Bölüm Yirmi Sekiz

86 5 0
                                    

Lale Çetingöz...

Elimdeki kitaplarla otobüste oturuyordum. Günlerden Çarşamba idi. Yani Sevgi'nin kitaplarını götürme günümdü. Bu yüzden öğle zamanı dükkana biraz geç giderdim. Serdar ile tanıştığım günü hatırlamıştım. Elinde çiçeklerle otobüste oturup, en zor gününü yaşarken tanıştığım o güzel insanı hatırladım. Zaten Sevgi'ye gitme nedenim de oydu. Sevgi kitapları çok seviyordu ve kitaplar ona hastalığı unutturan az şeylerden birisiydi. Serdar'ın ricasını kıramamıştım. Ona her hafta iki kitap götürüyordum.

Telefonumun çalmasıyla dikkatim dağılmıştı. Arayan Berra idi. Sevgi'ye gideceğimi biliyordu. Bu yüzden her gidişimde fazladan iki kitap daha veriyordu bana. Dükkanda acil bir şey mi çıkmıştı yoksa?

"Efendim Berra?" dedim

"Lale vardın mı?"

"Hayır otobüsteyim. Ne oldu?"

"İyi bari. Akşam bir işin yok değil mi?"

"Yok da neden ki?"

"Çünkü akşama hep beraber yemeğe çıkacağız. Biliyorsun Besim kardeşini buldu. Bizimle tanıştırmak istiyor."

"Aaa doğru unutmuştum. Ama ben gelmesem. Çok yorgunum." dedim rahatsız bir şekilde pencereden bakarken. Çünkü onu görmek istemiyordum. Hem de Asude ile beraber görmeyi hiç istemiyordum.

Cüneyt olayından sonra Asude ile Korhan çok yakınlaşmışlardı. Her sabah dükkana beraber geliyorlardı. Bazen öğle yemeklerini dışarıda yiyorlardı. Ne zaman Asude'yi sorsam Korhan ile beraberdi. Berra ve diğerleri de konuşmasalar da onlara beraber gözüyle bakıyorlardı. Bu durumun bendeki etkisi epey karmaşıktı. Asude'yi seviyordum. İyi bir kızdı. Cüneyt'in yaptığını kesinlikle hak etmemişti. Ancak, zaman zaman Asude'ye sinir olmaya başlamıştım. Kızıyordum da. Üstelik ikisine de. Sanki buna hakkım varmış gibi.

Yine de sanırım en çok üzülüyordum. Korhan'ın asla bana göstermediği yakınlığı bir başkasında görmekten dolayı üzülüyordum. Kendime üzülüyordum. Yorulduğumu biliyor, yolun sonuna geldiğimi hissediyordum. Beni sevmeyen bir insanı sevmekten yorulmuştum. Tüm umutlarım tükenmiş, geriye kalan bir bahanem de kalmamıştı. Kabul etmem gereken tek bir gerçek vardı artık. O da Korhan'ın asla hayatımda olamayacağı gerçeğiydi. Sonuçta her şeyin bir sonu vardı. Anka bile bir yere kadar doğardı küllerinden. Vazgeçmiştim.Vazgeçmek zorunda kalmıştım. Aklım kalbimi mühürlemişti. Ve ben, onun varlığını unutmaya çalışıyordum.

"Saçmalama Lale. Herkes bir arada olacak. Sen olmazsan olmaz. Besim de gelmeni istiyor." dedi Berra. Kısa bir an sonra da Berra'nın sesi gitmişti. Yeni konuşan kişi ise Besimdi.

"Birileri oyunbozanlık yapıyor galiba. Lale akşam seni de görmek istiyorum." dedi. Bense hafifçe gülerek elimle ağzımı tuttum. Otobüsün içinde ne kadar kahkaha atabilirdim?

"Besim gerçekten yorgunum."

"Lale, lütfen beni daha fazla yalvartma." dedi Besim de. Berra'nın kahkahasını duyabiliyordum. Kabul etmekten başka çarem kalmamıştı. Besim'i de Berra'yı da kırmak istemiyordum.

"Tamam, gelirim. Nerede? Ne zaman?"

"Ha şöyle. Kadir'in restoranında, akşam sekizde. Geliyorsun, sonradan oyunbozanlık yok. Tamam mı?"

"Tamam tamam. Geleceğim."

"Tamam o zaman akşama görüşürüz. Kapatıyorum." dedi ve telefon kapandı.

Bir Kitapçı Dükkanı... Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin