episode: 23

1.2K 128 163
                                    

"Seni hissetmek istiyorum, Yongbok."

Sırtım yatakla buluşmuş, kahverengi saçlarım beyaz örtüye dağılmıştı. Hyun bir bacağını yatağa atarak üstüme çıkmıştı. Ellerimi boynundan geçirip başını kendime eğdim. Yüzlerimiz arasında çok fazla bir aralık kalmamıştı. Kafamı biraz sağa çevirip dişlerimle alt dudağımı ısırdım. Kafamı biraz kaldırıp kalın sesimle konuştum.

"Ben de Hyun-ah."

Kafasını boynuma gömerek kulağıma fısıldadı. Kafasını boynumda hissetmem huylanmamı sağlamıştı. Omuzlarımı biraz yukarıya çekip kıkırdadım.

"Bilerek mi bana öyle seslendin?"

Kafasını boynumdan ayırıp tekrar yüzüme bakmaya başladı. Yüzümde aptal bir sırıtma oluştu ve elimi onun saçına götürüp avuçlarımın içine aldım her ince telini. Telleri yavaş yavaş derisinden çekiştirdim, bu hareketimle gözlerini kapattı.

"Mhh, belki olabilir."

Hyunjin başını aşağıa indirip gözlerinin üstünden bakmıştı, "Bu evet demek galiba." diye mırıldanıp bana daha da yaklaştı.

Dudaklarımızı buluşturdu, her zamankinin aksine daha şehvetle öpüyorduk birbirimizi. Bugün varız yarın yokmuşuz gibi sarıyordum bedenini. Hatırlamadığım kadarıyla daha önce yaşamadığım hisleri hissediyordum tüm bedenimde. Daha önce bağırmadığım kadar bağırıp sonraki hamlesini gözlemliyordum.

Sonrası ise çok açıktı; önceki zamanlarımızda yaptığımız eylemleri şimdiki hafızamızla yaptık ve tekrardan özlemle birleştik.

Gözlerimi yavaş yavaş açmaya çalıştığımda vücudumun ağırlığını her zerremde hissediyordum. Sola dönük bir şekilde yatıyordum, Hyunjin diğer yanımda duruyordu. Onun yüzüne bakmak için döndüm, alt tarafımdaki acıyla gözlerimi sımsıkı sıkarak zar zor sağıma döndüm. 

Hyunjin dudaklarını büzmüş, kaşlarını çatmış bir şekilde uyuyordu. Birisinin uyuması bile bu kadar huysuzca olabilir mi? diye düşündüm ve kıkırdadım. Ellerimi saçlarında yavaş yavaş dolandırmaya başladım, Hyunjin huysuzca biraz başını hareket ettirdi. Bir şeyler mırıldanmaya başladı, ama uykulu olduğu için anlamam baya zorlaşmıştı.

"Çok canın acıyor mu?"

Hyunjin'in gözleri yavaş yavaş açılınca ona doğru ilerleyip dibine kadar girmiştim. 

"Çok değil, biraz zaman geçerse alışacağım."

Hyunjin elini yanağıma götürmüş yavaş yavaş çillerimi seviyordu, "Harikaydın." yaptığı iltifatıyla gülümseyip gözlerimi kaçırdım.

"En az senin kadar."

Şimdi göz kaçırma sırası ondaydı; sanki dakikalar önce biz birlikte olmamış gibi şu an yapılan iltifatlarda utanıp duruyorduk. İçimden belki sevgi böyle bir şeydi diye geçirdim, yaşadıklarımız akıl dışı geliyordu. 

Bir okulda zorla tutuluyorduk ve bizden birbirimizi öldürmemiz istenmişti. Karşı gelenlerimiz oldu, oyunu kurallarına göre oyanayanlar oldu, ama şundan emindim ki kimse kimseyi isteyerek öldürmedi. Mental olarak hepimiz zarar görmüş, yaralarımız daha da açılmıştı. Her seferinde daha ne olabilir? daha ne kadar kişi kaybedeceğiz diye düşünürken akli dengemi kaybedecek gibi oldum. Geceleri ağlayarak okuduğum Eliza'nın günlüğü her okuyuşumda çok yoruldum diye sızlanıyordum. Ben berbat bir durumdayken Hyunjin'in yanımda olmasını istiyordum. Neden olduğunu bilmiyordum; sadece onu yanımda kollarımın arasında istiyordum. Hislerim tek taraflı değildi, Hyun da benim gibi hissediyordu.

Secret Secret » Hyunlix✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin