episode: 29

1.1K 112 118
                                    

Pov: FELIX

Anonstan sonra mutfak kapısı kitliydi, bizim görmememiz için kapıyı kapatıp gitmişlerdi. Bir süre kapıyı kırmaya çalışmıştık, ama işe yaramayınca kapının önünde herkes çökmüştü. Ne yapacağımı bilmiyordum, o an kalkıp ben biliyordum diyemedim. Sanki desem hepsi yüzüme tükürür gibi hissediyordum.

Hyunjin sırtımı ritimle dokunup duruyordu, normalde beni böyle sakinleştirmeye başarabiliyordu. Yaşadığım o kadar ölümden sonra bu sefer dayanamıyordum. Aklıma gelen anılarla bu durumla başa çıkmak çok zordu.

"Boğuluyorum Hyunjin."

Hyunjin bir şey demek yerine sarılmasını daha da sıkılaştırdı ve kafasını boyun arama koydu. Arada minik minik buseler bırakıyor eliyle sırtıma ritim tutmaya devam ediyordu. Konuşmanın bir işe yaramayacağını biliyor gibiydi, bu yüzden de çözümü böyle bulmuştu.

Hepsinin ölüm anı gözlerimin önüne geldi elimi kafama götürüp görüntülerin durması için yalvarmaya başlamıştım. Hatırladığım kesik anılarla arkadaşlarımın artık hayatımda olmamı bunu tetiklemiş vicdan azabı yaşamamı sağlıyordu.

"Yapamadım, çok özür dilerim yapamadım. Ben bu okula boşuna geldim, çok özür dilerim."

Kimsenin yüzüne bakamıyordum, çok utanıyordum. Yüzlerine bakacak ne gururu ne de yüzü bulabiliyordum. Hyunjin çenemden tutarak kafamı kaldırdı.

"O ne biçim söz öyle? Kimse seni suçlamıyor bile ışığım."

Herkesin yüzüne baktığımda bana üzgün bir şekilde bakıyordu. Jisung kenara geçmiş sessiz sessiz ağlıyordu, o da inanmıyordu saatler önce sarıldığı arkadaşının artık olmamasına.

Minho gözlerini açmış yere anlamsızca bakıyordu, şoktan çıkamamış belliydi. Sürekli didişip durduğu arkadaşının gittiği düşünülünce kendini boşlukta hissediyor olmalıydı.

Jeongin yatağının içine doğru ilerlemiş ağlamaya orada devam ediyordu. Chan ifadesiz duran sayılı kişilerdendi; içinde nasıl fırtınalar kopuyordu kim bilir.

Hyunjin ifadesiz duran bir diğer kişiydi, o da benim yüzümdendi. Kendisi yıkılırsa benim iki katı yıkılacağımı düşündüğü içindi. Size şimdiden söyleyeyim herkes uyusun ağlamak için yatağının başında olacak.

Herkes kısaca dağılmıştı.

"Yarıya düştük."

Minho şoktan yeni çıkabilmiş olmalı ki konuşmaya başlamıştı. Kimseden çıt çıkmadı, herkes durumun farkındaydı.

Jisung olduğu yerde uyuyakalmış, Minho tarafından yatağına geri yatırılmıştı. Chan de Jeongin'in yatağına girmiş ağlayan sevdiğine destek olmaya çalışıyordu. Hyunjin ve ben salonda daha fazla duramamıştık. Hyunjin'in odasına çıkmıştık, ikimiz de anlamsızca tavana bakıp duruyorduk.

"Özür dilerim Hyunjin."

"Neden hep kendini suçluyorsun?"

Sorduğu soruya cevap vermek için aralık bırakmıştım dudaklarımı, ama tekrar konuşmasıyla sözlerimi tutmak zorunda kalmıştım.

"Senin bir suçun yok Yongbok, bazen insanların düşüncelerini değiştiremezsin. Seungmin de kafasız bir insan değil, iyice düşünüp bunu yapmıştır."

Kollarımı yüzüme koyup kafamı yastığa gömdüm.

"Suçlu hissediyorum."

Belime dolanan kollarla Hyunjin'in tarafına çekildim, karşı gelmedim. Moralim bok gibiyken bana tek iyi gelen kişi Hyunjin'di. Kafamı tekrardan boyun arama koydu, Hyunjin kafasını boyun arama koyup durmayı çok seviyordu. Bunu sürekli yapıyordu; üzgün olduğum zamanlarda özellikle.

Secret Secret » Hyunlix✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin