Taehyung
Yoongiyi direkt hastaneye getirmiştik. Ve tam iki saattir uyanmasını bekliyorduk. Doktor seruma uyku getirici ilaçlardan kattığını ve geç uyanacağını söyleyip gitmişti.
Ben koridordaki koltuklardan birinin yanına çökmüş öylece beklerken, doyoung yanı başımdaki koltuğa oturmuştu. O sırada Yuta elinde su şişeleriyle gelip birini bana diğerini Doyounga uzattı. İkimiz de sessizce alıp bir yudum aldık sudan.
"Aklım almıyor. Yoongi oraya neden gitsin?"
Doyoungun sabahtan beri sorduğu soruya tekrar tekrar omuz silkerek cevap verdim. Konuşmak istemiyordum. Eğer ağzımı açarsam, kendimi durduramaz gider o kampüsü başlarına yıkardım.
O yüzden sabredip Yoonginin uyanmasını beklemem lazımdı. Bunun nasıl olduğunu soracaktım ona.
Ben elimdeki şişeyle oynarken, doktor koridorda yanında iki hemşireyle yanımıza doğru geliyordu.
Ayağa kalkıp şişeyi kenara bıraktım. Yuta ve Doyoung da kalktığında, doktor elindeki kağıtları yanındaki hemşireye verdi.
"Beyefendi, neyiniz oluyordu?"
"Arkadaşımız."
" Bu konuyu böyle ulu orta konuşmamız pek doğru değil. İsterseniz odama geçelim."
Üçümüzde aynı anda kafamızı salladığımızda, o önden biz arkadan doktoru takip etmeye başladık.
"Ailesine haber verirseniz çok iyi olur."
~~~
Doktorun odasında oturmuş bir şeyler söylemesini bekliyorduk. Hiç sabırlı biri değildim. Ama şu an başka çarem yoktu.
"Şimdi şöyle. Hastayı getirdiğinizde, sizin dikkatinizi çekmemiş ama boynunda, omzunda ve göğsünde bazı izlere rastladık. Emin olmak için bazı testler yaptık."
Söylediği şeylerle, çocukların ikisi de dönüp bana bakmıştı. Bende onlara dönüp 'ben yapmadım' dedim sessizce.
Sakinliğimi korumam lazımdı şu an. Konuyu tam olarak algılamam lazımdı. Yoksa her yeri bir birine katacaktım.
"Neymiş testlerin cevapları?? Söyler misiniz artık?"
Doktor ilk önce hepimizin yüzüne bakıp daha sonra elindeki kağıta çevirdi gözlerini.
O an anlamıştım aslında. Benim kimseye zararı dokunmayan, masum sevdiğime dokunmuşlardı.
"Bedeninde cinsel istismara rastladık."
Ağzından çıkan her laf beynimi delip geçmişti resmen. Yine birilerinin canı yanmıştı ve ben yine sevdiklerimi koruyamamıştım.
Ayağa kalkıp sarsak adımlarla dışarı çıktım. Çocuklar peşimden sessizce geliyorlardı. Onlar da şoktaydı benim gibi.
Yavaş adımlarla hastane çıkışına doğru yöneldim. Yuta arkamdan gelip
"Taehyung nereye?"
diye sordu.
"Siz yanı-nda kalın. Geleceğimi söyle"
Cevabını beklemeden çıktım dışarı. Arabaya binip gaza bastım. Kalbimin sızısı, beynimin içindeki sesler susmuyordu. 11 yıl önceki gibi, yine sevdiğim birinin canı yanmıştı.
Ben ise, yine olaylara sonradan dahil olmuştum. Sevdiğim çocuğu taciz etmişlerdi. Ben koruyamamıştım onu.
Canım yandığında, hep geldiğim bir yer vardı şehirden uzakta. Yüksek bir tepeydi.
Arabamı tepeye yakın bir yere park edip, yukarı çıkmaya başladım. Yukarı çıktıkça gözümdeki yaşlar özgürlüğe kavuşuyordu. Aldığım her nefes ciğerlerimi parçalıyordu.
En yükseğe kadar çıkıp, tepenin uc kısmına kadar yürüdüm. Daha sonra avazım çıktığı kadar bağırdım. Ses tellerim yırtılana kadar bağırdım.
Bacaklarım beni ayakta tutamıyordu artık. Kendimi dizlerimin üzerine bırakıp ağlamaya başladım.
"Abla... çok özür dilerim. Onu da koruyamadım. Yakınında durduğum herkese zarar veriyorum ben."
O gün, o tepede, belki de saatlerce ağladım. Geçmişime, şimdiki zamanıma, hatta geleceğime ağladım.
Canımı yakmak isteyen çoktu üniversitede. Yoongiye olan ilgimi görüp, intikam almaya çalışmışlardı. Gerekirse hepsinin canını yapacaktım. Ama o pisliği bulacaktım.
Yanıma bıraktığım telefondan gelen mesajla kalkmanın zamanı geldiğini anlamıştım.
Utah: Taehyung-ah, Yoongi seni sorup duruyor. Ailesi de geldi. Gelsen mi artık?
Çok özür dilerim arkadaşlar. Ama kitap angst. Yani bunları göze almanız lazım. Ama intikamımız alınacak. <3