49

7.4K 471 62
                                        

Kevinden

Gözlerimden akmak isteyen yaşlara izin verdim. Bugün her şeyin biteceği gündü. Biliyordum işte, elbette gelecekti bu gün ama gelmesini hiç istememiştim. 

Şu bir hafta o kadar güzeldi ki. Gökayla bir sürü şey yapmış, eğlenceli ve dolu dolu zaman geçirmiştik. Ama bitmişti işte. Beş saat sonra uçağım vardı. İngiltereye, evime gidecektim. Mutlu olmam gerekmez miydi?

Ne kadar kendimi geri tutup ona bağlanmamaya çalışsam da bağlanmıştım işte. Bir ayda Gökay benim her şeyim olmuştu. Ama bitecekti işte. 

Her rüya gibi sonu gelecekti bu rüyanın da ve ben uyanacaktım. Hayatıma kaldığım yerden Gökaysız devam edecektim.

Dış kapının açılma sesiyle hemen gözyaşlarımı sildim ve toparlandım. Gökay ağladığımı görürse kızardı.

''Bebeğim.'' 

''Salondayım.'' dedim ağladığım için boğuk çıkan sesimle.  

Gökay salonun kapısında görününce gülümsedim. Kaşlarını çatarak yanıma geldi. Anlamıştı işte ağladığımı.

''Ağladın mı sen?'' dedi yüzümü avuçlarının arasına almadan hemen önce. Gözyaşlarım sanki bunu bekliyormuş gibi tekrar akmaya başlamıştı. 

''Yapma ama bebeğim, niye ağlıyorsun?'' dedi her bir akan gözyaşımı yanağımı okşayarak silerken. Konuşmak istemiyordum. Ki konuşsam ne diyecektim. Gitmeye can attığım ülkeme gidiyorum ve senden ayrılacağım için ağlıyorum mu diyecektim.

''Kevin, kurban olurum o yaşlarını ağlama boncuk gözlüm.'' ağzımdan kaçan hıçkırığa engel olamamıştım. Başımı Gökayın boynuna gömerek daha şiddetli ağlamaya başladım.

Gökay elini sırtıma koymuş, nazikçe okşuyor ve beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Hıçkırıklarım yerini iç çekişlere bırakınca Gökay beni kendinden uzaklaştırmaya çalışsa da izin vermemiş ve daha çok sokulmuştum boynuna. 

''Hadi anlat bakayım boncuk gözlüm.'' elini belime koymuş ve beni kucağına çekmişti. İtiraz etmeden kucağına oturmuş ve sanki mümkünmüş gibi daha fazla sokuldum boynuna.

''Ayrilacağiz.'' dedim kısık sesimle. 

''Ayrılmayacağız.'' diye düzeltti beni.

''Ayrilacağiz işte. Gideceğim ben bugün ve ayrilacağiz.'' gözlerim tekrar dolmuştu. İstemiyordum ben ayrılmak.

''Boncuk gözlüm, evet gideceksin bugün ama ayrılmayacağız. Sence ben seni bırakır mıyım?'' 

''Birakmazsin de mi?'' dedim kısık çıkan sesimle. Boynuma dudaklarını bastırmış ve ''Bırakmam tabi.'' demişti.

Aklıma gelen şey tekrar gözlerimi doldurmaya yetmişti. ''Bugün ayrilmazsak da başka zaman ayrilacağiz. Uzaktan ilişki olacak bizimki. Ya sikilirsan benden.'' 

''Sen bunun için mi ağladım boncuk gözlüm. Ben senden nasıl sıkılayım. Bir ömür dibimde dursan, her şeyimizi beraber yapsak.. Anladın sen ne demek istediğimi.'' sonlara doğru muzip bir sesle konuşmuştu. Vücudumdaki bütün kan yanaklarıma hücum etmişti.

''Neyse işte, sürekli yan yana bile olsak asla sıkılmam senden.'' burnumu çekerek başımı boynundan kaldırdım. İçime bir itfaiyedeki su kadar su serpilmişti. 

''Şu gözlerine bak, kıpkırmızı olmuş.'' 

''Çirkin mi gözüküyor benim gözler?''

''Sikeyim, ağlasan bile o kadar mükemmel görünüyorlar ki.'' Gökay gözlerimi izlerken ağzımdan kaçan küçük kıkırtıyla irkilmiş ve bu seferde gözlerinin odağı dudağım olmuştu. 

''Kevin..''

''Hıı..'' dedim benimde gözlerim onun dolgun dudaklarına kaymadan hemen önce.

''Çikolata yiyebilir miyim?'' diye sordu. Bu dizim dilimizde 'Seni öpebilir miyim?' demekti. 

''Yiyebilirsin.'' Hipnotize olmuş gibiydim. Gökay beni sürekli etkisi altına alıyordu. 

Bir elini yanağıma, öbür elini de enseme atarak yüzümü kendine yaklaştırdı. Dudakları dudaklarıma değdiğinde zaman dursun istedim. Hiç ayrılmayalım istedim.

Dudaklarımı aralayarak öpmesine izin verdim. Alt dudağımı dudaklarının arasına alarak emdi. Çikolata tadını almış olmalı ki mırıltılar çıkarmaya başladı. Bu mırıltılar bende gülme isteği uyandırsa da gülmemiştim.

Dudaklarımı mırıltılar çıkararak emen oğlanın saçlarına ellerimi atarak karıştırdım.

''Sevgili olur musun boncuk gözlüm.'' dudaklarımdan ayrılır ayrılmaz dudaklarının arasından çıkan kelimeler beni kalp krizi eşiğine sürüklemişti. 

''Olurum..'' dedim, dudaklarımı dudaklarının üstüne bastırmadan hemen önce. Artık Gökay benim sevgilimdi. Kıskanın bıçislar..

----------------

Gözlerim dolu dolu karşımdaki oğlana bakıyordum. Ne kadar sulu gözlü olmuştum bugün böyle. 

Uçak saatim gelmişti. Aynı zamanda da ayrılık vakti.

''Gökay, sen beni ara sürekli tamam?'' dedim dudaklarımı büzerek.

''Büzme dudaklarını şöyle Kevin, herkesin içinde tutar öperim seni.'' dedi gözlerini büzülmüş olan dudaklarımdan zorla ayırarak.

Dudaklarımı düzelterek kollarımı Gökaya doladım. O erkeksi kokusunu derince içime çektim. Kim bilir bu kokuyu tekrar ne zaman koklayabilecektim.

Saçlarıma dudaklarını bastırarak kollarını belime doladı. ''Özleyecek ben seni.''

''Özlemene fırsat vermeyeceğim boncuğum.''

''Duymadi ben seni, bir daha söyle.'' 

''Bende seni çok özleyeceğim boncuk gözlüm. Hadi uçağın kaçacak tekrar.'' 

Kollarımı bedeninden ayırarak son kez dolu gözlerimle Gökaya baktım ve uçağa doğru ilerledim. Eğer arkamı dönüp tekrar bakarsam gidemezdim. Gökayı bırakamazdım.

Yerime oturarak küçük camdan Gökayın olduğu yere baktım. Yoktu. Gitmişti..

------------------

Selam çukalatarım.. Nasıldı bölüm, beğendiniz mi? Burada bıraktığım için sakın bana sövmeyin. Harika fikirlerim var. Neyse hepinize kocaman öpçük :**

Fikirleri alayım..

Gökkuşağını ve Beren reisi sevin..

Röntgenci bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin