28.

441 45 60
                                    

Taehyung

Yoongiyle konuşmamın üzerinden bir kaç saat geçmişti. Çocuklara onun geleceğini söylediğimde, karşılamaya gitmelerini teklif  etmiştiler ama onları ekstradan zahmete sokmak istememiştim.

Bahçede dolanıp, etrafa bakıyordum boş boş. Her an bahçe kapısından içeri girecek olması aşırı heyecanlandırıyordu beni. Evin sürgülü kapısıyla, bahçe kapısı aynı anda açıldığında bahçeye giren küçük bedene baktım.

O an aklım beni terk etmişti sanki. Gözleri bahçeyi turlarken benimkilerle kesiştiğinde, ilk bir durdu. Daha sonra koşar adımlarla üzerime doğru  gelmeye başladı. Bir iki adım öne doğru atıp, kollarımı açarak göğsüme sığınmasını bekledim.

Çok geçmeden kollarımın arasına giren bedeni, ruhumu yeniden canlandırmıştı sanki. Gül kokusu dolmuştu yeniden burnuma. Bu hissi kimseye anlatamazdım. Anlatılmazdı zaten...

Ne kadar zaman öyle durduk bilmiyorum ama, yanı başımdan gelen öksürük sesiyle kendime gelip ayrıldım hiç istemesem de. Başını kaldırıp yüzüme baktığında, yutkunamadım. Bir insan bu kadar güzel olamazdı.

"Taehyung"

"Meleğim"

"Seni kaybedeceğim diye çok korktum"

Gözlerinin dolmasıyla, daha fazla ayrı kalamadım. Başını yaklaştırıp saçının kokusunu içime çektim.

"Bende,bitanem. Bende" diye fısıldadım kulağına doğru.

Ben geri çekildikten sonra, sırayla Yutayla, Doyoung da sarılıp hasret gidermişti bebeğimle. Daha sonra diğer çocuklarla da  tanıştırmıştım kendisini.

Taeyongla,Chenlenin hazırladığı yemekleri yiyerek uzun uzun konuşmuştuk yaşanan şeyleri. Sonuç ise, Yoonginin de kararıyla, babasından intikam almaktı.

Yemekleri yedikten sonra, ortalığı toplayıp, bize verilen odaya geçmiştik. Yavaş adımlarla gidip, yatağa oturdu. Bende gidip yatağın baş ucunda durdum. Sanki gerdek gecesinde, utangaçca kocasını bekleyen gelinler gibiydi Yoongi.

Üzerimdeki tshirtu çıkarıp kenara attım. Ani yaptığım hareketle irkilip gözlerini bana dikti. Daha sonra üst tarafımın çıplak olduğunu görünce yeniden gözlerini parkeye dikti.

Utangaçlığı aşırı hoşuma gidiyordu. Yanına oturup, "uykun var ?" diye sordum. Gözleriyle yeniden beni süzüp, "Hayır." dedi tek seferde.

Başımı yatak başlığına dayayıp, sağ bacağımı diğerinin altına attım. O da diğer taraftan geçip yanıma doğru uzandı. Ellerimi atıp saçlarını okşamaya başladım. Kedi gibi mayışıp, bacağımın yanına kadar gelerek kollarını bacağıma sardı.

Loş ışıklı odada o kadar huzurlu hissediyordum ki, aylar sonra.

"Amerika'dayken, senden haber alamadığım her gün içime içime ağladım biliyor musun? Zaten telefonu çok az veriyorlardı. Her açtığımda, senden bir mesaj var diye bakıyordum ama.. "

Ben saçlarını okşarken, mırıltı şeklinde konuşmasını dikkatle dinledim. "Elimde değildi, sevgilim. Senden uzakta kaldığım her gün o kadar acı çekiyordum ki" sesimin titremesine engel olamamıştım.

Başını kaldırıp tam göremese de, yüzüme baktı. Elini uzatıp yanağımı okşamaya çalıştı ama yetişemiyordu. Oturduğum yerde aşağı kayıp, bana ulaşmasını sağladım. Elleri yanağımı okşamaya başladığında, hayatımda hiç bu kadar rahat hissettiğimi hatırlamıyordum.

10 dakika boyunca sessizce, yatmıştık tavanı izleyerek. Sessizlik uykumu getirdiği için, dönüp huzurla uyuyan meleğime baktım. Bacaklarını da yatağa yatırıp üzerini pikeyle örttüm. Daha sonra, yanına yatıp ellerimi beline sardım.

Uykulu şekilde, dönüp göğsüme kafasını koyarak uyumaya devam etti. Son zamanlarda ki en huzurlu uykuma dalmadan önce son kez saçlarından öptüm.

Baya zorlandim.

Sizce finali smutla sonlandirsam? Yoksa mutlu son mu?

Gelecek bölüm final çünkü.

lemonade | taegiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin