5.7: risk it all

53 5 65
                                    

*yorum sınırı 30*

Louis havaalanında kendine doğru gelen sevgilisine bakarken hiç olmadığı kadar gülümsüyordu. Onu izlemeye o kadar dalmıştı ki önünde beliren sarı kafayı o ana kadar fark etmemişti. Niall kollarını Louis'ye sararken ağlamaklı sesiyle konuştu. 

'Mavişim! Seni çok özledim. Bu pis kıvırcık hiç senin gibi değil, bana bir kere bile hamburger almadı.'  Louis de ona geri sarılarak güldü.

'Ben de seni çok özledim sarışın. O pis kıvırcık sana hiç hamburger almadığı için üzülme, siz buradayken bol bol alırım ben sana.' 

'En sevdiğim arkadaşım sensin Lou.' Niall, Louis'ye daha sıkı sarılırken ceketini kavrayan el tarafından geri çekildi.

'Çek pis ellerini sevgilimin üstünden.' Harry, Niall'ı zor ayırdığı bedene kollarını sararken başını Louis'nin omzuna yasladı. Louis tek kolunu Harry'nin beline sarıp diğer eliyle valizi tuttu. Harry'den uzaklaşıp gamzelerini öptü.

'Zaynle Liam okuldan dönmüştür. Niall'ı onlara bırakalım da biraz baş başa zaman geçirelim.'

'Olur, hadi Niall çabuk ol.'

'Benim valizimi taşıyan sevgilim yok Harry!' Niall ve Harry'nin didişmeleriyle geçen yol bittiğinde Liam ve Zayn'in dairesine çıktılar. Birkaç saatlerini birlikte geçirdikten sonra Louis Harry'i de alarak kendi evinde döndü. Kapıyı kapatır kapatmaz kollarını sevgilisinin beline sarıp başını omzuna koydu. Harry'nin bir eli Louis'nin sırtına yerleşirken diğeriyle saçlarını okşadı. Bir süre konuşmadan sarıldıktan sonra Louis Harry'i hafifçe kaldırıp odalarına doğru yürümeye başladı.

'Hemen yatacak mıyız? Birlikte kahve içeriz diye düşünmüştüm. Uykumuz açılırdı.' 

'Bebeğim sen yanımda olduğun sürece uykumun açılması için kafeine ihtiyacım yok.' 

Louis'nin imalı konuşması Harry'nin kıkırdamasıyla süslenirken odaya girip kapıyı kapattılar. Gecenin geri kalanıysa onlar için biraz şey geçmişti... Bilirsiniz, hareketli...

.

.

.

Harry doğum günü sabahına yüzünde hissettiği öpücüklerle uyanmış, arkadaşlarıyla sohbet ederek kahvaltısını yapmıştı. Louis kahvaltı boyunca onun iyice doyduğundan emin olmuştu. Kahvaltıdan sonra Louis onu odalarına sürüklemiş ve hazırlanması için bırakıp gitmişti. Harry nereye gideceklerini bile bilmeden olabilecek en iyi kombinle sevgilisinin gelip onu almasını bekliyordu. Tabi Louis'ye aralıksız attığı mesajlar da ona eşlik ediyordu. Nihayet Louis geldi ve Harry onu bu sefer Louis'nin deyimiyle meleksi sesiyle darlamaya başladı. Yine de Louis Roundhay Park'ına kadar sürprizi -ya da sürprizleri- ile ilgili hiçbir şey söylemedi.

'Lou söylesene artık sürprizimi. Geldik hem söylesen de bir şey olmaz.'

'Kıvırcık sessiz ol ve arabadan in. Ayrıca tek sürprizin burası olduğunu düşünmene kırıldım.'

Harry daha da şaşırırken Louis arabadan inip bagaja koyduğu sepeti aldı. Onun peşinden inen Harry'nin elini tutmadan önce arabanın kapılarını kilitledi. Biraz ilerideki bisikletlere ulaşıp sepeti kendininkine sabitledi. 

'Hadi bin de beni takip et.'

Harry Louis'nin yanağına bir öpücük bırakınca ikisi de bisikletlerine bindiler. Yan yana 15 dakika ilerledikten sonra Louis göl kenarında bir düzlükte durdu. Sepeti Harry'e verip bisikletleri düzgünce bir ağacın altına yerleştirdi. Sepetten piknik örtüsünü alırken kendisini izlerken gülümsemekten gerilmiş dudakları öptü. Harry'nin elini tutup örtünün üzerine oturmasını sağladı.

old summer love in august /l.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin