Gözlerim yepyeni bir Nisan sabahına 'Merhaba.' demişti. Ardından yavaş bir şekilde yatağımda oturup mahmur bir halde etrafıma bakındıktan sonra Dünya'ya geri dönüş yapmıştım. Penceremin perdelerinden, güneş ışıkları sızıyordu, hava güzel olacağa benziyordu. Bu gülümsememi sağlamıştı. Şu Güneş'in verdiği mutluluğu verememişti hayatıma giren zibidiler.
Kaslarımı gerdikten sonra yavaş bir şekilde yatağımdan kalktım. Yatağımın karşısındaki sandalyede akşamdan ayarlamış olduğum kıyafetler vardı. Hızlıca yüzümü yıkamaya gitmiştim. Tam odaya geri dönüyordum ki Asude'nin sesini duydum.
"Hadi uykucu patron! Kahvaltı hazır!" diyordu. Onun benden önce uyandığından emindim. Her zaman öyle olurdu zaten. Bazen Asude'nin uyumadığından şüphe ederdim. Ama bir gün onu uyurken görünce, şüphelerim yok olmuştu.
"Tamam!" dedim gözlerimi devirerek.
Tekrar odaya girip hızlıca ayarladığım kıyafetleri giydim. Sonra ayna başında minik bir krem, göz kalemi, rimel, ve parlatıcıdan oluşan makyaj setimi çıkarıp makyajımı da yaptım. Masaya geldiğimde Asude'nin yine döktürmüş olduğunu gördüm. Asude ise bir elinde tabletle, portakal suyu içiyordu. Ben de karşısına oturup kendime hasından, ağır ağır demlenmiş bir çay doldurdum.
"Bugünkü iş planın nedir Berra?" dedi gözünü tabletinden ayırmadan. İçimden bir pes dedikten sonra ona baktım. Asude de her zamanki şen şakrak gülümsemesi ile bana bakıyordu. Kısa bir an düşündükten sonra konuşmuştum.
"Bazı yayın evleriyle görüşeceğim. Ardından dükkana gelirim."
"İş yerimize demek istedin herhalde. Bizim güzel, iş yerimize." dedi mutlulukla. Sonra tekrar tabletine geri dönüş yaptı. Ben de tabağıma doldurduğum her şeyi afiyetle mideme indirdim. Onunla sözcükler üzerinden tartışmayacaktım. Hele ki sabahın bu saatinde, bunu hiç yapmayacaktım.
"Peki sen ne yapacaksın?" dedim çayımı içerken. O ise tabletini kapatıp kenara koyduktan sonra konuştu.
"Her zamanki şeyler. Sadece bu tatlılar için tedarikçi arayacağım. Korhan bu konuyu halletmemi istemişti."
"Sahi? Bunu Korhanla halletmeniz daha iyi olmaz mı?" dediğimde 'Bunu tabi ki de senden önce düşündüm.' bakışını fırlattı.
"Bu konuda uzman olduğu için Korhan'dan üç seçeneğe indirgemesini söyledim. Sadece Korhan'ın istediği üç firmayla görüşeceğim."
"Anlaşıldı. Sen muhteşemsin gerçekten de." dedim gülerek. Bu sözüm onu da güldürmüştü.
"Ben her zaman muhteşemim Berra." dedi. Evet, kızımız pek bir alçak gönüllüydü. Ama işte herkesin yapısı farklıydı.
İçimden ona gülerken odamdan telefonumun sesi duraklamama neden olmuştu. Ben de kahvaltı keyfime ara verip koşarak odama geçtim. Beni sabah sabah kim arardı? Anlayamıyordum. Telefona baktığımda arayanın Hale olduğunu gördüm.
"Efendim Hale?" dedim şaşkın bir şekilde. İçimden, 'İnşallah önemli bir şey yoktur.' dedim.
"Berra abla öncelikle günaydın." dedi Hale capcanlı bir sesle. Sanırım bu Dünya'da içi ölmüş bir ben vardım. Ya da bilemiyordum. Karşıma güçlü rakipler de çıkabilirdi. Korhan'ın kardeşi Kadir gibi. Her neyse.
"Günaydın canım. Hayırdır? Kötü bir şey yok değil mi? Beni sabahları aramazsın da."
"Bugün dükkanda olacak mısın?" dedi. Hale'nin dükkan dediğinde Asude'nin yüzünde yer alacak ifadesini düşündüğümde ister istemez sırıttım. İyi kızdı işte ama neylersin, takıntılıydı azıcık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kitapçı Dükkanı...
Ficción GeneralHayaller mi? Para mı? Berra'nın tercihi hayallerden yana olsa da, hayatında bazı şeyler hala oturmuş değildir. Mesela gizemli bir adam gibi.. Ayraçların kenar yazılarından bir tanışma... Kitapların sayfalarından doğan bir aşk.. Bir kitapçı dükkanınd...