14.BÖLÜM: "YUVARLAK MASA ŞÖVALYELERİ"

14 5 0
                                    

Merhaba sevdicekler^^

Birkaç gündür yoktum. Nasılsınız? Fazla uzatmadan sizi bölümle baş başa bırakacağım. 

Okumaya başlamadan önce bir zambak bırakalım⚜️

Keyifli okumalar... Seviliyorsunuz:)

Şarkı: Pim Stones- The Life We Could Have Had 
Kai Engel - Snowfall

Şarkı: Pim Stones- The Life We Could Have Had Kai Engel - Snowfall

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

14.BÖLÜM: "YUVARLAK MASA ŞÖVALYELERİ"

'Umudun mavisi, belirsizliğin grisi...'

Ağaçtan kopup havada süzülerek aşağı inen yaprağı heyecanla yere düşmeden kaptım. Çamurdan yaptığım pastamı süslemek adına kurumuş yaprakları topluyordum diğer yandan da topladığım yaprakları elbisemin cebine aceleyle sıkıştırıyordum. Parkta geçirdiğimiz zaman kısıtlıydı ve süremi iyi değerlendirip pastamı tamamlamam gerekiyordu.

Göz ucuyla anneme baktım. Volkan abim ile aralarında sessizce gülüşüyorlardı. Kahverengi saçlarını geriye atıp bana baktı, serçe parmağını havaya kaldırıp gülümsedi. Bu annemle aramızda kurduğumuz iletişim şekillerinden birisiydi. Bazen bir söz, bazen bir sevgi ve bazen de yardım çağrısı anlamına geliyordu serçe parmaklarımız. 

Neşeyle parlayan yeşil gözlerine uzun uzun baktım. Yemyeşil gözleri bana her zaman ormanı anımsatıyordu. Dudaklarıma kocaman bir gülümseme ekleyip serçe parmağımı havaya kaldırdım ardından kahverengi saçlarımı geriye savurup yerdeki yaprakları toplamaya devam ettim.

"Bir sürü pasta süsüm oldu!" dedim ellerimi havada çırparak. Adımlarımı çamurdan pastamın olduğu kum havuzuna yönlendirdiğimde duyduğum sesle duraksadım.

"Hey, beyaz elbiseli!" Bu ses küçük bir çocuğa aitti.

Arkamı döndüğümde beni masmavi gözler karşıladı. Bu gözler tıpkı gökyüzü gibiydi. Simsiyah, dağınık saçları alnına dökülmüştü hatta uzamış saçları gözlerini perdelemeye başlamıştı. Meraklı gözlerim ellerinde tuttuğu kuru yapraklara kayınca kaşlarım çatıldı.

"Topladığın yaprakları düşürüyorsun." 

Bakışları ellerine kaydığında dudaklarında bir gülümseme belirdi. Hızlıca elimi elbisemin cebine attım fakat bir yaprak zerresi bile bulamadım, cebime atmak yerine hepsini yere düşürmüştüm. Birkaç adım atıp önünde durdum. Kokusu burnuma dolduğu sırada duraksayıp yüzüne baktım. Kokusu da gözleri kadar güzeldi...

Elindeki yaprakları avucuma sıkıştırmaya başladım ve gözlerimi mavi gözlerine denk getirdiğimde bir kez daha hayranlık duygusuyla çarpıştım.

"Ne güzel gözlerin var senin..." boşta kalan elimle gökyüzünü işaret ettim, "Gökyüzü gibi..." 

Pembe dudakları iki yana kıvrıldı.

ZAMBAK-SIRLAR (DÜZENLENİYOR) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin