episode: 8

1.5K 177 150
                                    

"Yang Jeongin, bir saniye bakar mısın?"

Mutfağın kenarında jelibon aşeren Jeongin bize masum masum baktı ve gözlerini kırpıştırdı.

"Efendim.. Hyunjin ve Felix."

Hyunjin, Jeongin'in bileğini tuttu ve onu yönlendirmeye başladı. Arkalarından onlara bakarken gözlerim Jeongin'in bileğinde dolanıyordu. İçimde bir acıyla karışık sinir vardı.

"Müdürün odası mı burası yasak alan ama-"

Hyunjin elini dudaklarına koyarak susmasını işaret etti.

İstemsizce bu sefer kaşlarımı çatmıştım, ortada dönen olay şu an sinirimi bozmaya başlamıştı.

"Bunun ben de Felix de farkındayız ama adam bizim burayı araştırmamızı düpedüz istedi. Dosya alanlar veya burada olacak dağınıklık için ne kadar az insan olsak o kadar iyi olur, anlatabiliyor muyum?"

Jeongin başını olumlu anlamda salladı ve bileğini çekiştirip Hyunjin'den ayrıldı. Bunu yapması ile içime su serpilmiş gibi hissettim. Çattığım kaşlarımı serbest bırakınca kafamda oluşan baş ağrısı da gitmişti.

"Benim bu konu ile olan alakam ne peki?"

Hyunjin sırıttı ve kendini arkasındaki tekerli sandalyeye attı, bu sayede birkaç santim geri ilerledi. Şans eseri ilerlediği yerde olan klasörü aldı ve ona işaret etti.

"Bunlar bizim ve bu okul ile alakalı bilgilerin bulunduğu sırlar. Bunu çözmek için dahasına ihtiyacımız var ama bazıları yazılımlar sayesinde korunuyor. Onları kırmana ihtiyacımız var."

Jeongin olumlu anlamda başını salladı ve elini mavi saçlarına daldırdı.

"Sadece bir şartım olacak..."

Ona kaşlarımı çatmış "Bu durumda nasıl şart diyebilirsin?" diye kızdım. O da bu tepkimi beklememiş olmalı ki birkaç saniye korktuğunu görmüştüm gözlerinde. Sonra hemen kendine geldi ve boğazını temizledi.

"Bitirmeme izin verseydin keşke. Chan'e de demek istiyorum. Aranızda en çok ona güveniyorum ve yakın hissediyorum. O olmazsa kendimi iyi ve rahat hissedemem. Kendim için bu olayda onun olmasına ihtiyacım var ayrıca kuralları çiğnemeyecek birisi olduğunu siz de benim gibi biliyorsunuz. İlk okul günü geç geldi diye Felix'e çok kızdığını hatırlıyorsunuzdur."

Hyunjin ile birkaç saniye imalı bakışmalar geçirmiştik, ikimizin de aklına bilgisayar odasında geçen konuşma döndüğüne emindim. Chan'e taktığım lakap onu baya eğlendiriyordu.

"Tamam, kabul. Chan'e hemen bir mesaj yazar mısın? Laptobumu da yanında getirmesini söyle."

Jeongin memnun bir şekilde gülümsedi ve hemen buranın bize verdiği haberleşme telefonuna bir şeyler yazmaya başladı.

Klasöre bakan Hyunjin'in yanına adımladım ve onunla birlikte orda yazanları okumaya başladım.

"Aa, Shell falcı mıydı?"

Ona tepkimi verdiğimde başını salladı ve bana baktı. Ben de ona baktığımda gözlerini kaçırdı.

"Vanilya gibi kokuyorsun, biraz da lavanta kokusu aldım."

Dedikleriyle gözüm büyümüş ve heyecanlanmıştı.

"Bunu demeni beklemiyordum ve doğru koku aldın. Lavantayı nasıl aldın onu algılayamadım sadece, duş jelim lavantalı."

Hyunjin gülümsedi ve omuzlarını silkti.

"Belki senin gibi belli olmayan yeteneğimin bununla bir alakası vardır."

Ona başımı salladım ve bize yüzünü tamamen çizgi yapmış (-___-) yapmış Jeongin'e döndük.

Ona başımı salladım ve bize yüzünü tamamen çizgi yapmış (-___-) yapmış Jeongin'e döndük

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Aile var burada, gidip yapacağınız şeyleri benden uzakta yapın."

"Bir şey yapmıyoruz."

Dediğime tepki olarak Jeongin gözlerini kısmış başını biraz geriye itmişti.

"Hmmm, beni inandırmanız zor ama sessiz kalabilirim herkese karşı. Yani sanırım."

Jeongin'in piç gibi gülümsedi ve bize imalı olarak bakmaya devam etti. Ona gözlerimi devirdim ve bakışlarım klasöre geri döndü.

"Müdür odasının yasak olduğunu bile bile gelen enayileri buradan almak için geldim ama Jeongin olayı telefonda açıkladı. Bu yüzden anlatın bakalım."

Chan sonunda gelmişti ve bilgisayar çantasını Jeongin'e uzattı. Jeongin çantanın ön kısmından bir flash çıkardı.

"Şimdi bu flash çok güçlü bir virüstür ama böylesine bir yerin güvenlik sistemini ele alacaksak bu çok zor bir şeydir. Bu yüzden bana zaman vermeniz lazım çocuklar."

Jeongin ne yaptığını bilir gibi bir kablo çıkardı ve bir yanına aygıta, bir yanını laptobuna bağladı. Bilgisayarını bir araç gibi kullanarak aygıta aktarmaya çalışsa da bir işe yaradığı söylenemezdi.

Jeongin bir anlık gülümsedi ve indirme çubuğu olduğunu gördük.

"Virüsümü biraz geliştirdim ama birazdan hemen elde edilenleri almam ve çıkarmam gerekecek. Aygıtta benim virüsümün yirmi katı bir virüs bulunmakta, çok tehlikeli yani."

Jeongin hemen kabloyu çekip elde ettiği bilgileri indirdi. %1'lik de olsa bilgimiz olmuştu.

"İki resim indirmiş."

Jeongin hemen resmi indirdiğinde hepimizin boş levhaları(beyin) ağrımıştı ve başımız dönmeye başlamıştı.

Resimde sınıftaydık.

Ben ve Hyunjin aynı sırada oturuyorduk ve ellerimiz birbirine kenetlemişti. Onunla bu kadar yakın bir anım olduğunu hatırlamıyorum, olsa da neden el eleydik? Mantıklı bir açıklaması bile yoktu.

Hyunjin'le kısa bir süre bakıştık, bana şaşkınlıkla bakarken dudaklarını çizgi yaptı ve bir şey demeden önüne döndü.

Hepimizin hafızası birer boş levhaydı öğrenilmesi gereken çok fazla bilgilerden eksiktik. Bildiklerimizi doğurtmamız gerekti, tıpkı bir bebeği doğurtmaya yardım eden ebe gibi.

<<♡

Sokrates'in en sevdiğim filozof olduğunu belli etmemeliyim...


Secret Secret » Hyunlix✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin