old summer love in august /l.s

special chapter: first time...

2010/Ağustos

Harry, Louis'nin sürdüğü arabanın sağ koltuğunda oturmuş dışarıyı izlerken içindeki heyecanı bastırmaya çalıştı. Gittikleri tatilin Louis ve kendisine paylaştıkları uzun öpücüklerden fazlasını getirmesini diliyordu. Arabadaki herkes bu dileğin farkında olacak ki arka koltuktaki üçlü kendi aralarında plan yapmaya başlamıştı bile. Özellikle Niall her an yeni bir fikir üretiyor ve her fikrinden Louis ve Harry'i dışlıyordu. Louis arkadaşlarına gülüp sessiz duran sevgilisine baktı. 

''Güzelim?'' Etraftaki ağaçların etkisiyle iyice belirginleşmiş yeşillerini Louis'ye çevirdi. 

''Niye sessizsin bakalım, neler dönüyor o güzel beyninin içinde?'' Hafifçe omuz silkip Louis'nin dizine koyduğu avcuna hapsetti. 

''Niall planlarını gerçekleştirirse görürsün.'' Louis'nin duraksadığını fark ettiğinde gülerek elleri arasındaki elin parmaklarıyla oynamaya başladı. Yol bitene kadar da tüm dikkatini çok önemli bir iş yapıyormuş gibi buna verdi. İlerleyen birkaç saati eve varıp aldıkları hazır yemekleri yiyerek geçirdiler. Yerleşmek için odalarına çekildiklerinde Louis, Harry'i belinden tutup kendine çekti.

''Bebeğim umarım arabada söylediğinin ne anlama geldiğinin farkındasındır.'' 

''Lou rahat dur, çocuklar içeride.'' 

''Güzelim biz niye 1 yıl bile olmadan evlenmişiz de çocuğumuz varmış gibi acı çekiyoruz. Hepsi kazık kadar oldular.'' Harry, Louis'nin bıkmış ifadesine gülüp yanağında benlerin üzerine bir öpücük bıraktı. 

''Sabret aşkım.'' Harry valizlerini açmak için uzaklaşırken Louis çoktan onun dudaklarından çıkan tek bir kelimenin etkisi altına girmişti.

3 gün sonra

Hep birlikte bahçede oturmuş sohbet ediyorlardı. Harry, Niall'a attığı ölümcül bakışlarla ona gitmeleri gerektiğini hatırlatmaya çalışırken Niall onun acı çeken halini izleyerek eğleniyordu. Bu kıvırcık kurbağa gerçekten unuttuğunu mu sanıyordu. Birkaç saat önce Harry yanına gelmiş bu gece Liam ve Zayn'i sahilde kamp yapmaya götürmesini istemişti. Neden böyle bir şey istediğini anladığı anda yaşadığı heyecanı yalnızca Tanrı bilebilirdi. Koşturarak Liam'ı Louis'nin yanından sürüklemiş ve kamp planından bahsetmişti. Liam, bu kampın Niall'ın Harry ve Louis'yi yalnız bırakma planı olduğunu düşünmüş ve çok sorgulamadan kabul etmişti. 

Niall sonunda ayaklandığında Harry'nin yüzü aydınlansa da Louis'nin ne olduğuna dair bir fikri yoktu. 

''Liam hadi kocanı al da gidelim. Uyku saatimiz gelmeden çadır kurmamız lazım.''

Liam, Niall'la tartışmaya girmek istemediği için ayağa kalkıp elini Zayn'e uzattı. 

''Ne çadırı ya, nereye gidiyorsunuz siz?''

''Babalarım beni sahile kampa götürüyor Mavişim.'' 

''Biz niye dahil değiliz bu kampa?''

''Çünkü ben öyle istiyorum. Sonra da sizi alıp gideceğim, her şey sırayla.'' Harry'nin gülümsemesi her saniye büyürken Louis de bunu fark etmiş ve arkadaşlarının uzaklaşmasını izlemişti.

''Sevgilim?''

''Efendim Lou.''

''Niall'ın planında senin de parmağın olabilir mi acaba?''

''Aşkım sanki Niall'ı bilmiyorsun. Yine bizi yalnız bırakmaya uğraşıyor işte.''

''Boşa uğraşmış olmasın o zaman.'' Louis ayaklanıp Harry'i bir bebek gibi kucağına aldı. Odalarına doğru giderken Harry'nin yüzündeki keyifli gülümsemeyi umursamadan onu derin bir öpüşmenin içine çekti. Harry'nin ellerini saçlarının arasında hissettiğinde kapıyı açıp odalarına giriyordu. Kapıyı kapattıktan sonra hafifçe geri çekilip doğrudan yeşillere baktı. Yapmak üzere olduğu şey için gözleriyle onay bekledi. Harry'nin eli yanağına ulaşıp hafifçe okşadığında dudaklarına hafif bir öpücük bırakıp yatağa doğru adımladı.