Bölüm 9

283 56 97
                                    

Jungkook

"Öldüm bütün ölümlerle ben şimdiye dek,
Yeniden isterim ölmek bütün ölümleri,
Ağacın ölümünü ölmek tahta tahta,
Taş taş dağın ölümünü,
Toprak ölümünü kumun.
Çıtırdayan yaz otlarının ölümünü yaprak yaprak,
Ve kanlı ve zavallı ölümünü insanoğlunun."

Daha doğmadan evvel, bir annanın kutsal rahmine tohum gibi ekilmeden, bir toprağın altına saklanmadan önce kaderinin yazıldığı gibi sana biçtikleri isminde yazılır derler alnına. Ta gaflet zamanında iliştirilirmiş o birkaç küçük kelime yakana. Aslında bir önemi yoktur insanlar nezdinde sana bahşedilmiş olan adın, çünkü insanlar ismine değil isminin önüne gelecek birkaç düzenbaz sıfatın kulluğuna talip olmayı yeğlerler apansızca. Bir fazlalıktır aslında, ailenin, insanların, yabancıların seni çağırabilmesi için oluşturulmuş harf curcunası, başkalarının düşündüğü gibi seni ayırmaz diğerlerinden, ya da sana bir üstünlük sağlamaz çoktan başkalaşmış varlıkların arasında, sadece yoldaştır yanında kendisine gerek kalmayacağı günün gelip çatmasına değin. Ömrün boyunca üzerine damgalanmış bir belge gibi gezse de peşinde o çok değer vererek koydukları addan çok sıfatlarını taşırsın üzerinde. Bir baba, bir evlat, bir dost, bir beyefendi, bir eş. Oysa ne heyecanlı bekleyişle verilmişti sana o isim, belki saygıdeğer bir zatın adını ya da şehirlere nam salmış bir savaşçının korkusuzluğunu taşıyordu harflerinin arasında. Belki de sıradan birkaç kelimenin bütünleşmesi olarak bahşedilmişti zatına. Doğumundan çocukluğuna, çocukluğundan gençliğine, gençliğinden yetişkinliğine, yetişkinliğinden yaşlılığına ve son durak ölümünün kapısına kadar sen değişsen de o değişmeden eşlik ediyordu işte yanında.

Bir addı, bir addı işte doğduğumuzda bize bir kimlik, bir meşgale, bir varlık sıfatı oluşturmak üzere üzerimize takıştırılan, oysa öldüğümüzde, o yaslı gecenin koynunda gözyaşlarıyla yıkanırken bedenimiz kimse, hiç kimse o senelerini geçirdiğin insanların dudakları seni çağırmak için kullandığı birkaç anlamsız kelimeyi hatırlamayacaktı, adın yerine meftun diyeceklerdi artık duymaktan yoksun bedenine. Oysa en ağırı bir numara takıştırılacaktı beyaz örtünün yakasına. O kadar değersiz bir numaraya sahip olacaktın ki senin gibi huzura ermeyi bekleyen cesetlerin arasında. En son geldiğin yer olacak olan bir avuç toprağının başına bir mermerle sabitlemiş olacaktı görevini yerine getirmiş olan yoldaşın. Bir yabancı olarak kalacaktın işte böylece dünyaya, adının da artık sana yabancı olmayı seçtiği gibi. Şimdi yanımda oturan adını öğrendiğim halde bende ki yeri hep yabancı olarak kalacak şahsiyete döndüm. Ben onu çoktan bir isimden çok sıfatın kollarına emanet etmiştim ama haberi yoktu, olmayacaktı da.

Saymayı bıraktığım, bir birinin peşinde ebelemece oynayan günlere inat bir gün bile adını öğrenme zahmetine girmemiş olduğum bu zatın bundan ne kadar kederlenmiş olabileceğini düştü zihnimin derinliklerine o an. Benim üzerimize bir kulp olarak takılmış isimlere karşı bir değer yargım olmasa da onun olabilirdi, hem kim sevmezdi ki kendisine özel hissettiren sanki sadece kendi şahsına münhasır olarak verildiğini düşündüğü ismiyle kendine hitap edilmesini, büyük bir erdem ve meşgalenin sembolüydü bu durum, ama umuyordum ki aylardır kendisine sarf etmiş bulunduğum onca ağır cümleye karşın bir kırılma emaresi göstermeyen düşünceleri bu nezaketsiz davranışım karşısında da aynı kaale almama özeni gösterebilirlerdi.

- Taehyung oğlum.

- Buyrun efendim.

Dudakları hazır bir komuta geçmiş gibi babama cevap verme nezaketini gösterirken gözleri ise almış olduğu başka bir komutun sert emriyle üzerimde dolaşıyordu. Sanki bir anlığına gözleri odaklarını kaybetse onlara eve döndüğünde en büyük cezayı verecek gibiydi davranışlarının netliği.

ALIENA (Taekook)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin