episode: 2

2K 208 154
                                    

Herkes duyduğu şeyle kafasından vurulmuşa dönmüştü, bazılarıysa şoku hâlâ atlatamamıştı.

Ne demek birbirimizi öldürmeye çalışacaktık.

Güven.

Kime güveneceğim, insanlar güvenilmeye değer miydi? Kesinlikle, hayır. İnsanlar en ufak bir şeyde birbirini satmaya meyinli kişiliklere sahiptir. Kesinlikle güvenilmez.

"Felix..."

Adımı duymamla çatmış olduğum kaşlarımı serbest bıraktım. Eliza bana gözü dolu bir şekilde bakarken onun beline elimi sardım ve moral vermek için gülümsedim.

"Buradan başka yollarla kurtulacağız."

Eliza'nın yanakları pembeleşmişti ve gülümsemeye başlamıştı.

"Kurtulalım."

Etrafa baktığımda herkes birbirinden uzaklaşmıştı.

"Herkes bana baksın buradan kurtulmak için beraber çalışmalıyız."

Angry kuş konuşmaya başladığında herkes ona dikkatini vermişti.

"Sana nasıl güvenebilirim? Sorumun cevabı basit, güvenemem."

Tatlı yüze sahip olan çocuk -Minho- 01 numara olan Chris'e karşı çıkmıştı.

"Benim adım Lee Minho, önemli Lee şirketinin son varisiyim. Bu saçmalıklarla uğraşamam beni buradan hemen çıkartın."

"Sadece sen değil hepimizin yapması gereken şeyler var." Jisung elini saçlarına götürdü biraz kaşıdı, "Her ne kadar ne yapmamız gerektiği hatırlamasak da yapmamız gereken şeyler var hepimizin." dedi.

"Ben burada olmak istemiyorum."

Mavi saçlı olan Jeongin olduğu yerde çömeldi ve kollarını etrafına sardı.

"Ağlamak yok."

Chris ağlayan çocuğun yanına gitti sıkıca onu kolları arasına aldı. Çocuğun kulağına bir şeyler dedikten kendisine gelmesini sağlamıştı. Chris onu ayağa kaldırmış omzuna iki kere dokundu. Çocuk ona memnun gözlerle baktıktan sonra Chan elini birbirine çarptı ve dikkati çekmeye çalıştı.

"Buradan kurtulmak istiyorsak beraber çalışmalıyız!"

"Hah, demesi çok kolay. Nasıl kurtulacağız Bay Lider? Sahiden senin lider olduğunu kim söyledi? Sana güvenmiyorum, bu kadar insanları örgütlemeye hiç ama hiç güvenmiyorum."

Minho kendini bilmiş bir şekilde alay ederek Angry kuşa bunları diyordu. Chan, Minho'nun önüne yürümüştü.

"Senin sorunun ne? Huzursuzluk çıkarıp duruyorsun. Şu an neredeyse herkes mental olarak berbat farkındaysan."

"Ne yapabilirim?"

Minho da arayı kapatınca sanki birbirlerini her an dövecek gibiydiler. Jisung ikisinin önüne geçmişti ve Minho'yu tutarak geriye doğru yönlendiriyordu.

"Kavga etmeyin."

Changbin sadece elini bizim kızgın kuşun omzuna koymuştu. Onu bakışlarıyla rahatlatmaya çalışıyor gibi görünüyordu.

"Onun sorunu ne? Neden huzursuzluk yapıyor bu kadar? Chris sadece hepimizin iyi olmasını istiyor."

Eliza, Minho'yu yargılar bir şekilde bakmaya başlamıştı.

"Gergin. Eminim aramızdaki en gergin insan odur. Varis ama nerede olduğunu bile bilmediği bir okulda mahsur kaldı, şu an onun şirketinin başına geçmesi için eğitim alması gerekiyordu."

İnsanları çok iyi okuyabiliyordum, haklarında bilgi bilmeme gerek yoktu. Bir kişinin bir bakışı bile aslında karakterini ele verebildi.

"Anlıyorum."

Eliza'ya dediklerim mantıklı gelmiş olmalı ki başını aşağı yukarı salladı.

Kasvetli ortamın ardından herkes sessizlik içine düşmüştü, kimseden bir çıt bile çıkmıyordu. On iki numara Hwang Hyunjin ayağa kalkmıştı ve kapıya doğru ilerliyordu.

"Sen nereye gidiyorsun?"

Merakıma karşı gelemeyip hemen atılmıştım, birkaç kişinin dikkatini şimdi çektiğime eminim. Laf atana kadar hep izleyici konumundaydım.

"Odalarımız olduğunu söyledi, odalarımıza bakmak için gidiyordum. Sonrasında açık olan diğer odalara bakacağım. Birlikte çalışmak için söylediğiniz o sözlerin hepsi boşuna olsun istemiyorsanız kendinizi hemen hazırlayın."

Verdiği nasihatla kapıyı açmıştı, arkasına dönüp son kez bana ve etrafa baktı

"Bu arada ben yalnız çalışıyorum ama bildiğim ve bulduğum bazı bilgileri sizinle de paylaşacağım. Hepinize kolay gelsin."

Başka bir kelime etmeden salondan çıkmıştı. Sesi ve konuşması neden bilmiyorum ama çok dikkat çekici güzelliğe sahipti. Diksiyonunu çok iyi kullanıyor, jestleriyle beraber kendini güzel anlatabilen birisine benziyordu.

"Herkes kendi kafasında, her ne kadar birlikte olalım desek de."

Eliza yine homurdanmıştı, onun bu homurdanmasına kaba olmamak için gülmekle yetinmiştim.

Hyunjin'in ardından hepimiz kalktık ve odalarımızın olduğu üçüncü kata doğru ilerledik. Kendi resmimin olduğu odanın yanındaki kart koyulan yerden kartımı aldım.

Lee Yongbok Felix

Yaş: 18
Boy: 1,71
Sınıf: 3-2

Sınıf mı?

Bir şeyler hatırlamaya çalışsam da lise anılarım hakkında bir şey hatırlamıyorum bile. Bu durum daha da canımı sıkmaya başlamıştı. Bir şeyler vardı, beynimin içinde, anılarımın içinde... ama hatırlayamıyorum. Bu sadece sinirimi bozmaya başlayan bir lanet durumdu.

"Aah dostum odalarımız yan yana."

Han Jisung bana bakıp gülümsemeye başlamıştı. enerji alıyorum. Hem de çocuk veya melek kadar güzel bir enerji. Bu hislerimde asla yanılmazdım.

"Evet, memnun oldum. Ben Yongbok."

Elimi ona dostça uzattığımda elimi sıktı.

"Ben de çok memnun oldum Yongbok, umarım güzel anlaşırız."

Ona içten gülümsedim.

"Umarım, sonuçta beraber çalışıp buradan bir gün çıkacağız."

<<♡

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

<<♡

İkinci bölümü de paylaştımbu kitaba başlamadan önce çok hevesliydim ki 15. Bölüme kadar şimdiden yazdım ama taslakta 3 kitap daha var, (o anlık olarak 2 kitabım vardı, şimdi yayımlananlarla 6 kitap🙂) onlar için de düşünürken buna vakit bulamıyorum... Ama bundan sonra yeni bir bölüm saha yazacağımヽ(^。^)丿

Umarım beğenirsiniz, hepinize kocaman chanie's hug💙💙

Secret Secret » Hyunlix✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin