarı eline tutuşturdu. Kapıyı açıp içeri girdiğinde yeşiller etrafı incelemeye başladı. Çocukluklarından bu yana yaşadıklarını gösteren fotoğraflar, gittikleri yerlerden aldıkları, okumak istedikleri kitaplar ve çizgi romanlarla dolu birkaç raf... Dolu yeşilleri parlak mavilerle buluştuğunda sevgilisine önce uzunca sarıldı. Daha sonra yüzünün her yerine sayısız öpücük bıraktı. -Belki dudaklarında biraz daha fazla- Louis kıkırdayarak ondan uzaklaşıp ısıtıcıyı açtı. Harry'nin ve kendinin montlarını köşede duran ayaklı askılığa astı. Yerdeki rengarenk minderlerle kaplı yatağa onu oturttu. Mini buzdolabından küçük meyveli bir pasta çıkardı. Rafların birinden aldığı mumları pastaya yerleştirip yaktıktan sonra Harry'nin yanına oturdu. Pastayı onun yüz hizasına çıkarıp üflemesini bekledi. Harry gülümseyip gözlerini kapattı. Mumları üflemeden önce aklından geçen tek bir şey vardı.
'Tanrım lütfen ömrümün sonuna kadar o kirpi ve kurbağa kayalıklarda oynamaya devam etsin.'
-------------------------------
Sondaki dileği anlamayanlar 'good night curly' bölümüne bakabilir
~Reklam~ Hesabımda 3 kurgu daha var. /Talk to Me/not just a song/ ve yeni başladığım /we're not the same/ Onlara da bakabilirsiniz.
Düşünce ve öneri kısmı -----
Şimdilik bu kadar
ig: backwsev
Louve u byesss<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
old summer love in august /l.s
Fanfiction4 yaşındaki Harry ondan iki yaş büyük Louis'le hep en yakın arkadaş olacaklarını sanıyordu. İşler biraz değişmeseydi...
