Medya - Karşısında ona bıcır bıcır bir şeyler anlatan Kevini izleyen Götay (:
Kevinden devamkee
Akşam İngiltereye gideceğim için otelden çıkış yapmış ve Barış çağırdığı için onlara gelmiştim. Çünkü tek başıma sıkılıyordum. Bu bir hafta boyunca Gökay sürekli mesaj atmış ve bir kerede görmeye gelmişti.
Şimdi ne yapıyordu bilmiyorum. Bugün sadece nerede olduğumu sormuştu. Barınlara geleceğimi söyledikten sonrada bir şey yazmamıştı.
Açıkçası gitmeden önce onu görmek istiyordum. Son kez..
''Ne düşünüyorsun öyle kara kara.'' dedi Barış bıçağın ucundaki elmayı bana uzatırken. Elmayı alıp küçük küçük yemeye başladım. Ege, Deniz ve Barın okula gittiği için biz Barışla baş başa kalmıştık. Barışın sınıf öğretmenliği okuduğunu öğrenmiştim. Çocuklarla ilgilenmeyi onlara bir şey öğretmeyi seviyor olmalıydı.
Uzattığı elmayı alarak ''Öyle sudan havadan düşünüyor ben. Kara kara düşünmek ne demek hem?''
''Boş ver sen onu minnoş.'' elindeki elmayı doğrarken birden aklına bir şey gelmiş olacak ki heyecanla kafasını kaldırıp ''Aşık mı oldun yoksa sen?'' dedi.
''Hoşlaniyor galiba ben ondan.'' gözleri parlayarak elindeki elmayı ve bıçağı tabağa koyarak kenara iteledi. ''Anlat bakayım sen abine.''
Abi mi? Senden büyük olmam dışında sorun yok barış.
''Senden büyük ben?'' dedim kaşlarımı hava kaldırarak. ''Önemli olan şimdi bu mu Kevin? Boş ver sen onu. Anlat bakayım.''
''Nasil anlatacak ben bilmiyorum. Sadece onun yaninda mutlu oluyor ve hep onunla olmak istiyor ben. Böyle kalbim çok hizli atiyor. Nasil deniyordu ona. Ha karnimda sinekler uçuşuyo.''
''Sen abayı çoktan yakmışsın be minnoşum. Ayrıca sinek değil kelebek o.'' dedi gülerek.
''Ben yakmadi bir şey.'' dedim hızlıca. ''O bir deyim minnoşum. Aşık olmuşsun çoktan demek istedim.''
Olmamalıydım. Bugün gidiyordum ben. Ne yapacaktım?
Onu bir daha görebilir miydim acaba?
Sesini duyabilir miydim ya da?
Ne yapacaktım ben?
''Kim peki bu şanslı kişi?'' dedi tekrar elma ve bıçağı eline alarak. ''Hani sizin üst katlarda oturuyo. Böyle kahverengi saçlari ve ayni renk gözleri var. Uzun boylu ve kasli birazcik da.'' gözlerini kocaman açarak ''Oha Gökay abiden mi bahsediyorsun?'' dedi şaşırdığı için yüksek sesle.
''Evet ondan bahsediyor ben.'' dedim yüzüne bakarken. ''Oha Gökay abi gaymiymiş.'' dedi hayretle. Neden şaşırıyordu ki bu kadar. ''Neden şaşiriyor sen bu kadar?''
''Hiç gelmezdi aklıma gay olacağı. Hem boş ver onu. Peki Gökay abi senden hoşlanıyor mu?'' başımı ellerime indirdim. Gergin olduğum zaman hep ellerimi birbirine sımsıkı kenetlerdim ve şuanda ellerim benden bağımsız olarak birbirine kenetlenmişti.
''Hoşlaniyor galiba. Bilmiyor ben.''
''Asma suratını minnoşum.'' elindeki elmayı ağzıma sokup ''Elma ye.'' dedi. Gülerek ağzıma birazını soktuğu elmayı çıkarıp küçük bir ısırık aldım.
Masanın üstündeki telefonumdan gelen bildirim sesiyle elime aldım.
Götay: Yukarı, benim eve gelsene.
Götay: Seni göreyim.
Kevin: Bilmiyorum ki senin evini.
Götay: Sen çık yukarı ben kapıda bekleyeceğim seni.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Röntgenci bxb
Roman pour AdolescentsBilinmeyen numara: Seni gördüm, beğendim.. Bilinmeyen numara: Dedim ki kendi kendime neden sevmeyeyim. Bilinmeyen numara: Ve sevdim gitti..