Yoongi
Bazen düşünüyorum da, ben neden ani kararlar veriyorum?
Şu an taehyungu yemeğe getirmekte doğru mu yaptım diye düşünüyordum. Çünkü babam masaya oturduğumuzdan beri gözüyle dövüyordu resmen çocuğu. Taehyung ise, üniversitedeki halinin aksine kedi gibi sinmişti oturduğu yere.
Ben mi?
Ben oturmuş yengemin bitmek bilmeyen sorularını cevaplamaya çalışıyordum. Ta ki, babam konuşmaya başlayana kadar.
"Ee anlatın bakalım. Siz aynı sınıftan mısınız?"
"Evet"
"Hayır"
Aynı anda bir birimize baktığımızda, masada sadece yeonjunun çayını püskürtme sesi gelmişti.
"Anlamadım. Evet mi? Hayır mı?"
"Evet derken, çoğu dersimiz aynı. Hayır anlamında da bir kaç dersi ayrı alıyoruz."
Babam kafasını sallayıp önündeki çaydan bir yudum aldı. Onun çay içtiği süre bize nefes almaya tanıdığı süreydi. Yani ikinci soru geliyordu.
Taehyunga baktığımda, yutkunduğunu gördüm. Gülesim gelmişti bu haline. Bir haftadır tanıdığım çocuk bu çocuk değildi.
"Siz nasıl bu kadar yakın oldunuz bir hafta içerisinde? Çünkü benim tanıdığım
Yoongi asla iyice tanımadan hiç bir -umm- arkadaş mı demeliyim?""E-evet"
"Hiç bir arkadaşını ailesiyle tanışmaya getirmez. Hele ki bu aile yemeğiyse."
Lafa girmem gerektiğini anlayıp
"Babacığım, Taehyung bana üniversiteyi tanımamda, hocalarla iletişim kurmamda çok yardım etti. Tüm günümüz birlikte geçiyor. Hatta 4 kişiyiz biz hiç ayrılamıyoruz. Sadece anlamadığım şu, arkadaşımı sizinle tanıştırmak kötü bir şey mi?"
Ben uzun uzun anlatırken, yeonjun ve taehyungdan başka herkes dikkatle beni dinliyordu.
"Kötü bir şey demedim, bitanem. Sadece şaşırdım. Herneyse. Bu kadar yakın arkadaşlara sahip olman beni mutlu etti."
Babama gülümseyip Taehyunga döndüm yüzümü.
"İzninizle biz odama çıkalım. Alacağım bir kaç şey var. Daha sonra gitmemiz gerek. Yarın önemli bir ders için erken kalkacağız."
Bir taraftan ayağa kalkıyor, diğer taraftan olayı izah etmeye çalışıyordum. Taehyung da benimle birlikte kalkıp yanımda öylece dikiliyordu.
"Tamam çıkın Siz."
Annemin direktifiyle Taehyungu da önüme alıp yukarı çıktım.
"Odanda su var mı?"
"Neden? Vardır."
"Boğazım kurudu da biraz."
Dediği şeye gülümseyip kafamı salladım. Babanın önünde süt dökmüş kedi gibi oldum demiyor da. Boğazı kurumuşmuş.
~~
Odaya geçtikten sonra, taehyunga su vermiştim. Şimdi de, kitapları çantaya yerleştiriyorduk birlikte.
"Baban seni çok seviyor."
"Tüm babalar çocuklarını sever. Ve bende onu seviyorum"
"Tüm babalar sevmez. Hatta tüm babalar baba değildir, kedicik"
Başımı kaldırıp ellerini raflarda gezindiren çocuğa baktım. Hakkında hiçbir şey bilmiyordum.
"Neden öyle söyledin?"
Ayağa kalkıp yanına doğru ilerledim.
"Boş ver. Bu kitabı ödünç alabilir miyim? Konusunu sevdim.".
Kafamı salladım. Bir şeyler paylaşmamız hoşuma gitmişti. Ama bu konuyu da aklımda tutup akşam doyounga soracaktım..
"Hatta şunu da al. Seversin bence"
Neyse bugünlük bu kadar muaaah.
Bu arada sınav bitti. Bir kaç güne puanım çıkar. Şimdi daha rahat yazabilirim hikayelerimi.