11.BÖLÜM: "OYUN"

20 11 0
                                    

Selam sevdicekler<3

Dikkat!! Rahatsız edici eylemler bulunmaktadır!!

Bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın.

Okumaya başlamadan önce bir zambak bırakalım⚜️

Seviliyorsunuz... Keyifli okumalar:)

Şarkılar: T.T.L. Deep Shadow
Yüzyüzeyken Konuşuruz- Ölsem Yeridir
Conan Gray - Maniac
Yedinci Ev- Yok Saydın

11.BÖLÜM: "OYUN"

'Hoş geldin on sekiz...'

Çıplak ayaklarımla karanlık ormanın içinde var gücümle koşuyordum. Tenime değen sivri dallar vücudumda kesikler bırakırken küçük ayaklarım çamura batıp çıkıyordu. Çok yorulmuştum, çok bitkindim fakat önüme bakmadan koşuyordum. Kalbim deli gibi çarpıyordu ve nefes alışverişlerim gittikçe zorlaşıyordu. Bir kez daha arkamı kontrol ettim, kimsenin gelmediğini görünce büyük gövdeli ağacın arkasına saklandım.

Derin nefesler alıp kendime gelmeye çalıştım. Küçük, titreyen elim göğüs kafesime kalbimin üzerine yol aldı, diğer elimle de yanağımdan akan gözyaşımı sildim. Çamurlu yerleri aldırmadan ağacın dibine pustum.

Ailem neredeydi?

Çok üşüyordum bir an önce beni buradan almalarını istiyordum. Gökyüzünden düşen birkaç damla yağmurla birlikte kulaklarıma ilişen tok, acımasız bir sesle irkildim. Zorla düzene soktuğum kalp atışlarım tekrar hızlanmaya başlamıştı.

"Küçük kız? Oyun oynamak istiyorsun... anladım... Oyun başlasın o zaman!"

Zangır zangır titreyen bedenim geniş gövdeli ağacın arkasına daha çok sindi. İçimdeki korku büyüyor ve bedenime daha fazla ağırlık yapıyordu. Bu ağacın altında durursam yakalanacaktım fakat hareket etmeye mecalim yoktu.

Gözyaşları yanaklarımda yol alıp elbisemin üstüne düştü. Yakınımdan gelen, dalların çatırtı sesleriyle ürpertimin ensemden sırtımın hizasında aşağı kayışını hissettim, gözlerim kocaman açılmış ne yapmam gerektiğini düşünüyordum. Ağlarken dudaklarımdan dökülen hıçkırıkları duymaması için ellerimle dudaklarımı kapattım. Başımı seslerin geldiği yöne çevirdiğimde bir adamı görmüştüm. Uzun boyluydu ve tamamen siyahlara bürünmüştü fakat yüzünü görememiştim.

"Neredesin, küçük kız!? Sıkılmaya başladım! Burada mısın?!" Ağaçların arkasına tek tek bakıyor, peşimi bırakmayacağını açıkça belli ediyordu. Saklandığım ağacın arkasında duramazdım. Ayağa kalkıp tekrar koşmaya başladım. "İşte buldum seni!!"

Koşuyordum. Nereye gittiğimi bilmeden, kimden kaçtığımı bilmeden koşuyordum. Ben her ne kadar hızlı koştuğumu düşünsem de onun büyük adımları benden daha hızlıydı. İleride gördüğüm aydınlıkla içimde bir umut yeşerdi. Belki de birisi beni görüp hayatımı kurtarırdı. Nefes nefese kalmıştım fakat arkama bakmadan koşuyordum.

Yağmur şiddetini arttırırken görüşümü engelliyordu. Ayağım fark edemediğim dala takıldığında balçık kıvamına gelmiş çamurların arasına yuvarlandım. Dizlerimde ve avuç içlerimde hissettiğim acıyla inledim. Oyalanmadan ayağa kalktım ve açık alana koşmaya devam ettim. Karşıma çıkan nehirle ileri gidemeyeceğimi görünce uğradığım hayal kırıklığıyla yerimde donakaldım. Şimdi ne yapmalıydım?

Bakışlarım hızla akan nehirden küçük ellerime kaydı ardından da elbiseme. Çamur içinde kalmama rağmen ellerimi elbiseme silmeye çalıştım. Arkamdan gelen ıslık sesiyle bedenimin sarsıldığını hissettim. Islık sesleri kesildi ardından o boğuk, korkunç sesini duydum.

ZAMBAK-SIRLAR (DÜZENLENİYOR) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin