7 ay sonra
Yoongi
Uçaktan indiğim gibi, bavulumu sürükleyerek hava alanının çıkışına doğru yürüdüm. 7 aydır kimseden haber alamıyordum ve bu tedavimin etkisinde negatiflik vermişti.
O yüzden 5 aylık tedavim 2 ay daha uzanmıştı. Hastanedeyken telefonu elimden almışlardı. Nedenini sorduğumda, tedavi için olduğunu söylemişlerdi. İkna olmasam bile, bir şey diyememiştim.
Beni bekleyen şoföre bakmadan arabaya bindim direkt. O da bavulu yerleştirdikten sonra binip arabayı çalıştırdı. Eve değil de, yurda sürüyordu. Ben söylemeden oraya sürmesine şaşırmıştım açıkçası.
Üniversite yollarını yeniden görmek o kadar mutlu etmişti ki beni. Şoför arabayı park edip inmemi beklerken,
"Beni niye direkt buraya getirdin?"
diye sordum.
"Efendim, babanız buraya getirmemi söyledi."
Kafamı sallayıp arabadan indim. Amerikaya gitmeden önce, evde kavga etmiştik. O burada okumamı ve Taehyung başta olmakla kimseyle konuşmamı bile istemediğini söylemişti.
Umut ediyordum ki, aralarındaki buzlar erimişti ben burada yokken. Adımlarımı ilk yurda doğru attım. Gerçekten kısacık zamanda ne kadar bağlanmıştım buraya. Değerini şimdi daha iyi anlıyordum.
Asansöre binip, eskiden kaldığımız odanın olduğu kata bastım. Beklerken, Doyoungu da çok özlediğimi farkettim. Çünkü heyecandan bacağımı titretiyordum.
Kapı açıldığında, dışarı çıktım. Odanın önüne gelip kapıyı iki kez tıklattım. Ben etrafa bakarken, tanımadığım bir çocuk kapıyı açtı. Benim yerime başkasını almışlar herhalde diye düşündüm.
"Buyurun, kime bakmıştınız?"
Gülümseyip ellerimi önümde birleştirdim.
"Doyoungu çağırabilir misiniz?"
Çocuk ağzını tek çizgi haline getirip,
"Ah, sen Yoongi olmalısın. Doyoung artık burada kalmıyor."
Söylediği şeylerle, tekrardan gülümseyip "Hangi odada kalıyor peki?" diye sordum. Çocuk kafasını sallayıp "öyle değil. O üniversiteyi bıraktı."
Duyduklarım üzerine iki kez yutkundum. Nasıl yani bıraktı?
"Peki Taehyung ve Yuta? Onları tanıyorsundur herhalde?"
Evet anlamında kafasını sallayıp, "Üçü de bıraktı Üniversiteyi. Nerede oldukları hakkında bir bilgiye sahip değilim"
Anında gözlerim dolmuştu. Babam yapmış olamazdı değil mi? Yapar mıydı?
Ayaklarımı sürüye sürüye kampüse doğru ilerledim. Aynı zamanda gözlerimden yaşlar da akıyordu. Müdürü bulup konuşmam lazımdı. Neden okumayı bıraktıklarını, beni bıraktıklarını öğrenmem lazımdı.
Koridorda müdürün odasına doğru yürürken, karşıdan gelen Soobinle adımlarımı yavaşlattım. O da beni gördüğüne şaşırmıştı. Daha sonra hızla yanıma gelip kollarını bedenime sardı.
"Yoongi hyung"
Ağzımdan hıçkırık kaçtığında, daha sıkı sarıldı bana. Sanki taehyung tembihlemişti ona. Aynı taehyung gibi sarılıyordu çünkü.
Kollarının arasından çıktığımda, nazikçe kolumdan tutup arka bahçeye doğru ilerletti bedenimi. Boş çardaklardan birine oturduğumuzda,
"Soobin, çocuklar nerede? Neler oluyor? Taehyung nerede?"
Arka arkaya sorduğum sorulara üzerine yutkundu. Daha sonra boğazını temizleyip, "Hyung, onlar üçü de burada değiller artık. Babanızla aralarında geçen sorunlar neydi bilmiyorum ama, uzun çabalar sonucunda babanız Onları buradan gönderdi. Nerede olduklarını sadece o biliyor. Ve seninle tehdit ettiği için gelemiyorlar da."
Duyduklarıma inanamıyordum. Bedenimi ele geçiren sinirle, ayağa kalkıp park alanına doğru ilerledim. Bir de dalga geçer gibi beni ilk buraya göndermişti. Ben ona yapacağımı biliyordum.
Arkadan seslenen Soobini dinlemeden, arabaya bindim. "Beni hemen eve götür."Emri alan şoför arabayı çalıştırdı. O sırada arabaya binen Soobin, "Bensiz hiçbir yere gidemezsin, Hyung" dedi kendinden emin bir şekilde. Bende sesimi çıkarmadan yanağımda kuruyan yaşları sildim. Ama yerine yenileri ekleniyordu.
İnsan çocuğunun mutluluğunu elinden alır mıydı? Şimdiye kadar kör kalmışım babamın bana karşı olan fazla korumacı tavrına. Ama buraya kadardı. Birinin hatta bir kaç kişinin geleceğini mahvetmek ne demekti?
Taehyung geri gelin :'(
En azından yutayla dodo birlikteler. Ama taezevenkim yalnız...
Anlamadığınız şey olursa sorun pliz <3