episode: 10

1.4K 168 286
                                    

Eskiden izlediğim bir animede bir öğretmen şunu demişti. Hepimiz birer yaşam mücadelesi içindeydik, kendimizi kurtarmak için elimizden ne geliyorsa yapıyorduk. O dediğim öğretmene de üç bilemedim dört hamster verilmişti.

Bu hamsterları içi dolu olan kovaya koydu ve onları içine bıraktı. Hayvanlar boğularak ölürken sadece bir tanesi hayatta kalabilmişti. O da yüzeyde ölü yüzen başka bir hamsterın üstüne çıkmış kovanın kenarına tutunarak hayatta kalabilmişti.

Öğretmen düşündü demek ki dünya böyle bir yer, o zaman hazları ve yaşamda aktif olabilmek için birilerini kullanmalı hatta öldürmeliydi.

Bu düşünceye ne kadar katılırsınız?

Bana soracak olursanız doğru olan bir yeri bile yok. Aksine herkes kendi bencilliklerinden ödün verip birleşse bu senaryolara gerek kalmaz bile.

Dünya kendini eşitlenmeli, iyi insanlar olduğu gibi kötü insanlar da olmalıydı peki, bir insanı iyi ya da kötü yapan şey neydi?

Bunu bir sonraki konuşmalarda yine tartışabiliriz, sanırım.

"Hyunjin."

Eun Ha'nın odasına bakarken hiç şüpheli bir şey bulamıyorduk. Bu seferki kişi kesinlikle daha da dikkatliydi galiba. Odasında kendinden izler bile bırakmamıştı.

Ona burada bir şey bulamayız, der gibi baktığımda bakışımı anladı ve başını aşağıya ve yukarıya salladı.

"Haklısın, burada bir şey bulamayız galiba."

Seungmin düşünceli duruyordu elimi onun omzuna koyar koymaz hemen titremişti, yavru köpek gibi bana bakarken boğazımı temizledim ve konuşmaya başladım.

"Burada bir şey yok gibi mutfağa inelim mi?"

Seungmin başını aşağıya ve yukarıya salladığında ilerlemeye devam ettik. Mutfak birinci koridorda bulunuyordu, en sağ ikili kapının bulunduğu yerdi.

Eun ha'nın cansız bedeni etrafında toplanmış kalabalık ona sessizce bakıyordu.

"İnanmıyorum, gerçekten."

Sanki ilk defa ceset görmüş gibi hissediyordum. Kalbimin atışı sıklaşmış kendimi boğuluyor gibi hissediyordum, Hyunjin yine ifadesiz bir şekilde bakıyordu. Onun bu bakışının altında yatan hüznü görebiliyordum gözlerinde sanki.

Hyunjin şeffaf eldivenlerden birisini çıkarmış cesede yaklaştı.

"Onu incelememde bir sorun var mı?"

Herkesin yüzüne baktığımda sorun yok derecesinde kafalarını sallamışlardı. Hyunjin yan duran cesedi düz hale getirdi ve yavaşça açık olan gözlerini kapattı.

Önce kafasına hiç darbe almış mı diye bakarken bana döndü.

"Felix not defterime şunu yazar mısın?"

Bana seslenmesi ile hemen cebindeki not defterini ve kalemi aldım.

"Kafasına iki;- yok üç tane darbe almış ama beyninin hayat fonsksiyonlarının olduğu yerlerden değil. Ölümüne neden olan bu darbeler değil."

Demek ki elimizde bir sopa vardı.

"Yoksa Karina'nın-"

"Aynen."

Hyunjin lafımı bitirememe bile izin vermeden gülümsedi ve "Hızlı kavrıyorsun." dedi. Onun bu iltifatı için doğru bir alan olmasa da mutlu olmuştum. Bunu Hyunjin'in demesinin özel bir yanı yoktu aslında bir başkası da dese aynı şekilde mutlu olurdum. (Felix kendini kanıdırırken)

Secret Secret » Hyunlix✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin