10.

686 69 56
                                    

Yoongi

Bugün kendimi aşırı kötü hissediyordum. Yataktan çıkmak istemiyordum. Ama deneme sınavı olduğu için derse gitmem lazımdı. O yüzden zorla da olsa ayağa kalktım.

Anında kalbime inen sancıyla iki büklüm olmuştum. Böyle zamanlarda elim ayağım tutmuyordu. Yatağın köşesine bıraktım kendimi.

O sırada banyodan çıkan Doyoung beni öyle görünce hızla yanıma geldi.

"Sen neden kalktın yerinden? Bir şey istiyorsan seslen demedim mi?"

Kafamı sağa sola sallayıp ayaklanmaya çalıştım.

"Deneme sına-vım var. Mutlaka gitmeliyim."

İlk önce kabul etmeyecek olsa da, ısrar ettiğimi görünce sessizce kalkmama yardım etti.

Bir hafta olmuştu ben geleli. Bir hafta içerisinde o kadar şey yaşamıştım ki, bu da kalbime zarar vermişti. Zaten dersler yüzünden ilaçlarımı vakti vaktinde içemiyordum.

Taehyung manyağı da, saçımı boyadığımdan beri benimle ayrıca uğraşıyordu. Yediğim yemeği önümden alıp gittiği zamanlar bile olmuştu. Kendimi o kadar kötü hissettiriyordu ki, bazen bırakıp gidesim geliyordu üniversiteyi.

~~~

Doyoungun da yardımıyla sınıfa kadar gelmiştim. Sırama oturduktan sonra beni bırakıp geri dönmüştü. Belkide üniversite hayatım boyunca başıma gelen en güzel şey olarak kalacaktı.

Daha kimse yoktu sınıfta. Bu da aşırı gerilmeme neden olmuştu. Dün sınıf grubuna yazdığımda içlerinden biri sınavın bu sınıfta olacağını söylemişti.

Ama saat geçmesine rağmen kimse gelmiyordu. Zaten ağrıyan kalbim, gerilince birazda kasılmaya başlamıştı.

Ayağa kalkmaya çalıştığımda, kalkamadan geri oturmuştum. Cebimden telefonu çıkartıp arayacakken, şarjımın olmadığını gördüm. Bu kadar bahtsızlık fazlaydı ama.

Keşke doyoungu dinleseydim. Titreyen ellerimi bir birine geçirip sakinleşmeye çalıştım. O sırada kapı sesi geldiğinde gözlerimi açıp kimin geldiğine baktım.

Gördüğüm yüzle, neden burada olduğumu anlamıştım. Yüzündeki sinsi gülüşle bana doğru yaklaşıyordu. Korkuyor muydum? Evet hemde fazlasıyla.

O bana yaklaştıkça, elinde sakladığı sprey görünüyordu. Spreyi ne yapacaktı ki?

"Kötü mü hissediyorsun kendini?"

Gözümü spreyden çekip yüzüne baktım. İçeri girerken kapıyı kilitlediğine de şahit olmuştum.

"Yur-da dönmem gerek"

Etrafa bakarken aynı zamanda kafasını sallıyordu. Daha sonra sıranın üzerine oturup beni bacakları arasına aldı. Anlık yaşanan bu olayla nefesimi tutup öylece kalmıştım.

Şu an alttan alttan izliyordum yüzünü. Yavaşça yüzüme doğru eğilip nefesini burnuma doğru üfledi.

"Titremeyi kes. Daha bir şey yapmadım. Hem ben kötü biri değilim bunu sana kaç kez söylemem gerek ?"

Gözlerimi ondan kucağıma düşen ellerime kilitledim.

"Kötü değilsen niye benimle uğraşıyorsun?"

Sinir bozucu gülüşünü duyduğumda, gözlerimi kapadım.

"Çünkü miniğim, insan sevdiğiyle uğraşır. Hem hoşlandığım kişinin nasıl göründüğü beni de ilgilendirir"

Kaşlarımı çatıp göz göze gelmemizi sağladım.

"O ne demek?"

"O şu demek. Siyah saç sana hiç yakışmamış. Üstelik dün bazı kişilerin sana iltifat ettiğini duydum. Bu çok ayıp bir sey."

Şaşkınca yüzüne bakıyordum. Çünkü diyecek bir şey bulamıyordum. Nasıl bir manyakla uğraşıyordum ben böyle?

"Sen benden hoşlanmıyorsun. Eğer ilk gün sana yüz verseydim iki güne, belkide bir geceye sıkılırdın benden."

Eliyle çenemi tutup susmamı sağladı. Bu sefer sıkmıyordu.

"Hayır, hayır. Kendini böyle küçümseyemezsin. Sen benim için herkes değilsin. Ben sadece benim olmanı istiyorum, Yoongi"

Büzülen dudaklarımı kapatmaya çalışıyordum onu dinlerken. Bir yaptığı dediğiyle tutmuyordu ki...

"Ben seni istemiyorum belki. Zorla sevdireceksin kendini?"

"Bak kendi ağzınla söyledin. Belki."

Yeniden ayağa kalkmaya çalıştığımda, omzuma baskı uygulayıp geri oturttu.

"Nereye böyle? Daha saçının rengini değiştireceğiz"

Kocaman gözlerle ona bakmaya başladım. Demek ki, spreyle saçımı boyayacaktı. Gözlerim dolmaya başlamıştı bile. Birilerinin bana zorla bir şey yaptırması çok ezikce hissettiriyordu hep.

"Tae-hyung, yapmayacaksın değil mi?"

Saçımı okşayıp,

"Normalde olsa, bu bakışına kıyamayıp yapmazdım ama bir haftadır sabrımı sınıyorsun. Bir cezayı çoktan hakettin, kedi çocuk."

Bacaklarının arasına sıkıştırdığında, ellerimin titremesi sıkılaşmıştı. Gözlerimden yaşlar akarken, ben hiçbir şey yapamıyordum. O eline spreyi alırken, son kez yüzüne baktım. O sırada ağzımdan bir hıçkırık kaçmıştı.

Yüzüme öyle bir bakış atmıştı ki, daha çok ağlamak istemiştim o an.

Kafamı dizine koyup ağlamaya devam ederken, sessizce bekliyordu. Elini saçlarımda hissettiğimde, çok garip gelmişti durum.

"Aslında siyah saçta çok yakışıyor."

Hayır, Diana.....

Yine kıyamadım aq.

lemonade | taegiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin