Bölüm 36

167 23 5
                                    

Jungkook

Nasıl çarparsa var gücüyle karayel

Durgunluğa suskunluğu son diye

Öyle çarpar aşkına başkaldırışım

Öyle çarpar öyle ses verir acılı

Yalnız seni der, yalnız seni, yalnız seni, yalnız...


"Eğer elin ya da ayağın günah işlemine neden olursa onu kesip at. Tek el, tek ayakla yaşama kavuşman iki elle, iki ayakla sönmez ateşe atılmandan iyidir. Eğer gözün günah işlemine neden olursa, onu çıkar at. Tek gözle yaşama kavuşman iki gözde cehennem ateşine atılmandan iyidir." (Matta 17,18)

Ne zaman günahkar olurduk, ya da kafir. Bilmem. Benim verebileceğim cevaplar eminim ki hep yetersiz kalacak. Gerçi ne zaman tam imanlı bir kul olunur deseniz ona da cevap veremem. Yetersiz olan kulluğum yetmezmiş gibi bir de bazı şeyleri anlamlamaya gücü yetmeyen yetersiz bir akıl taşıyorum beynimin içinde.

Hiçbir zaman imanlı bir kul olmadığımı kabul ediyorum çünkü Tanrının kapısını sadece zora düştüğümde çalan bir mahlukat olmuştum ben hep. Zor durumda kalmadığım sürece odamdaki incilin ilk birkaç sayfasını okumakla yetinen, Pazar günleri birkaç saatliğine de olsa vakit öldürmek için kiliseye giden bir aciz. Belki de bu yüzden, yaptığım saygısızlıklardan ötürü Tanrıyla aram hep kötüydü. Şimdi Tanrıyı suçlamam gerek değil mi yaşadıklarımdan ötürü ama hayır ne haddime. Böyle biri olmayı ben istedim. Tanrıyı ailemden bile daha uzak tutarken kendime şimdi ona yalvarmak beni böylece bırakıp gitmiş yabancıyı ondan istemek ne kadar acınası ve gülünç olurdu. Dudaklarımda istemsiz bir gülüş peyda olduğunda dayanamamış kendi kendime kurduğum cümleyle sinirli sesli bir gülüşü patlatıvermiştim.

Kutsal kitapları taşan bir kafirliğin var Jeon jungkook.

Sürekli yabancının sesi yankılıyordu zihnimin içinde "sen ve Tanrın Jungkook." Ben ve Tanrım mı? Ben kimim Tanrı kim, bilmiyorum işte. Hangimiz gerçeğiz hangimiz yalan. Varlığım beynime yalanlığını bas bas bağırırken biliyordum ki deliriyorum. Küçük çaplı bir delirme krizi. Ah, zihnine hükmedemeyen jungkook ne kadar zavallısın!

Diz çökmüş olduğum yerden doğrulmuştum. Sahi ne kadar olmuştu yağmurun altında üzerimden sağa sola çakan şimşeklerin sesini dinleyeli. Önünde tam bir atış mesafede dahi iyi olamayacak kadar mükemmel bir hedef iken uzağımdan yakanımdan geçmeyen şimşek...

Doğrulduğumda ilk yapmak istediğim ellerimi üzerime silmek olmuştu lakin avuçlarımı kendime çevirdiğimde görmüştüm ne kadar da parlak ve tertemizler, dünün günahı bugün tamamıyla yıkanıyordu.

Yalnız, çaresiz mutsuz bir adamın yapabileceği tek eylemi gerçekleştirme kararını alarak adımlamıştım. Ne eve dönebilecek mecalim vardı ne de yabancıyla yüzleşebilecek halim. Şimdi gitsem ona beni dinler miydi? Dinlemezdi değil mi? Cennetten kovulan şeytandan daha aşağı bir vasfa düştüğüm gözlerinde kinini, ona yaşattığım hayal kırıklarını görmeye dayanamazdım, işte bu yüzden ikimize de zaman tanımak istemiştim ya da sadece ona lakin özlemiştim işte. Özleminde bir derecesi olur mu bilmeden en saf en temiz özlemimi duyuyordum kendisine. Yüreğimde dillenip konuşan hasret çoğaldıkça eş değer acım da çoğalmıştı bu yüzden daha hızlı yürümeye başlamış en sonunda kendimi boş sokakların duvarlarında yankılanan bir ses olarak buluvermiştim.

O kadar çok yürümüştüm ki sabahı geceye katık etmiş güneşi ayın altında ezmiştim. Birkaç adım sonra durdum, yüreğimdeki ağrı bitmiş olmalıydı. Canıma kast eden nefesim hırıltılarla ciğerlerimi yırtarken oluşan ağrının sadece kendimi zorladığından olduğunu düşünmekle avunmaya çalışıyordum ki tüm bedenim fonksiyonlarını eski haline döndürdüğünde gördüm ki yüreğimi ışıklandıran ağrı artmak yerine çoğalmış sanki böyle bir kurt sürüsü gibi tüm etlerimi kemiriyor beni halsiz bırakıyordu. Düzene girmiş nefeslerime dahi çökmüş olan ağır yüklü kara bulutları kaldırmak adına soluma dönmüş önümdeki duvara ardı ardına sert tekmeler atmıştım belki canım yanarsa acım dinerdi. Gözlerim dolmaya başladığında derin bir nefes almış sırtımı duvara dayayarak yere kaymıştım. Bugün ağlayabildiğim ilk andı şu an, ama ayaklarım acıdığından ağlamıyordum ki yüreğim acıdığından ağlıyordum.

ALIENA (Taekook)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin