3.5: I'm Not The One You Should Say Sorry

171 15 13
                                    


Louis, gözlerini açar açmaz yataktan fırlayıp banyoya koştu. Duş aldı, dişlerini fırçaladı. Aynı hızla kahvaltısını yapıp odasına döndü. Sürpriz saatine daha çok vardı ama her şeyin mükemmel olmasını istiyordu işte. Bu sürpriz öncesine göre daha önemliydi artık. Çünkü Harry'le hala eskisi gibi yakın değillerdi ve bugün bunun düzelmesini sağlamalıydı. Hızlıca günler öncesinden hazırladığı kıyafetleri giyip ağaç eve gitti. Dün astığı süsleri, yiyecekleri, müzik sistemini ve asıl hediyesini kontrol etti.  Bir sene önce sevgili oldukları gün dışarı çıktıklarında Harry'i evden aldığı saate kadar bir şeylerle oyalanıp yarım saat önceden Harry'e bir sürprizi olduğunu, odasına bıraktığı kıyafetleri giymesini ve yarım saate orada olacağını söyleyen bir mesaj attı. Ancak beklediği gibi sürprizin ne olduğunu soran heyecanlı olduğunu anlatan paragraflarca mesaj almadı. Mesajı görüldüde kaldı. Hazırladığını düşünüp annesinden aldığı arabayla yola çıktı. 28 dakika sonra vardığında arabadan indi. Kıyafetlerini düzeltip kapıyı çaldı. İki dakika sonra kapı açıldığında gördüğü şeyler yüzünün düşmesine engel olamadı.

''Hazır mı- değilsin?''

''Neye hazır değilim?''

''Mesaj atmıştım ya...''

''Görmemişim.''

''Hayır Harry görmüştün. Ama cevap vermedin?'' Louis tek kaşını kaldırarak kırgınca sordu.

''Ah doğru ya annemin söylediği şeyleri yapıyordum. Gözümden kaçmış herhalde.''

''Tamam. Sorun değil. Hazırlan çıkalım olur mu?''

''Neden ki?''
''Sadece seni özledim ve seninle bir şeyler yapmak istiyorum Harry.''

''Zaynle yapsan olmaz mı? En azından bugün?''

''Zaynle mi? Harry bu seninle yapmak istediğim bir şey. Zaynle yapmak istesem zaten yapardım. Ben seninle yapmak istiyorum. Neden sadece kabul etmiyorsun ki?''

''Dışarı çıkmaya çok üşeniyorum Lou. Evde yapsak olmaz mı?''

''Üşeniyor musun? Ne saçmalıyorsun sen ya? Senden tek bir şey istedim ve sen üşendiğin için isteğimi yok saymayı mı tercih ediyorsun? Tanrım! BUGÜN BİZİM YIL DÖNÜMÜMÜZ HARRY! SANA SENİ ÖZLEDİM DİYORUM VE SEN ÜŞENİYORUM DİYORSUN''

''Louis bağırmayı keser misin? Dramatiklik yapıyorsun.''

'' DRAMATİKLİK Mİ YAPIYORUM?''

''Louis alt tarafı yıl dönümümüzü unuttum!''

''Ciddi olamazsın.'' Louis kapıyı çarparak evden çıkıp düşünmeden arabayı ağaç eve sürdü. Vardığında hazırladığı her şeyin boşa olduğunu fark etmesiyle eline geçen her şeyi sağa sola fırlatmaya başladı. Ağaç ev darmadağın olduğunda hediyeyi koyduğu kutunun yanına oturup saatlerce ağladı. Günlerce de aynı yerde oturup ara ara ağlaya devam etti. Üç gün sonra arkadaşları endişelenip ona bakmaya gelmeseydi daha günlerce aynı şekilde duracağına emindi.
Çocuklar içeri girip önce etrafa sonra Louis'e baktıktan sonra Zayn sinirle kendini dışarı atmış. Niall dolu gözleriyle arkadaşına bakakalmıştı. Liam birkaç adım atıp tamamıyla çökmüş görünen arkadaşının yanına oturdu. Louis kafasını onun omzuna koyup sessizce gözyaşlarının solmuş yüzüne dökülmesine izin verdi. Liam kendisini çekip sarıldığında ağaç evde hıçkırıkları yankılanmaya başladı.

''Ne- neden aramadı Liam? Neden? Hiç mi umrunda değil?''
.
.
.

(1 Hafta Sonra)
Harry kapısının yumruklanmasıyla gözlerini açtı. Tanrı aşkına neden kimse kapıyı açmıyordu? Evdeki tek kişinin kendisi olduğunu hatırlamasıyla oflayarak yataktan kalktı. Bu ona işkence gibi gelmişti. Louisle olanlardan 4 sonra gözünü boyayan müzik kulübünden 'popüler' sözde arkadaşları onu sebepsizce aralarına almamışlardı. Harry tüm gününü yalnız geçirdikten sonra nihayet içindeki boşluk hissinin sebebini ve yaptıklarını anlayabilmişti. Louisle konuşmak kendini affettirmek istese de Louis onu eve almamış aramalarına veya mesajlarına cevap vermemişti. Üstüne okula da gelmemiş olması Harry'nin daha da kötü hissetmesine sebep olmuştu. Tekrar çalınan -yumruklanan- kapı ile kendine geldiğinde 4 gündür olduğu gibi bir anda dalıp olanları düşünmeye başladığını fark etti. Daha sonra aklına Louis'in gelmiş olabileceği ihtimali doldu. Belki çok sinirliydi ve Harry'e yumruk atmaya gelmişti ama Harry o an buna bile razıydı. Tabi Louis'in ona asla kızamadığını yalnızca kırgın olduğunu ve bunun yüzünden bile kendisinden nefret ettiğini bilmiyordu. Kapıyı açtığındaysa karşısında arkadaşlarını görmesiyle ümidi soldu.

Zayn bir haftadır içinde tuttuğu sinirle Harry'nin yakalarından tutup onu yan taraftaki duvara çarptı.

''Bana bak Harry! Neredeyse 3 hafta suratımıza bakmamış olman umrumda bile değil ama Louis'e ne yaptıysan gidip onu düzeltmezsen seni hayatın boyunca her 3 haftada bir bulur döverim. Anladın mı? Nasıl yaparsan yap Louis'in gitmesine engel ol.''

''Ne- ne gitmesi?'' Zayn sinirle derin bir nefes aldığında Liam onu omuzlarından tutup kendine çevirdi.

''Zayn hadi dışarıda biraz sakinleşip Louis'in yanına git. Tek kalırsa yine bir şey yemez.''

Zayn kafasını sallayıp onayladıktan sonra son kez Harry'e baktıktan sonra evden çıktı. Arkadaşının gözlerinde gördüğü hayal kırıklığı Harry'nin kalbinin acımasına sebep oldu. Ayakta duramayacağını düşünüp yere oturdu. Liam da karşı duvarın dibine aynı şekilde oturduğunda Niall hala kapıya yaslanmış Zayn'inkinin aksine öfke barındırmayan hayal kırıklığıyla arkadaşına bakıyordu.

''Bak Harry. Ne oldu bilmiyorum. Louis günlerce tek kelime etmedi ama halini anlamak için konuşmasına da gerek yok. Berbat durumda olduğu her halinden belli. Şimdi de Londra'daki teyzesinin yanına gitmekten bahsediyor. Ne yaşadınız bilmiyorum ama ona engel ol.''  Harry kafasını kaldırıp arkadaşına baktıktan sonra fısıldarcasına konuştu.
''Nasıl yapıyorsun Liam? Zayn'in söylediği her şeyi size de yaptım. Nasıl hala benimle konuşuyorsun?''
''Emin ol Louis'i görseydin bize yaptığının hiçbir şey olmadığını anlardın. Şimdi gitmeliyim. Umarım onu durdurmayı başarırsın ya da en azından denersin.'' Liam kalkıp kapıdan çıktığında Harry, arkasını dönüp yürümeye başlayan Naill'ı durdurdu. Saatlerce konuşup başının etini yiyen arkadaşının sessizliği kalbine oturmuştu.

''Niall? Louis... Beni o gün nereye götürecekti biliyor musun?''

''Ağaç eve git Harry. Sadece göreceğin şeye hazır ol.'' Harry burukça gülümseyip arkadaşına baktı.

''Özür dilerim Ni.''

''Özür dilemen kişi ben değilim Harry.''

------------

Olanlar size bi tık abartı gelmiş olabilir ama şöyle anlatayım ki bu bölümü yaklaşık 6 ay önce hayatımın en kötü günlerinde yazmıştım. Harrynin yaptığı şey en yakın arkadaşım dediğim kişilerden biri tarafından bana yapılmıştı ve A.M. dinleyip saatlerce ağladığım bile olmuştu. En yakın arkadaşınızın/sevgilinizin bi anda sizden uzaklaşması kolay değil ve aslında bu ficin temeli de tam olarak bu bölümle atıldı. Aslında her şey yeni başlıyor ve bunun için geç bile kaldık. Umarım beğenmişsinizdir

Louve u<3

old summer love in august /l.sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin